İçini Dökmek İsteyenler...
-
@plansız, içinde söyledi: İçini Dökmek İsteyenler...
@Hukuksever Dostum "Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır." Bahsettiğiniz tavırdakiler malıyla mülküyle imtihanını veremeyenlerdir. Öyle olmaktan da öylesine denk gelmekten de Allah'a sığınalım.
Dilek Özçelik'i hatırladım yine, rahmet olsun...
-
@plansız şu sözleri söylemiş.
”Ben dilenci değilim. İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda”
Allah rahmet eylesin. -
@Hukuksever, içinde söyledi: İçini Dökmek İsteyenler...
Fakirliğimizden dolayı bizi hor görüyor ve yüzümüze bakmaya tenezzül bile etmiyorsunuz ya Allah büyüktür.
"İnsanlık varlığınan olur sananlar"....
Üstad'a da rahmet olsun🤲 -
@plansız
"Sende bir insansın insanlar gibi
Haksız kazancınan sürmedin demi
İnsanlığın kuralları böyle
Zengin isen ya bey derler ya paşa
Fukaraysan ya aptal derler ya cingan haşa
Fakir isen ya aptal derler ya cingan haşa"
Çok doğru sözler Allah rahmet eylesin -
@Hukuksever hiç unutamıyorum. Sadece bu olay da değil...
-
Biraz umutluyum desem , olur mu
-
"Yaşadım ve gördüm, benim beğendiğim insanlar değil; gözümün hiç tutmadığı insanlar her gün biraz daha etkin, giderek taşkın oldular."
-
büyük kentleri düşünse de rahatlasa
işte her şey nasıl haince karıştırılmış
kirli çamaşırlarla sabunlar ayrı semtlerde
saatin sonunda meydan
suyun sonu ilerde
böyle yaşamak zordur elbet anlıyorum
çılgın ve hüzünlü... -
“14 yaşındayken karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldığımda beni zindana attılar ve orada tam 6 ay bedava ekmek verdiler. Hayatın adaleti bu kadardır.”
...
"bir çıkmaza girdi, bugün yolumuz" -
@plansız, içinde söyledi: İçini Dökmek İsteyenler...
"Geceleri üşüyorum. Sorun kalorifer sorunu değil. Sorun yorgansızlık sorunu da değil. Ben vatansızlıktan üşüyorum"
...
"İnsanların yüzlerini göremiyorum
Boğazım düğüm düğüm çözemiyorum"@plansız, içinde söyledi: İçini Dökmek İsteyenler...
Öldüğümde değil yaşarken anlayın beni dedin herkese olan sana da oldu ölünce badem gözlü oldun, 'asla ülkesini sevmiyordu demeyin' dedin, ülkeni sevdiğini biliyoruz merak etme, seve seve nasıl gidilir onu da ögrendik, öğreniyoruz, sorulacak soru mu tabi ki özledim orası benim ülkem dedin, o kadar şey söyledin, kim anlamaya çalıştı ki..haklıydın nerden bilecektiler sol yanındaki boşluğu...içimizdeki ölene çocuksu seslenmeyi, solmuş bir gül görünce sarılıp dallarına öpmeyi, bir bulutun seyrinde düşünmeyi, birazdan kuduracak denizi bilmeyi, yüzlerdeki anlık tebessümü yitirmemek için kendimizi paralamayı, inanca saygıyı, düşünceye özgürlüğü öğretmek sana düştü belki...yollara bakarken dinledik, yüreğimiz kanadı, gönlümüz yandı, dizelerimiz tutuştu ve artık öyle bir yerdeyiz ki bazen ölümüz bile üşüyor bu diyarda, olmasaydı sonumuz böyle...
"Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar...."Hoşçakal ülkem...
Bu ne çıldırtan denge…
Adına denge denilmiş hayatta kalmak (s)a(n)cısı. İyimser bir gül açmıştı sanki yüzünde, her acıya rağmen içten bir gülümseme, odamız kireç yüzümüz güleç, acıyı sevmedik ama acıyla yaşamayı öğrendik, senin payını inkar etmek olmaz bu bahiste.
Puslu, ürkek havaları vatandan kovmak için bir olun, Edirne’den Ardahan’a ülkemizin bir karış toprağından geçemezler, dedin; dedin de dost...düşüncesizce fitneye koşanlar, bir olmaya, sevmeye gelince nasıl da ayrılmaya yer aradılar, sana bizden değil dediler. Dediler çünkü kendilerini ancak senin yokluğunun üstüne inşa edebildiler, sensiz varlıkları bir anlam ifade etmeyen biçarelerdi onlar, anlattın lakin anlamadılar, ölünce anlamayın beni, dedin, ayıbımız, diğer değerliler gibi seni de ölünce anladılar belki seni tarihle yargıladılar. Uçun kuşlar uçun doğduğum yereyi söylerken bir gün uzaklardan kendi sesinden dinleyip hisleneceğin aklına gelmiş miydi kim bilir… Türküleri de ozanları da yakmayın dedin ikisini de yaktılar… Bu toplum kıymaya devam ediyor; bütün ince düşünenleri yok etmek için biraraya gelmeye hazır sürüler gibi kalabalıklar, insan olma şuurundan uzak, ilk kıvılcımı beklemekte, gardaş bu da böyle bir yara işte, biz ise gözümüz yaşlı, elimiz bağlansa dilimizle, dilimiz bağlansa gözümüzle kulağımızla şahidiz ve gün yitiriyoruz kendi kıyametimize doğru, bizim de başımıza gelenler insanı kanser eder…ay karanlık...vurduk yüreğimizi şanlı kavgaya, yürüyoruz…an gelir biz de ölürüz…seni vuran bizi de vurdu, şu feleğin işine bak… gene de marş söylemeden ölmek bize yakışmaz. Suya attığımız çiçekler bir gün olur döner belki bize..Tutsaydık şu karanlığı, tutsaydık da beraber yırtsaydık…
https://www.youtube.com/watch?v=xKV7QgbtjGc
...
https://www.youtube.com/watch?v=s4IUtUJ33NQ
...
https://www.youtube.com/watch?v=Vd3s6_xEjMk
...
https://www.youtube.com/watch?v=HLaVNrwDXis -
Susmak ya da usulünce anlatmaya çalışmak arasında kalmak, en sevmediklerimden. Neden mi? İnsanlara bir şeyler anlatma konusunda hevesimiz çok kırıldı. Nasıl mı? Susturularak, görmezden, duymazdan, anlamazdan gelinerek...
-
Kırk cümle kuruyorsun,ağzını açmadan vazgeçiyorsun ,incinme değil bu insana olan inancını yitirme !
-
-
İçimden geçenlerle yaşadıklarım hiç tanışmadılar bile.
Ve ben tanışmamış iki hayat arasında fazlasıyla yoruldum. -
Neyi tuttumsa elimde kaldı. Dürüstlüğüm, doğru olanı yapmaya çalışmam çamur gibi görüldü. Benzemek istemediğim ne varsa artık onlara dönüşmeye mecburum. Kendimi bu memlekete ait hissetmiyorum. Yaşamak istediğim hayatla ve inandığım değerlerle buraya ait değilmişim gibi hissediyorum. Yalnız olmadığımı biliyorum ama benim gücüm kalmadı. Allah sonumuzu hayırlara çıkarsın.
-
Dün iibf ailesi olarak etkinlikler açısından verimli bir gün geçirdik.Twitterda ilk sıralarda gündemdeydik.Aynı şekilde ekşi sözlükde de belki tarihte ilk kez gündemde uzun uzun konuşulduk tartışıldık. Normalde böyle durumlara sevinir mutlu olurdum.Ama aynı dün benim açımdan kpss maratonunda ilk kez tam anlamıyla yorulduğumu hissettiğim gün oldu. Uzun zaman sonra ilk kez gecenin bu saatinde uyku tutmadı.
Otobüste okuldan eski bir tanıdıkla karsılaştım. Hemen hemen 4 senedir görmediğim bu arkadaşla biraz hoşsohpet ettikten sonra kpss konularını konuşmaya başladık. Kendisi çok çalışmasına rağmen puan alamamıştı ondan yakınıyordu.Elinde olan onlarca kaynakları söylüyor bir işe yaramadığından bahsediyordu. Sonra sıra bana geldi.Soran insanlara her zaman söylediğim gibi iyi puanlarım olduğunu fakat çeşitli mülakatlardan elendiğimi sabrın ise kazanacağinı ona da söyledim. Puanlarımın bir işe yaradığı yoktu en azından soranlara söylüyordum.Belki suçun bende olmadığına aracı olur diye.
Sonra arkadaş döndü dedi
"Sende puan var adam yok bende adam var puan yok"
Bu cümleyi duyduğum andan beri içimde son kırıntıları kalan ders çalışma isteği de sona erdi. Öyle ya yıllardır verdiğim emeğin terazide karşılığı bir telefonla ulaşılacak dayıydı. Yıllardır verilen emek mi daha büyüktü bir dayıya sahip olmak mi. Emek mi kutsaldı bir dayı mı. Çektiğimiz zorluklar bir dayı olsa son bulur muydu bulmaz mıydı? Aklımda bu sorular dilimde dua kalbimde yakarış. Allah'ım sen büyüksün. -
Sesimizi duyurmaya çalışırken, verdiğimiz emeklerin meyvesini almak için uğraşırken, hangimizin ne gibi sıkıntıları, ne gibi umutları olduğunu bilmeden (aslında bilip de duymamazlıktan gelen) destek olmak yerine "ha 50 alım olmuş ha 200, arada fark yok ki" cümlesini kuranları Allaha havale ediyorum.
-
Allah belasını versin böyle düzenin...
Bir cemaat gelir önümüzü keser; o gider dernekçiler gelir; onlarla vakıfçıların yarışında ezilirsin yetmez partililer ve memleketçiler keser önünü. Sıradan anadolu çocuklarını kenara atıyorlar. Düzeniniz başınıza yıkılsın! Bu düzeni besleyen ne varsa kahrolsun. Hz Ömer adaletini anlatıp onun akrabacılığını örnek alırlar. Bir salın memleketi artık bir salın bizi be kardeşim!
Ayarını bozduğunuz terazi sizi de öyle bir tartsın ki altında kalın. Allah zalimlerin yaptığını yanına koymasın. -
Sahte sağlık raporu ile işe girenler orada burada "o kadroları size mi bırakacağız" diye tepeden konuşuyor... Sen ve senin gibi aşağılık insanlar bu devletin kamburusunuz. Gün gelecek hepiniz bu dünyada ya da ahirette yargılanacaksız. Allah bu dünyada adil yargılanacağınız bir düzen nasip etsin.
-
Yoruldum artık; düşünmekten, öngörememekten, hala bir şeyler için çabalamaktan.Ama bunun yanında da diyorum ki bir şeyler için çabalanmayacaksa hayatın bir anlamı kalacak mı? Ya sonra ben bir şeyler için çabaladım ve oldu bitti artık her şey deyince boşluğa düşersem? Ama çok düşünmek zorunda da kalmayacağım o zaman.İnsanoğlu garipliklerle dolu...