Bak! Ben öyle sefilcesine ölmem, ölürsem
Bir kadını severcesine severim toprağımı
En iyi ben ağlarım kendi ölümüme
En iyi ben bilirim sende yaşadığımı.
Ümit Yaşar
Bak! Ben öyle sefilcesine ölmem, ölürsem
Bir kadını severcesine severim toprağımı
En iyi ben ağlarım kendi ölümüme
En iyi ben bilirim sende yaşadığımı.
Ümit Yaşar
Bu iletiyi kendime bırakıyorum.
Unutma, inananlar kaybetmezler!
@sayıştay Kimsenin polislik mesleğini kötülediği yok. Kimsenin askerliği kötülediği yok. Kimsenin kendi işini üstün görüp diğerlerini aşağıladığı da yok. Dikkat ettim senin dışında ağlayan da yok. Sakin ol iki kere düşünüp bir kere yaz.
Uykusuz geceyle aşka dal
Tam ortasında uyuya kal
Bu acımasız hayal
Bir kâbusun esiri ve kör topal
Kendime verdim emri
Kim çekerse çeksin resti
Başı dönük divânenin âvâre gezer hisleri
Bir şairle evlenmek başka şeydi, burnunu şiir kitaplarından kaldırmayan bir oğula sahip olmak başka şey, elbette... Baba'nın hayal ettiği erkek evlat bu değildi. Gerçek erkekler şiir okumazdı; hele şiir yazmak, Tanrı korusun!
Uçurtma avcısı.
Ey sevda kuşanıp yollara düşen
Bilesin bu yollar dağlar dolanır
Yare ulaşmadan düşersen eğer
Yarına sesinin yankısı kalır.
Kaçağım
Eşkıya aşklar yaşarım durmadan
Kaşla göz dağla uçurum arası
Konar göçerim
Sürgünlüğümü yurtlanmaz yerleşik sevdalar.
Sığsın isterler defnelerim küçücük saksılarına
Yetmez
Dağbaşlarının teslimiyeti istenir
Ya katlim ya ihanetim.
Sevdiğimiz ölüler var ve sevmediğimiz diriler çok
Geçtim aralarından kirin pusun ve telaşın
Gövdemden geçtim önce sonra aklımı kaybettim
Yalnızdım hep ve bunu mesele yapmayacak kadar
Şuursuzdum sanırım son çare sana geldim
Merhamet et merhamet bir bakışınla mümkün
Çok zaman kaybettim çok üzgünüm ne desem boş
İhtimal var bir daha o da ölmek olmasa keşke!
Akla ziyan kaygılara fon oldu zavallı ömrüm
Mezarlık dolusu sessizlik ve uğultu ve yalnızlık
Kalabalıklaşsak ya ikimiz herhangi bir coğrafyada
Sen acını unutursun ben gülmeyi hatırlarım
Böylece uzanırız sereserpe bir hasıra
Öylece kalakalırız akmayı unutur zaman
Belki diyorum belki bir ihtimal daha var
Bir ihtimal daha var o da ölmek mi sensiz.
Dolanmışım yar beline
Bir türkü tutturmuşum
Ağlamaklı
Hasrete
Herkes ağlarmış biraz
Ben de ağladım
Sırf bu yüzden mi ağladım?
Alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
Biraz birazdım her şeyden
Dün biraz sinirlenmiştim mesela
Yarın bir kadını seveceğim biraz
Biraz biraz kör oldum bugünlerde
...Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram
Bir duman alırım, dolu
Bir duman, kendimi öldüresiye
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar
Seviyorum seni
Çıldırasıya.
Ahmed Arif
Son 3-4 yıldır ekonomimizin ihtiyacı olan şey likiditeden çok daha güvenli bir ortam. Sürekli bir yerlerde patlayan bombalar, avrupa ile yapılan tartışmalar ve rest çekmeler, suriye krizi ekonominin belini büktü. Şahsi fikrim hükümet şu an için para basma yerine seçimsiz 2 yıl ve güven ortamı oluşturmalı. Mahfi hocanın dediği gibi reformlar zaten şart ama bakalım onlara ne zaman sıra gelir
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm
Bende sabır sende naz
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.
Bir an kayboldun gibi yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Yeniden su yürüdü dalıma, yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından
Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde
Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş
Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine
Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar
Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın
Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım
Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden
Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Sevmek için yürek
Sürdürmek için emek gerek.
Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek,
Ne de pahalı bir pırlanta demek.
Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek.
Bir haber dolaşır semada pulpul;
Kılınçlar bilensin akın var Çin’e.
Yiğitler at sürer düşman içine;
Tarihe hükmeden bir ses duyulur:
Yüklenir bir ülke oymak ve avul,
Sel olur ordular, batıya akar.
Uçar elden-ele bozkurtlu bayraklar.
Emreder bir başbuğ, sade ve vakur:
Karışır top sesi, nal sesi, davul.
Çağdan çağa çığır açar gemiler.
Bir hâkan atını denize sürer
Ve der ki: “Yıkılsın Bizans’ı koruyan sur, ”
Parçalanmak istenir bir ülke, Anadolu’dur:
Şahlanır bir anda bin yıllık hınçlar;
Eser poyraz poyraz eğri kılınçlar,
Kütahya düzünde kelle savrulur...
Ya... işte tarihin böyledir oğul!
Geçmişten hız alsın geleceğin de.
Göster Türklüğünü tunç bileğinle!
Bu dine, bu ırka ve bu toprağa
Sataşmak isterse herhangi gavur:
Kabiliyetsizin tekiyim
İsmimin baş harfleri
Beni sana sunar
Sen bilirsin
İster al
İster
Sus
Yanında olmak isterim
Olmaz dersen anlarım
Deneyelim dersen
Yaz iki satır
Neredeysem çıkıp gelirim
Yanlış kurulmuş bir cümleyim
Yanında olmak isterim
Olmaz dersen, normal
Olur dersen gelirim
İmlayı grameri
Yola çıkınca hallederim
Ali Lidar
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince
Çıkacağız yola
Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yüzümüze değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince!