Güvenlik Soruşturması Ve Arşiv Araştırması TEKLİFİ KABUL EDİLMEMELİDİR ! ÇÜNKÜ :
-
A. OHAL UYGULAMALARININ DEVAMI NİTELİĞİNDEDİR.
Birçok kurum için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması düzenlemesi OHAL kararnameleri ile getirilmiştir. Devlet memurları kanununa eklene ve daha sonra AYM tarafından iptal edilen 48.maddesinin 8 bendi de ilk olarak OHAL kararnamesi ile konulmuştur.
Tüm kamu görevlileri için, devlet memurluğuna girişe engel sayılamayacak olguların değerlendirme komisyonunun önüne götürülmesine ve Anayasanın 70. maddesindeki kamu hizmetine girme hakkının özünü ortadan kaldıracak keyfi davranışa olanak sağlamaktadır.
OHAL kararnameleriyle yaratılan iltisak, irtibat, eylem birliği gibi muğlak kavramların yarattığı “sakıncalılık” kategorisini süreklileştirmektedir.B. ANAYASA’YA AYKIRIDIR.
Anayasa’nın 13. Maddesi, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini düzenlemiştir. Sınırlama “Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Anayasa’nın 70. Maddesinde yer alan kamu hizmetine girme hakkına ilişkin getirilen tek sınırlama kamu görevinin gerekleridir. Bunun ötesinde bir sınırlama getirilmesi Anayasa’ya aykırıdır.
Anayasanın 128 Maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenmesi güvencesi getirilmiştir. Dolayısıyla özlük işlerini düzenleyen kurallar, kanun niteliğini taşımalı; belirli ve öngörülebilir olmalıdır. Mevcut kanun teklifinde, hem hazırlık aşamasına hem de işlem aşamasına ilişkin belirsizdir ve öngörülebilir değildir, esasa ilişkin hususlar yönetmeliğe bırakılmıştır.
Anayasanın 38. Maddesi, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” kuralını getirmiştir. Kesinleşmemiş soruşturma ve kovuşturmaların dayandığı olguların; erteleme ve HAGB kararlarının değerlendirme komisyonuna sunulacak olması Anayasa’nın 38. Maddesine açıkça aykırıdır.C. ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL KARARLARININ VE İHLAL KARARLARININ GEREKÇELERİ KARŞILAMAMAKTADIR.
Kanun teklifinin gerekçesinde Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun düzenleme yapma amacına atıf yapılmıştır. Ancak teklifin içeriği, AYM’nin verdiği kararlara rağmen AYM ve AİHM içtihatlarına aykırı bir ısrarı göstermektedir.
Değerlendirme komisyonunun yetki ve görevi belirsizdir.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına itiraz yolu belirtilmemiş, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının süre sınırı konmamıştır.
TCK’da bir güvence olarak getirilmiş erteleme ve HAGB kurallarının getirdiği güvenceler yok sayılmış, bunların sonuç doğuracak şekilde değerlendirme komisyonunun önüne sunulması öngörülmüştür.
Hangi suçların hangi kamu görevine girişte engel olarak görüleceği belirli değildir.
Sonuçlanmamış soruşturmalar ve kovuşturmalar dahil olmak üzere kişinin uğradığı soruşturma ve kovuşturmaların dayandığı olguların değerlendirme komisyonuna sunulması kuralı teklife konmuş ve bunun sonucuna ilişkin hiçbir düzenlemeye gidilmemiştir.D. AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İÇTİHATLARINA AYKIRIDIR.
Kamu görevlilerinin istihdamında Devletlere bir takdir marjı tanımasına rağmen, bunun sınırları da AİHM içtihatlarında belirlenmiştir. Özellikle sınırlamanın görevin gerektirdiği niteliklerle ölçülü olması, araştırılacak verilerin ne kadar geriye gideceğinin yani süresinin belirli olması, (hakkın süresiz olarak engellenmesinin sözleşmeye aykırı olacağı) ve sınırlamanın demokratik bir toplumda gerekli olması gerekleri takdir marjının sınırlarını göstermek üzere belirlenmiştir. Teklif, görevin gerektirdiği niteliklerin yerine kamu hukukumuzda yeri olmayan sadakat esasını getirmekte, bunu da demokratik bir toplumda kabul edilmesi mümkün olmayan, belirsiz, içeriği tanımlanmamış iltisak ya da eylem birliği gibi kavramlar aracılığıyla düzenlemektedir.
E. USUL BAKIMINDAN SORUNLAR YARATACAKTIR.
Güvenlik soruşturması kategorisinin hangi kurumlara ve personele uygulanacağı belirsizdir. Yapılan tanımda kamu kuruluşları dışında kamu hizmeti yürüten özel sektör kuruluşlarının kapsama alınıp alınmayacağı belli değildir. İş sözleşmesi ve çalışma özgürlüğü bakımından da muğlak bir alan yaratmaktadır. Bu muğlak alanın Cumhurbaşkanının çıkaracağı yönetmelikle belirleneceği belertilmiştir. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili sınırlamalar yönetmelikle yapılmaz.
Güvenlik soruşturmasının yapılması öngörülen gizlilik dereceli birimler teklifte belirli değildir. Bu da Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmeliğe bırakılmıştır.
Kanun teklifinde güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak birimlerin kuruma yorumsuz olarak bilgileri, ileteceği yazmaktadır. Bilgi sağlayan birimin, bir olgu havuzu içinden seçeceği olguların bizzat kendisi yorumdur. AYM kararlarının gerekçelerinde açıkça vurgulanmış ilkelere rağmen teklif bunun önünü açmaktadır.
Bilgi sağlayıcı birimler tarafından aktarılan bilgilerin nasıl sonuç bağlanacağına ilişkin “Değerlendirme Komisyonu”nu bağlayan genel ve geçerli hiçbir ölçüt kanun teklifinde tanımlanmamıştır. Değerlendirme Komisyonunun hangi ölçütlere dayanarak karar vereceğinin ötesinde bir karar ulaşıp ulaşmayacağı bile belli değildir. Kanun niteliği taşıyan kuralların böyle belirsizlikler taşıması, kanunilik ilkesine aykırıdır.