Mülkiyenin düşme trendine girmesinin en büyük sebebi, mülkiyenin yenilikçi olmayan düşünce yapısıdır. Sadece Mekteb-i Mülkiye ismiyle çok iyi öğrencileri, çok iyi akademisyenleri elinde tutamayacağını göremedi. Çok değerli hocalarını vakıf üniversitelerine kaçırdı. Zamanında 73 yaşında aman hocam emekli olma, buralarda dur tek derslere girme ama başımızda dur denilen akademisyenler tek celsede emekli edildi. Bu emeklilikte de sadece bireysel öne çıkma çabaları ön planda idi. Nasıl olsa alttan yetişen jenerasyon bu mektebin tornasında yetişirse aynı düzeye ulaşır mantığı güdüldü. Yani, Mekteb-i Mülkiye ötekiler gibi oldu, kendi değerlerine sahip çıkamadığı gibi yenilikçi olmak adına da bir şey yapmadı. Elbette bunda ülkenin değişen ekonomik, siyasi ve sosyolojik yapısı da etkili oldu ama Mekteb-i Mülkiye adının ağırlığına beklenildiği kadar sahip çıkamadı. Aynı durum dikkat edilirse ODTÜ ve Hacettepede bu kadar olmadı. Onlar eskiden olduğu gibi yine çok sağlam ilerliyor ve günden gün Ankara, Gazi gibi okullarla eğitim farkını açıyor. SBF İngilizce eğitim diline dahi adaptasyon sağlayamadı. İngilizce eğitim dili gereklidir, gereksizdir, daha iyidir, daha kötüdür tartışması bir kenara; diğer üniversiter ile farkı ortaya çıkaran bir unsur olduğu aşikar. Daha iyi puana sahip öğrenciyi çekmek isteyenler bu durumu hep kendi lehlerine çevirmek için İngilizceyi ön plana çıkardı. SBF %30 İngilizce olan bölümlerinde bile İngilizce eğitimini beklenildiği kadar veremedi, ısrarcı olmadı.
Eski dönemlerde Siyasal mezunu insanlara Tıp mezunu gibi bakılırdi, günümüzde o bile çok kolaylaştı. 4 yılda okulu bitiremeyen sayısı çok azaldı.