Güncel Ekonomik Gelişmeler
-
@guyan-gelmiş bu bir etkilesim sureci Keynes ekomomiyi yapmak istediklerimizi gerceklestirmek icin kullandigimiz arac olarak tanimliyor. Siyaset ve ekonomi de bir araçtır dolayisya bunlar butunlesik iki degisken olarak karsimiza çıkıyor. Birinin bizim ayagimizi kaydirmaya veya tepeden bizi izledigi konusunda pek bir gorusum yok.ulkelerin cikarlari dogrultusunda hareket ettigi varsayımı altinda merdiveni saglam dayayalim ki her kesim bize guven ve saygı beslesin. Bu vesileyle merdiveni itenler karsisinda duracak baska ulkeler olsun.
-
@kalemiye teşekkürler:)
-
"Money never sleeps"
Bankacilik sektorunun kolay kolay para kaybettigi görülmemiştir. Hesaplarina zarar gecilmis olsa da bu devir veya birlesmelerle bir sekilde ortadan kaldirilabilir. Paranin uyumadiginin kaniti olarak bankacilik sektoru buyukluklerine bir bakalim.
Bddknin eylul ayina kadarki verilerinden 2016 da bankacilik sektoru aktif toplami 2.500 milyar tl zerinde seyrediyor. Bankalar 3. Ceyrek ve sene sonu faaliyet raporlarini yayinlamamis olsa da ilk 5 bankanin sene basinda ceo ongorulerinde yuzde 25 den yukari yonlu kar artislari sagladini ogrendik. Kısaca faiz düştükçe karliliklari arti da diyebiliriz eylule kadar merkez bankasi boyle bir yol izledi(faiz yüksek oldugundan faiz lobisi kazanir gercegi alasagi edilmiş oldu).
Amerikada ise durum farkli degil 16.084milyardolarlık had safhada bir bankacilik sektoru ile karsilasiyoruz. Son ceyrekte BofA ve J.P.Morgan Trump rallisinden paylarini mutevaziyi asan boyutlarda kar sagladilar. Bunun yaninda bir kac bankanin ust yöneticileri ve eski Ceo'lari Trump yonetiminde yer alacaklar. Amerikanin dunya ekomomisine yon verdigini soyleyebiliriz bununla birlikte wall street ve banka yoneticileri ekomoniye yon vermeye devam edecek.
Kisaca para asla uyumaz uyudugunu sandiginiz bir anda sizi uyandiran yine para olur.
Ek olarak:"Dis ticaret tl ile yapılırsa cari acik problem olmaz" bu bir devlet erkaninin sozu bugun soylendi. ben uzun suredir bu konu uzerine dusunuyorum yaziyorum okuyorum ama nasil olacagini anlamadim cozumu olan varsa dinlemek isterim. -
dünya servetinin yarısını 8 kişi elinde tutuyor , geri kalan 7 milyar civarı insan diğer yarısını
-
"Duyarli ve sorumlu" liderlik Davosun bu seneki konusu olacak gecen sene sanayi alani icin bir başlık konulmustu.eşitsizlik bu platformda da konusulacak.
3.6 milyarlik Dunya nufusunun yarisi olarak alinmis en fakir kesimin nufusunun sahip oldugu servete es deger bir elin parkmaklarini gecmeyecek sayida. Bu sorunu cozmeye yonelik vergilendirme politikalarina başvurulması konuşuldu(piketty capital ornegi), bunlarin hepsi seffaf banka hesabi finansal sistem gibi durumlar uzerine temellendirildigi icin basarili olmadi.
Herseye ragmen warren buffet gibi isimler vergi oranlarinin daha yuksek olmasi gerektiğini soyluyor oyle de bir gercek var.
2010 dan bu yana Dunya konjonktüründe bu gelir adaletsizliginde uyusmazliklar giderek tirmandi.
Bence cok uzaga gitmemekte fayda var.
"Yurt içi yerleşik milyoner mudilerin kıymetli depo hesapları ise geçen aralık sonu itibariyle 1 milyar 536 milyon lira olarak gerçekleşirken, ekim 2016'da 2 milyar 231 olarak kaydedildi."
"Türkiye'de hesabında 1 milyon lira ve üzeri parası olan mudi sayısı 100 bin 974 olarak gerçekleşti."
2010 larin basinda bu rakam 40 binler civaridir. -
gelir dağılımının adaletsizliği çok açık , emek unsuru git gide önemsizleşiyor , bence en büyük pay nüfus artışına ait.
-
@aliveli maalesef durum bu. Onemsizlesmenin yaninda artik teknoloji isgucu ile ikame ediliyor. Yani is gucu artik bir girdik olarak kullanilma orani gün gectikce nerdeyse her alanda daraliyor. Teknoloji issizligi giderek artiyor bunu bugün aciklanan ekim ayi issizlik oraninda artisda 11.8 ve genc issizlik 21 in uzerinde gorebiliriz. Egitim kalitesizlestikce daha buyuk sorunlarla karsilasilacak.
Nüfus sorun olmaya devam edecek. -
ülkemizde genç işsiz oranı %22 civarı tespit edilmiş. Her dört gençten biri işsiz malesef bu daha ne kadar sürecek kim bilir
-
Oy potansiyeli ile hükümet tehdit edilmediği sürece genç işsizleri kimse düşünmez. Referandum süreci fırsat olabilir.
-
Son 14 Yılda Türkiye Ekonomisi
2002 yılının sonundan itibaren geçen 14 yıllık dönemde Türkiye ekonomisi AKP’nin tek parti olarak kesintisiz iktidar yönetimiyle biçimlendi. Bu 14 yılın makroekonomik göstergelerle kuşbakışı bir değerlendirmesini yapalım.Son 14 Yılda Türkiye’nin Borçlarında Olağanüstü Artışlar Ortaya Çıktı
Aşağıda sunduğum ilk tablo Türkiye’nin ele aldığımız 14 yılda borçluluğunun nereden nereye geldiğini gösteriyor. Bu tabloda Hazine borcu, KİT’lerin borçları, belediyelerin banka borçları, özel kesimin ve hanehalkının borçları yer alıyor (bu tabloyu değerli meslektaşım Hakan Özyıldız’dan aldım. Hakan Özyıldız’ın bu tabloyu da içeren analizi, diğer yazılarıyla birlikte kendi bloğunda yer alıyor: http ://www.hakanozyildiz.com/2017/02/borcluyum-kederliyim-her-ne-desen-haklsn.html)Tablonun anlattıkları şunlar: (1) Hazinenin dış borcu 14 yılda 3 kattan fazla artmış. (2) KİT borçları fazla değişim göstermemiş. (3) Belediyelerin bankalara borçları da 10 kattan fazla artmış (bununla birlikte miktar yüksek olmadığı için sorun oluşturmuyor.) (4) Toplam kamu borçlarındaki artış Hazine borçlarındaki hızlı artış nedeniyle yaklaşık 3 kat olmuş. (4) Bankalar haricinde kalan özel kesim kuruluşlarının banka kredi borçları yaklaşık 20 katlık bir artış sergileyerek 1,7 trilyon TL’ye ulaşmış (GSYH’nın yüzde 68’i.) (6) Hanehalkı 2002 yılında neredeyse borçsuz durumdayken 2016’da 440 milyar TL borçlu duruma gelmiş. (7) Türkiye toplam borcu bu 14 yıllık dönemde 8 kattan fazla artarak yaklaşık 3 trilyon TL’ye ulaşmış ve GSYH’nın yüzde 118’ini aşmış.
Son 14 Yılda Özelleştirmeden 60 milyar Dolar Gelir Elde Edildi
Türkiye, önceki yıllarda çeşitli yasal eksiklikler ve diğer nedenlerle yapamadığı özelleştirme faaliyetlerinin çoğunu son 14 yılda yaptı ve oldukça yüksek miktarlarda özelleştirme geliri elde ederek bu gelirlerle bir yandan bütçesini finanse ederken bir yandan da birçok altyapı projesini yaşama geçirdi.Aşağıdaki ikinci tablo son 14 yıldaki özelleştirme gelirlerini gösteriyor (Kaynak: ÖİB, 2016 Faaliyet Raporu, TL hesaplaması bana ait.)
Tabloya göre Türkiye son 14 yılda toplam 60,2 milyar USD tutarında bir özelleştirme faaliyeti geliri elde etmiş bulunuyor (TCMB ortalama yıllık USD/TL kurlarıyla TL’ye çevrilmiş hali son sütunda gösterildiği gibi yaklaşık 102 milyar TL olmaktadır.)Son 14 Yılda Sağlanan Ekonomik Gelişme Oldukça İyi
Bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik gelişmeye bir göz atalım. Bu değerlendirmeyi yapmak amacıyla aşağıda sunduğum tablo GSYH, kişi başına gelir, büyüme, enflasyon, işsizlik, bütçe açığı ve cari açık gibi başlıca makroekonomik göstergelerin yılsonu değerlerini karşılaştırmalı olarak veriyor (2016 yılına ilişkin GSYH, kişi başına gelir, büyüme oranı ve işsizlik oranı tahmindir.) (Kaynak: TÜİK ve IMF verileri.)Tablonun anlattıklarını şöyle özetleyebiliriz: (1) Türkiye bu 14 yılda GSYH’sını 3,6 kat, kişi başına gelirini yaklaşık 3 kat artırmış. (2) Ortalama olarak yüzde 4,8 oranında bir büyüme oranı yakalamış. Ki bu önceki 14 yıla göre 1,4 puan daha yüksek bir ortalamayı gösteriyor. (3) Enflasyonu ortalama yüzde 10,4’de tutmuş, bu da önce 14 yılın yaklaşık 6,5’da birine eşit. (4) İşsizlik oranı ortalaması yüzde 10,7 olmuş. Bu oran, önceki 14 yılın ortalaması olan yüzde 7,6’ya göre yüzde 40 daha yüksek oranda bir işsizliği işaret ediyor. (5) Bütçe dengesini yüzde 3,2 gibi düşük bir orana indirmiş ki bu önceki 14 yılın ortalamasının dörtte birine denk geliyor. (6) Cari açık ortalaması yüzde 5 olmuş. Bu ortalama önceki 14 yılın ortalamasının yaklaşık 10 kat üzerinde gerçekleşmiş.
Sonuç
Türkiye son 14 yılda borç stokunu 366 milyar TL’den 2,953 milyar TL’ye çıkarmış ve bunlara eldeki kamu mallarının satışıyla da 102 milyar TL’lik finansman eklemiştir. Bu durumda ortaya çıkan finansman imkânı 3 trilyon 55 milyar TL dolayında bir imkân olmuştur.Bu yaratılan finansmanın itici gücüyle Türkiye, son 14 yılda önceki 14 yıla göre GSYH’sını ve kişi başına gelirini ciddi biçimde artırmış, büyümede potansiyel büyüme oranını yakalamış, enflasyonu ve bütçe açığını önemli oranda düşürmüş, buna karşılık aynı dönemde işsizlik artışını ve cari açık yükselişini kontrolden kaçırmış görünüyor.
Borçlanmayı bu şekilde artırarak ve eldeki malları satarak bu büyümeyi sürekli kılmak mümkün değildir. Büyümenin hız kesmesi, işsizliğin artması ve enflasyonun yükselişine bakarsak ne özel kesimin ne de hanehalkının borçlarını artırarak yeni bir şeyler yapma veya alma gücü kalmamış, eldeki malların satışında da sona yaklaşılmış olduğu anlaşılıyor. Bu sonu erteleyebilmek için kurulan varlık fonu eldeki değerli varlıkları teminat göstererek borçlanmaya devam edebilmeyi hedefliyor.
Türkiye, Menderes ve Özal dönemlerinden sonra bu 14 yıllık dönemde de yine borçlanarak ve mevcut varlıkları satıp paraya çevirerek ivme yakalama politikasını denedi. Ne var ki tıpkı öncekilerde olduğu gibi bu kez de bu ivmeye süreklilik kazandıracak olan yapısal reformlara girişemedi. Bugün artık bu politikanın bir kez daha sonuna gelmek üzere olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor.
Yapısal reformları 2005’den bu yana niçin yapmadığımızı, yapısal reform adı altında kendimizi niçin kandırdığımızı, bilimle uğraşmak yerine niçin bilim dışı alanlara yöneldiğimizi sorgulamanın tam zamanı. Bu sorgulamayı yapabilir ve doğru yanıtları bulabilirsek en azından geleceğe dair yeni bir umut yaratabiliriz.
Mahfi Eğilmez
-
@aliveli Duydunuz mu yahu, bu başlığı okuyup niye boş kalmış dediğimi? emeğinize sağlık :pray_tone1:
-
@aliveli hocam tablo olarak görünmüyor, biraz dağınık olmuş.
-
Ekonomik büyüme açısından eğitimin önemini çoğumuz biliyoruz. Kalkınma ve sürdürülebilir bir büyüme için daha fazla eğitilmiş birey lazım, OECD verilerine göre ülke ülke doktora mezunu sayısı :
-
referandum sonucu piyasaları nasıl etkiler
-
Ülkemizin en önemli sorunu nedir?
https://www.tercihiniyap.net/anketler/ulkemizin-en-onemli-sorunu-nedir -
Merkez bankasının para basması olasılığı üzerinde duruluyor bu konuda ne düşünüyorusunuz?
-
@burcuburcu çok basit hemen markete gidin stok yapın fiyatlar artacak
-
@Fişek-MORGEN merkez bankası yıl sonu dolar tahmini 3.88 bu durum dolar hala alış durumunda aslında.
-
Son 3-4 yıldır ekonomimizin ihtiyacı olan şey likiditeden çok daha güvenli bir ortam. Sürekli bir yerlerde patlayan bombalar, avrupa ile yapılan tartışmalar ve rest çekmeler, suriye krizi ekonominin belini büktü. Şahsi fikrim hükümet şu an için para basma yerine seçimsiz 2 yıl ve güven ortamı oluşturmalı. Mahfi hocanın dediği gibi reformlar zaten şart ama bakalım onlara ne zaman sıra gelir
-
@Harun-Resid katılıyorum, ek olarak hukuk denen şey neden önemli, yatırımcı niye öngörülebilir ve mülkiyete saygılı ülkeyi neden ister bunlara biraz kulak assak iyi olacak. Ekonomi politikamız Suriyeli'ye vatandaşlık yanına afgan mülteci ile Çin modeli büyüme olmamalı. Büyümeden vatandaşlar, ücretli çalışanlarda faydalanmalı.