Geçen sene Ocak ayında Uluslararası İlişkiler Uzmanlığı kadrosunun mülakatına girmiştim biraz detay vereyim.
P3 puanıyla ve 80 Yds İngilizce şartıyla almışlardı
12 kişi mülakata girdik ve 2 kişiyi atayacaklardı
Mülakattaki komisyonda 2 Albay 1 Tuğgeneral vardı (sanırım Tuğgeneral Müsteşar Yardımcısı oluyor bilgim yok)
Gayet sıcakkanlı davrandılar, hiç zorlama, sorguya çeker gibi davranma durumları olmadı
İlk soru Lozan Antlaşması'nda çözümlenemeyen maddeler, diğerleri de AB ile ilgili genel bilgilerdi (AB'nin organları, Parlamentonun görevleri-üye sayısı vs, en son güvenlikle ilgili bir soru vardı hatırlayamadığım)
Savunma Bakanlığı değişik bir kurum arkadaşlar. Diğer kurumlarla kıyas yapmak zor. Ben mülakata girmeden etrafa soruşturayım dedim, bana söylenen şu "Orada sivil memur diye bir şey yoktur, herkes askerdir. Anlaşmak zordur, çok şey beklerler. Vs..." Ben zaten o zamanlar askerden geleli daha 1 sene olmamış, bu lafları duyunca bütün şevkim kaçtı. Mülakata da tamamen hazırlıksız girdiğim için başlarda birkaç soruyu bilip sonradan fena afalladım ve batırdım kısacası. Mülakat salonuna girdiğim anda karşımdaki rütbeleri görünce zaten bir tedirginlik ister istemez olmuştu. Askerliğini Jandarma alayında yapan birisi olarak karşında böyle insanlar görmek kolay değil. Biz Albay gördüğümüz zaman orada yaşadığımız stresi unutamıyorum. Tuğgenerali de işte Cem Yılmaz'ın dediği gibi teleskop olmasa da dürbünle görebilirdik belki (Bölge Jandarma Komutanlığı dibimizdeydi : )
Ocak ayındaki mülakatın sonucu Nisan'da açıklanmıştı. 2 kişiden birisi bayan diğeri erkekti. Bayanlar alınmıyor efsanesi vardır o yüzden özellikle belirtiyorum. Bayan arkadaş zaten Dışişleri Konsolosluk'u da kazandığı için sanırım hiç geri dönüş yapmadı. Bildiğim kadarıyla diğer atanan arkadaş (ve diğer 100'den fazla kişi, Tarihçiler, bilgi işlemciler vs) şu an hala atamalarının yapılmasını bekliyorlar.
Bunun haricinde bir arkadaş eniştesinin orada çalıştığını ve 1 sene dayanabildiğini söyledi. Artık detay pek bilemiyorum ama müthiş sıkıntı yaşamış.
Bütün bu söylediklerime rağmen son bir alternatif olarak değerlendirmek için AB uzmanlığına başvurmayı düşünüyorum onu da ekleyeyim. Belki bütün bu olaylardan, kurumdaki değişimden sonra bazı şeyler farklıdır, AB uzmanlığı da güzel bir iş olabilir bilemiyorum.