Kaza ve Kadere dair sorulan soruya : Hz Ali'nin harika cevabı:
(Birisi, Şam'a gidişiniz Allah'ın kazâ ve kaderiyle
değil miydi diye sorunca bu soruya uzun uzun cevap verdiler. Bu arada buyurdular ki:)
- Yazık sana, sen kazâyı yerine gelmesi, kaderin
mutlaka olması gerekli sanmadasın. İş böyle olsaydı sevap ve ikab batıl olur, vaad ve vaidin ortadan kalkması icâb ederdi. Oysa ki noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, kullarını yapacakları işlerde muhayyer bırakarak emretmiş, kötülüklerden çekinmelerini bildirerek nehyetmiştir. Emir de, nehiy
de, kulun ihtiyârını ortadan kaldırmamış, kudretini yok etmemiştir.
Onlara kolay olanı teklif etmiş, zor olanı
buyurmamıştır. Az iyiliğe çok sevap vermiştir.
Kul , mağlûb olarak isyan etmez; mecbur olarak itâatte bulunmaz.
O, peygamberleri bir oyun için göndermemiş, kitabı abes olarak indirmemiş, gökleri
ve yeryüzünü, ikisi arasında yaratılanları boş yere yaratmamıştır. "Bu, kâfir olanların zannı. Artık vay haline kâfirlerin ateşten."(38, Sâd, 27).