Millet 70 puanla izmir için sınava girerken ben 76 ile İstanbul yazarak boşta kaldım. Mantık devredisi resmen akıl erdiremiyorum bu kuruma.
elisa tarafından gönderilen en iyi iletiler
-
RE: 2018 Gelir Uzman Yardımcılığı ilanı
-
RE: Okuyalım! Bol Bol Okuyalım! Vaktinde Okuyalım! Ama Ne Okuyalım? Kitap Öneri Tavsiye Başlığı
Bülbüller bizi eglendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. insanların bahcelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarina yuvalanmazlar, tek yaptıkları is bize içlerini dökmektir. Iste bu yüzden Bülbülleri öldürmek günahtır.
"Bülbülü öldürmek - Harper Lee"
-
RE: İçini Dökmek İsteyenler...
@sbf1983 hocam yazdıklarınızı okuyunca bazı noktalarda kendime rastladım. Emek vermenin her zaman çok değerli olduğuna inandım hala da inanıyorum. Ancak birileri de bizim yapmak istediklerimize elini kipirdatmadan sahip olabiliyor. Hayat bu gerçeği de insanın yüzüne çok sert bir şekilde vuruyor. O kadar emek verdim diye vazgecmesemde var olan gercekligin farkında olarak devam edicem. Size ve burda emek veren tum arkadaslara başarılar diliyorum. hersey gönlünüzce olsun:)
-
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Önceleri uyumamak için okuyordum, sonra dikkatle, sonunda hırsla okumaya başladım. O güne dek bilmediğim, varlığından haberdar olmadığım birçok şey öğrendim kısa zamanda. Yeni yeni düşünceler, duygular bir anda doluvermisti içime. Edindiğim izlenimler beni ne denli heyecanlandırıyor, üzüyorsa o ölçüde seviyordum onları. Ruhuma doldukca doluyorlardı. Ne olduğumu ben de anlayamıyordum...
Dostoyevski
-
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
if not us, then who?
if not now, then when? -
RE: Geceye Bir Şarkı Bırak
@sbf1983 bu da fena değil hocam
https://www.youtube.com/watch?v=uprPKjVtsx8 -
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz
havası ayrı havabir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzunbir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğincenerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka. .Can Yücel
-
RE: 2018 ekonomik krizi
Şimdi bu krizin geleceği daha seçimlerden çok önce biliniyordu ki oyüzden seçimler erkene alındı. Ülkede herkes politik hastalığa sahip olduğu için ve medya da aksama kadar papazin propagandasini yaptığı için herkes ekonomide gelinen noktayı dış güçlere bagliyo. Bunun sebepleri bana kalırsa çok basit demokraside gelinen son nokta yani faizi qrtirsan ne olur sıcak para gelir bi gece de en küçük risk karşısında gider temel anlamda yatırımcı gelr mi gelmez. Papaz işin medyatik boyutu sadece ama konusulacaksa bu konu ekonomi üzerinden değil diploması alanında konuşulur yani İran için uygulanacak ambargo ve bundan etkilenecek ülkeler ya da Ortadoğu da gelinen çıkar uyuşmazlığı alınan s 400 ler ya da konsolosluk çalışanları konuşulur mesela Rusya ile ingiltere arasında ajan krizi olmuştu ab ülkeleri hep birlikte ambargo uygulqmisti Rusya ya ama bu diplomasiyle çözüldü. yapısal anlamda güçlü bir ekonomi diploması yoluyla çok rahat çözer bu sorunu. Yani demek istediğim sorun kabullenilmesi zor olsada dış güçler sorunu değil liyakat sahibi insanların calistirilmadigi, hukuk mekanizmasını islevsizlestiriligi ör ülkede sendikaya kayıtlı işçilerin oranı yüzde on bir mis. Kimse beni bunun sebebinin korku olmadığına ikna edemez. Yoksa bir insanın işten atılma korkusu yoksa neden haklarını savunamasin ki.
-
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Bir soğuk yel eser
Üsür ölüm, ölüm bile.. -
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Eril zihniyetin tahakkumu altında ezilen toplumlar mutluluğa yalnızca düslerinde ulaşabilirler. Bu zihniyet gelenek ve kültür gibi kavramlarla hayatlarimizi sekillendirir. Insani boynuna geçirdiği yaşamın yasalariyla hergün asar. Kendi zihniyetin esiri yaptığı toplumlara mutluluğu duvarda asılı bir tablo gibi gelecek duslerde yaşanması gerektiğine inandirir. O yüzden acı ve kederi kader olarak sunar. Ruhlarimizi bizden kendi kutsallastirilmis yasalarını korumak adına satın alır. Yıkımin eşiğine getirdiği toplumlardan bozuk düzeni için sadakat bekler. Çoğunluk kitleyi genellikle kendi tarafina alır. Ve kendi ideolojisini benimsetir. Toplumu Maddi çıkarlarına uyumlu ahlaki değerlerle kontrol eder. Ornegin Cinsiyet esitsizligini gorunmez eliyle bireylere empoze ettirir. Kadını sırf duygusal addederek, mantık dışı konumlandirarak uyumsuzlugunu kendi devamlılığı için tehdit olarak görür. O yüzden kadın bilincini yok ederek, uysallastirarak bir taraftan iki yuzlulukle anneligi kutsallastirarak ve yan gorevlerle kadının toplumdaki rolünü pekiştirir. Böylece bağımlı ve asalak haline getirilen kadın korku ve kölelik arasında bir çizgide yaşamak zorunda kalır. Doğuştan olumsuzlanan kadın cinsiyetini olumlamak bütün bireylerin görevidir. Kadın özgürlüğüne kavuştuğu gün toplum özgür kalacaktır. Ve toplum atalar kültürü adı altında tepemize inmiş evde, sokakta, okulda kurduğu zehirli hiyerarsiye tabi olmak durumunda kalmayacaktır.
Sevgiye duyulan nefretle yaşamak zorunda bırakılmış ve bu nefret ağının ortasında aç susuz kaldık.. -
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Şu ellerin taşı hiç bana değmez
Ille dostun bir tek gülü yaralar beni -
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Bir kpsszede atasözü der ki:
Gittiğim yol yol değil ancak manzarasini seviyorum:) -
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Düşüncenin kapalı alanlara hapsedildiği, yalan makinelerinin sınırlarıyla kuşatıldığı bir çağdayız. Daha doğmadan onu zehirleyip yok ediyor ya da kriminalize ediyoruz. Günahlarımızı başına yığdığımız düşüncenin akiskanliğindan korkuyoruz. Kilitlediğimiz zihinlerimize sızacak diye. O yüzden bir ağaç gibi köklerini derinlere sabitledik. Ne de olsa bize hakikat derinlerde denmişti yüzeyden vazgeçelim diye. Evet biz gömdük ama hakikati değil algimizi gömdük. Sınırlar çizdik kaliplarda kristallestirdik düşünceyi. O yüzden bulunduğu merkezden sınırlara yaklaşamamakta. Oysa sınırlarda olmak yeni bağlantılar kuracaktı. Bu bağlantılar çokluğun oluşturduğu yeni yaşam alanları oluştururlar. Düşüncenin, içi boşaltılan belki geçmiş yüzyıllarda lehine ancak bugün tehdit edildiği, kendi varlığından daha kudretli hale gelmiş, simgeleşmis kavramların kurbanı olmadığı yerlerdir sınırlar. Sınırlar olgulara mezar, olusumlara gebedir. Zaman ve mekana duyarlıdır. Kucaklayıcıdır. Zihinlerinde üstün sesin yankılandığı binler bugün sınırlara yaklaşamamakta. Çünkü artan isteklerinin kölesi haline gelmiş bu yığınlar efendi köle çizgisinden vazgeçemiyorlar. Objelerle ruh bulan ruhsuz kuklalar olduklarını göremiyorlar. Hâlbuki bi dokunsalar bütün duvarlar yerle bir olacak. Düşünce ancak sınırlarda var olabilir. Deleuze yazmayı kendi saltanatına hatta yazıya hiyanet etmekle tanımlar. Ve meçhul oluşla eşdeğer tutar. Düşünce de ancak çizilmiş sınırlarına hiyanet edenlerde hayat bulur. Sınırlarda ben olmaktan vazgeçip biz olmanın umuduyla var olur. Hesapsızca..
-
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Eğer mevcut gerçeklik hayatın doğal akışı ve oluşu ise ne diye kendimizi sabit form ve kavramlara hapsediyoruz . ne diye kendimizi tanıdık ve bilindik karanlığa mahkum ediyoruz. Zihinlerimizi neden hazır imgelerin ele geçirmesine izin veriyoruz. Düşünsel anlamda neden üretemiyor, sınırları aşıp çokluğun bulunduğu, sınıflandırılıp şekillendirilemeyen alanlara ulaşamıyoruz. Çokluk içinde farlılıkları barındırır. Çokluktan korkmayın. onlar ördüğümüz duvarları aşıp hala bize ve ötekiye dokunabilenlerdir. Maddi varlığın kölesi olmuş zihinlerin ötesinde düş yolculuğunu göğüslemiş zihinlerdir. Onlar dogmalarımızla kemikleştiremediklerimiz. Oluşturduğumuz sentezlerimizde eritemediklerimizdir. .
-
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Zamanın üstünlüğü, hızla bireyin her anlamda zihni yok oluşa doğru adım atmasını sağlamakladır. Oluşturulup sınırlandırılan zamanın değerlerine birey kodlanıp kendini aidiyet hissettiği ölçüde var olabilmektedir. Sadece içinde bulunduğu zaman diliminde değerlendirilen bireyin dün ile bugün arasında ki bağlantısı kesilmiştir. Koparılan bu bağlantı sadece muhakeme gücünü değil, temel evrensel değer bağlantılarını da, kesmiştir. Oysa dün, inşa edilen bir yapı gibi gibidir. Varlığını devam ettirse de yıkılsa da içinde anılarını saklamaya devam eder. Dünü sayesinde varlığını koruyabilen, yaşamı hissedebilen bir yapı gibi insanın da dünü, bugün için kendini yeniden inşa etmesine, bugünün ötesine geçme gücüne erişmesini sağlar. Ancak bu durum düne bağlılığı gerektirmez. Böyle bir durumda birey yine kendini bir zaman da sıkıştırıp bu değerlerle hem kendini hem de başkalarını yargılama hakkını kendinde bulabilir. İşte bu ikilem den kurtulmanın yolu zamanın ötesine geçmeye cesaret etmekle başlar. Ne dünün kölesi ne de bugünün fedaisi (köle), karanlık sis perdesini, başkasının aydınlattığı yoldan geçebilmiştir zamanın ötesine. Yalnızca yolun sonunda pişmanlıklarıyla baş başa kalmışlardır. Eğer kişi içinde bulunduğu zaman diliminin değerlerinin parlak fedaisi konumuna gelirse yarının yeni değerleri karşısında dünün parlaklığı yerini bir saman alevi gibi yokluğa bırakabilir. Değerleri yaratanlar için de durum pek farklı değildir. Değerleri anlam yitirdikçe, yeni değerler karşısında, dünün en azılı savunucuları bugün karşısında yeni değerin fikri anlamda, birer karşı fikir tetikçisine dönüşebilirler. Sadece dün veya bugünün değerlerine sıkışıp ya da aradaki bütün bağlantıları kesip yaşarsanız, zaman sizi şekillendirir ancak zamanın ötesine geçtiğiniz an zaman, avuçlarınızın içinde şekil alacaktır..
https://youtu.be/Le9w2qYeWl4 -
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
@proust hocam beauvoir'u okuyan birini görmek beni de ayrıca mutlu etti:)
-
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Yüreğinden sonsuz bir incelikle dökülen sözcüklerin kalbimizde bir çığlığa donustukce, düşüncelerimizi kendi gibi buzlaştıran beton kulübelerimizi terk etmeye başlayacağız. Zihinlerimizdeki korkunç, karanlık silüetler yerini bir toza bırakacak geride bırakacağımız harabelerde. Ve Sonucu bir varış olmayan hakikatin yolculuğuna çıkacağız. Bir Rüzgar gibi geçeceğiz kendileri gibi düşünceleri kök salmış olanların topraklarından. Insanligi, imkansizligi fısıldayacağız sağır kulaklarına. Iste o zaman kalplerimizdeki çığlığının evrende nasıl yankılandığına hep beraber tanık olacağız...
-
RE: Geceye bir söz bir şiir bırak :)
Sen ki barış zamanlarında bile yaşama hakkı taninmayansin. Toplumun yarısını olusturmana rağmen hicbir zaman azınlık konumundan cikamadin. Seni korunmaya muhtaç bıraktılar. Sana sınırlar çizip orada seni tanimladilar. Kimine göre itaatkar kimine göre aklı kit, bazen yük, bazen namus, bazen kutsal işlerine geldimi günahkar.. Çoğunlukla bir nesne olmaktan öteye geçmeyen. Kendi yaşamını tasarlayamayan. Kendin dışında yaşamında herkesin söz sahibi olduğu sen kimsin? Bugün Kadın diyorlar. adına kutlamalar yapılıyor (reklam afişleriyle!) Herkes duyarlı herkes iyi. Sözlerine senin bedenini asagilayan kufurlerle baslayamayanlar bile centilmen kesilmis. Sorarım sana herkes iyiyse kimdir senin ölüm istatistiklerini tutturan. Kimdir seni öldüren kimdir satan. Kimdir küçücük kızlarını doksan yaşındaki canavarlara yem eden. Kimdir seni şu gencecik yaşında solduran. söyle kimdir sana av gözüyle bakan şeytanlar..
Hadi kalk ayağa ve sadece İNSAN olduğunu söyle onlara. Ahmak olanlarin düşündüğü cinsel özgürlüğün ötesinde insanca, onurlu, bilinçli ve eşit bir yaşam talep ettiğini Haykır korkmadan. Kula kul olmadan yaşamını sürdürmek istediğini Haykır. Senin sözünü değersiz kılıp sana söz hakkı tanimayanlara.Son olarak siyahilerin hak talebini değerli ve güçlü kılan kimi beyazlarin destegiydi. Bugün kadınların insanca yaşama hakkını güçlü ve değerli kılacak olanda iki cinsin
beraber dik duruşudur. Fransız olan Sartre fransa'nin cezayir'i işgaline karşı çıkarken cezayirli Camus sessiz kalmıştır. örnekler ne kadar uygun oldu bilmiyorum. illa kadın olmaya gerek yok demek istediğim..