Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
"Zamanı var.
Aminler boşa değil."İsmet Özel
-
Öfkeliyim Gölge. Biraz daha somut bir şey olsan seni bile çiğneyip geçecek kadar öfkeliyim. Keyfin yerinde tabi, senin bir bedenin yok. Bense hem gövdemle hem de seninle uğraşmak durumundayım. Ve onlarla.. Onlar; birbirleriyle oyuncak gibi oynayıp sıkılınca bir kenara fırlatanlar, gecekondularından en afili kıyafetleriyle fırlayıp iliştikleri bar taburesinde kızların memelerine bakıp birayla birlikte ağızlarının sularını içenler ve memelerini her türlü bakılmama ihtimalini dışarıda bırakacak kadar arsızca sokağa salanlar, kapı önü değnekçileri, çiçek satan şoparlar, bir bok satmayıp para dilenen çocuklar, sevdiklerine açılamayanlar, masaya kapaklanıp hıçkıra hıçkıra ağlayanlar, tepeden tırnağa tere bulanmışken etrafa sahte gülücükler fırlatan garson kızlar, kafaları güzelleştikçe vahşi batının hızlı kovboyları edasıyla cep telefonlarına saldırıp zavallı mesajlar yazan egosu çürümüş mahluklar, ucuz hayaller, iğrenç pazarlıklar ve kalabalık ve gürültü ve duman ve et ve ter ve korku.. Korkuyorlar aslında Gölge, hepsi birer korkak. Yalnızlıktan korkuyorlar, unutulmaktan
Fark edilememek korkusu ödlerini koparıyor. En aşağılık ilgi bile yok sayılmaktan daha iyi geliyor onlara. Çünkü biliyorlar ki gerçekten yalnız kaldıklarında kendileriyle hesaplaşmaya başlayacaklar ve hiçbiri bunun üstesinden gelebilecek kadar güçlü değil. Ve ben Gölge bunları gördükçe deliye dönüyorum. Avaz avaz bağırmak istiyorum, siktirin gidin bir ağaç kovuğu bulun kendinize bir mağara bir oda bir her neyse işte gidin kapatın kendinizi.. Ama yapamıyorum. Kimselere bir şey söyleyemiyorum. Sonra da işte böyle kendime sarıyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyor Gölge. Kalabalıkların arasında sabun köpüğü gibi dağılıp bu saçma sapan kompozisyonun bir parçası oluverecekmişim gibi geliyor, korkuyorum. Dağılıyorum aslında Gölge, kendi kendime, yavaş yavaş, öfke içinde küçülüp dağılıyorum...Ali Lidar - Tesirsiz Parçalar 136
-
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, yine aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin
-Sabahattin Ali
-
...
Nereye gidersen git,
En başa döneceksin. -
...
Şiir olmasa,
Olur muydum sanki şimdi ben?
Geçmişin ve geleceğin dilidir şiir.
Ne zaman yakalasa beni içimden,
Nadide çiçeklerden bir iksir.Umut olmasa,
Yürekte ne ışıyacaktı kandil kandil?
O umutlar ki her zaman bir kutlu asa,
Yeşertir en çorak gönül topraklarını
Çil çil!...
Sabır olmasa,
Nasıl yumuşatacaktık ayrılığın kemiklerini?
Hayatlarımızla bağlı olmasak toprağa,
Ezgilere karıştırıp kimyasını
Böylesine koklayabilir miydik çiçeklerini?-Bahaeddin KARAKOÇ
-
@möözun bu çok ağır bunu kim söylemiş
-
"Ah Milena! Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?"
Milena'ya Mektuplar, Franz Kafka
-
Yorulan beden dinlenmek için bir yastık bulur, ama yorulan canı nerede dinlendirmeli ?
-
...
Dile ki uzun sürsün yolun
Nice yaz sabahları olsun
Eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde
Önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin
Durup fenike'nin çarsilarinda
Eşi benzeri olmayan mallar al
Sedefle Mercan, abanozla kehribar
Ve her türlü başdöndürücü kokular
Bu başdöndürücü kokulardan al alabildigin kadar
Nice Mısır şehirlerine uğra
Ne ögrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerindenHiç aklından çıkarma ithaka'yı
Oraya varmak senin başlıca yazgın
Ama yolculuğu tez bitirmeye de kalkma sakın
Varsın yıllarca sürsün daha iyi
Sonunda kocamis biri olarak demir at adana
Yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin
ithaka'nın sana zenginlik vermesini ummadan.Sana bu güzel yolculuğu verdi ithaka
O olmasa yola hiç çıkmayacaktın
Ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka.Onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini
Geçtiğin bunca deneyden sonra öyle bilgeleştin ki
Artık elbet biliyorsundur ne anlama geldiğini ithakalarin.Konstantinos Kavafis
-
KENDİNE İYİ BAK BİR DAHA HİÇBİR ANA DOĞURMAZ SENİ
AHMED ARİF -
Bellek yavşak bir düşman gibi davranıyor bazen...
Ali Lidar - Tesirsiz Parçalar
-
...
"Küçükleri iyi çıkmıyor,büyükleri yalnızlığıma fazla.
Güzel bir karpuz yiyebilmek için evvela aile olmak lazım." -
Bir Öğretmen Yazmış:
Gökkuşağı gibi çocukları, renk körü Öğretmenler görmeye çalışıyor.
-
...
Hakkını çalanların koynunda,
Hakettiklerinden çok uzakta
Neden diye soruyorsan kendine
Ayaklarının geri geri sürüklendiği
Bu puslu sabah vaktinde.
Senin emeğin birilerinin cebine
aktıysa usul usul ve senin halin
Hakir görüldüyse içten içe.
Sana layık görüleni kendine
yakıştırmaya başladığın içindir sadece.
Şimdi bilmesen de göreceksin
Senden çalınan helalin
Haramca tüketildiği kursaktan
Lütuf gibi önüne tükürülmesinde
saklı olan ve geçmişten uzanan o elin
Geleceğinden götürdüklerini bir gün.
Ne sandın?
Başaramadın diye üzüldüklerini mi
Yoksa senin derdinle dertlendiklerini mi?
Sen onları geçeme diye tapındıkları puta
En karanlık köşede dua ettiklerini
Sen düştükçe de kaldırır gibi
Hemen yanında bittiklerini
Görmedin mi?
Boşver,
Görme....
-
İşlem bitene kadar yap, yap, yap diye ısrar edilen; işlem bittikten sonra sen bunu niye böyle yaptın denilen mesleğin adıdır : Memurluk. Aman dikkat edin !
-
-
...
Bilmeyen anlamaz,
Anlamayana anlatılmaz.
Çok kez yanılır insan ama
Bir kez yenilir hayatında. -
Milliyetçilik, milleti olmayanlar için faşizmdir.
Hüseyin Nihal Atsız -
Çanlar sustu ve fakat
binlerce yılın yabancısı bir ses
değdi minarelere:Tanrı uludur Tanrı uludur
polistir babam
Cumhuriyetin bir kuludur
bense
anlamış değilim böyle maceralardan
ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur
yalnız
coşkunluğu karşısında içlendiğim şadırvan
nüfus cüzdanımda tuhaf
ekmek damgası durur
benim işim bulutlar arşınlamak gün boyu
etin ıslak tadına doğru
yavaş yavaş uyanmak
çocuk kemiklerinden yelkenler yapıp
hırsız cenazelerine bine bine
temiz döşeklerin ürpertisinden çeşme
korkak dualarından cibinlikler kurarak
dokunduğum banknotlardan tiksinmeyi itiraz
nakışsız yaşamakları
silâhlanmak sanarak
çıkardım
boğaza tıkanan lokmanın hartasını
çıkınımda güneşler halka dağıtmak için
halkı suvarmak bin saçlarımda bin ırmak
ıhtırdım caddeleri meğer ki mezarlarmış
hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa
fly Pan-Am
drink Coca-Cola -
...
Çocukların özgürce büyüyemediği, koşup oynayamadığı, sokaklarında rahatça dolaşamadığı, bisiklet sürüp de düşüp sadece kendi haylazlığından dolayı dizlerini kanatamadığı, arabaların altında kalarak, yayalardan kaçmak zorunda olarak ecelin koynunda oldukları bir kent,
Ağaçlarından meyveler toplayamadığı, dallarda her yanını çizip yaralayamadığı sonra belki düşüp de kolunu kıramadığı bir kent,
Cıvıltıların yerini yalnızca büyüklerin vakarının esir aldığı,
Rengarenk gülüşlerin yerine, kalın seslerin yankılandığı,
Yalnızca ve yalnızca,
Büyükler için yaşanılır kılınan bir kent,
Asla medeni bir kent olamaz.
Böyle bir kentte büyümüş bir çocuk,
Asla gerçekten büyük olamaz....