Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
...
Cehaletin şirinliği, bilgeliğin katı yüzünden daha tehlikelidir.
-
Kötü insan,iyi insanı kovar. Gresyus🤨
-
bir ömür boyu
çekersin aşk-ı sevda'dan
yanarsın bir yaşam boyu
yazarsın destan destan
uzaktan yakından
içinden dışındangelir
bir bakışta okurlar
sağolsunlar -
Edebiyatın "Dedekorkut" u bugün vefat etmiş.. Allah rahmet eylesin. Bende enn sevdiğim şiirinden bir parça bırakayım.
“Ihlamurlar çiçek açtığı zaman / Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan / Kimseye uğramam ben sana uğramadan / Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana / Takvim sorup hudut çizdirme bana / Ben sana çiçeklerle geleceğim / Ihlamurlar çiçek açtığı zaman”..
Bahaettin Karakoç -
Uyku girmez gözüne, gönlü viran olanın.
-Neşet Ertaş -
Kalbi aşk geçirmez yarası zırhlıdır
Gülüşünde birşey var hep içime dokunur
Bir derdi var her halinden belli
Anlatmıyor, anlatsa kurtulur .. -
@olursaolur bu bir sarkı sözümüydü?🤨
-
...
En iyi makine en iyi fotoğrafı çekseydi en iyi daktiloya sahip olan da en iyi romanı yazardı.
Ara Güler
-
“Bir gün babam, ‘Dünyanın her yerine gidiyorsun, babanın köyünü merak etmiyor musun’ dedi.
‘Hadi gidelim’ dedim. Vapura binip Giresun’a gittik. Giresun’dan Şebinkarahisar’a taksi tuttuk. Oradan Yaycı köyüne gittik. Babam doğduğu evi aradı, bulamadı. Kiliseyi aradı, bulamadı. Mezarlığı tarla yapmışlar.
Çocukken yüzünü yıkadığı üç gözlü bir çeşme vardı, o kalmış. Oraya götürdüler, yüzünü yıkadı.
Evinin olduğu yerde harmanlık vardı.
‘Çocukken anam beni dövenin üzerine koyar, dolaştırırdı’ dedi. Hemen köylüler döven kurdu, babamı da içine koydular, döndü. Ben de fotoğraf çektim. Baktım, babam ağlıyor. Altı yaşında bıraktığı köyüne benimle beraber dönünce çocukluğu aklına gelmiş.
Yemişleri unuttu
Sonra Sivas’a dönmek için araba tuttuk. Yolda giderken ‘Ah, unuttum’ dedi:
‘Buranın karayemişleri meşhurdur. Anam beni İstanbul’a mektebe gönderirken yanıma torba içinde yemişler vermişti, onları yiyerek gelmiştim. Benim memleket sevgim, yemişle başlar. Geri dönüp alalım.’
‘Baba, gözünü seveyim… 100 kilometre yol geldik. Şimdi yemiş için 100 kilometre geri gideceğiz, 100 kilometre tekrar bu tarafa geleceğiz, sabah olacak. Başka sefer alırsın’ dedim.
İstanbul’a döndük.”“Babam dört ay sonra öldü. Meğer derdi, oğlunun onu köyüne götürmesiymiş.
Cenazeye gideceğimiz gün evin kapısı çaldı.
‘Kimsiniz’ dedim.
‘Dacat Güler’i arıyoruz’ dediler.
‘Dacat Güler’i kaybettik, şimdi cenazeye gidiyoruz, isterseniz siz de gelin’ dedim.
Meğer gelenler, köyde bizi gezdiren köylülermiş.
‘Siz de gelin cenazeye’ dedim. Yanlarında da bir sandık vardı. Baktım; karayemiş getirmişler. Babamın almak istediği, hasretini çektiği karayemişler... Çocukluğunda yediği, kokusunu aldığı, kendi memleketinin yemişleri...”
“Hepsini ceplerime doldurdum, ceplerim şişti. Öyle gittim cenazeye...
Tam babamı toprağa koyacaklar, ‘Açsanıza tabutu’ dedim,
‘Olmaz, dine aykırıdır’ dediler.
‘Siz açın, bir şey koyacağım’ dedim.
Açtılar. Döktüm yemişleri... Babamı çocukluğunun yemişleriyle birlikte gönderdim öteki dünyaya... Şişli mezarlığında yatıyor şimdi...”Ara Güler
-
Hikayesi bir ân'a dairdi, renksizdi ama sıcaktı, yirmi dört saatten fazlasıydı ve hayatın tam içindendi. İstanbul'u, insanı, çocukları kare kare dokuyan bir kadraj, bir asırlık çınar. Ara Güler. Nur içinde yat.
-
@debis35 evet halil sezainin;)
-
@paretowilfredo vay be üstad öldüğüne inanamadim hemen google a yazdim çok üzüldüm dünyadan bir Ara Güler gecti gitti ..
-
@olursaolur Çok üzüldüm gerçekten dostum ben de. Bana mirası fotoğrafta insanın olması gerekliliğidir her şeyden evvel. Özellikle hayatın tam damarlarında dolaşan sokaktaki insandır bu. Olağanca temizliği ile, elinin kiri ile, yüzündeki gülümseme veya hüzün ile. Ya da tabi bi Oğuz Atay deliliği ya da Salvador Dali ciddiyeti, Nazım'ın memleket hasreti de vardır ama aslolan sokaktır. Ve tabi ki İstanbul. Onun gözünden sevdim ben İstanbul'u. Güzel insanları uğurluyoruz bir bir. Buralar daha bi yaşanmaz oluyor her biri gidince.
Harry Potter'da Albus' Dumbledore'un bi repliği vardır; "Ölenlere üzülme Harry, yaşayanlara üzül." Gerçekten hissediyorum bu durumlarda bunu. -
''Ve senin yanında öylesine huzurlu öylesine huzursuz,
Öylesine baskı altında ve öylesine özgürüm ki...''-Franz Kafka
-
"Eh hepimiz hayatımızı kazanmak zorundayız."
"Öyle" dedi Tom. "Ama keşke başkasının hakkını almadan kazanmanın bir yolunu bulsaydın."Gazap Üzümleri / John Steinbeck
-
Bir arkadaşımın bana yolladığı mesaj. Hoşuma gitti.
"Biz ÖSYM'nin edebiyat testlerinde içli dizeler görünce duraksayıp vakit kaybetmiş insanlarız."
-
Sabahın sahibi vardır.
Gün daima bulutta kalmaz.
Herhal ilerdedir
Yaşanacak günlerin
en güzelleri...Nazım Hikmet
-
...
Kimlerle olduğunuz,
kimin karşısında bulunduğunuz,
dostlarınız ve düşmanlarınız,
dostlarınızla konuştuklarınız
ve dahi sustuklarınız,
Onlarla paylaştıklarınız,
Muhabbetinin demi, sohbetinizin konusu,
Üzerine düşündükleriniz ya da ar edip söylemedikleriniz,
Alakalarınız, hassasiyetleriniz,
Boş vaktinizi nasıl değerlendirdiğiniz,
Birlikte yapabildikleriniz,
Birlikte yapmadıklarınız,
Okuduklarınız, izledikleriniz ve düşündükleriniz.
Tartıştıklarınız ve gelecekten bekledikleriniz,
Birbirinize katmanız veya birbirinizi tüketmeleriniz,
Bir olup erimeleriniz ya da ikiliğe düşüp bölünmeleriniz,
Uzatılan eli kırmalarınız ya da yaşattığınız vefalarınız,
Hem hayret ile kibirlenmeleriniz
Hem de bilgeliğe soyunmalarınız,
Hepsi sizin kim olduğunuzu anlatır.
Sorun aynanın karşısına geçip,
Kimsiniz?
Yanınızdakiler ve içinizdekiler bu yolculuğun seyrini,
Ömrünüzün sığlığını ve yahut derinliğini belirler.
Olmak istediğiniz gibi yaşayın,
Olmak istediğinizin edebiyatının ardına saklanıp
Aldatanlardan olmayın....
-
İlk kez ortaokul yıllarında duymuştum, son dönemde yeniden popüler oldu. Bedri Rahmi Eyüpoğlu amcamızın şu dizeleri:
"En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernus
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun." -
Çok açık konuştuğum için beni bağışlayın. Güzel yalanların yardımı olmaz ama acı gerçekler bir ilaç olabilir. Batı çöküntü içinde ya da dejenere olmuş değil. Kendi kendini kandıran komünizmin “çürümüş batı” propagandası, bunu acı bir şekilde ödedi. Batı çürümüş değil. güçlü, örgütlü ve eğitimli. Okulları bizimkilerden iyi, kentleri bizimkilerden temiz. Batı’da insan haklarının düzeyi yüksek ve fakirler ile sakatlara toplumsal yardım iyi örgütlenmiş durumda. Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik kişiler. Onların ilerlemelerinin karanlık yönünü de biliyorum ve bunun gözümden kaçmasına izin vermiyorum. İslam en iyisi ama biz en iyisi değiliz. Bunlar iki farklı şey ve her zaman onları karıştırıyoruz. Batı’dan nefret etmek yerine onunla rekabet etmeliyiz. Kuran bize bunu emretmiyor mu; “Hayırlı işlerde yarışınız.”
Aliya İzzetbegoviç'i sadece ölüm yıldönümünde değil, hayatın tüm zamanlarında anmamız gerek aslında.
Allah rahmet eylesin.