Dostlar hepinize Selamın Aleyküm. Bildiğiniz üzere başta çoğu kadronun hitap ettiği alan olan İİBF/SBF mezunları olmak üzere tüm adayların KPSS A Grubu Kariyer Meslekleri'ne girişte yaşadığı çok sayıda sorun söz konusu. Bu sorunların görmezden gelinmesi de her geçen gün o sorunların daha da derinleşmesine neden olmakta.
O nedenle 500.000 civarında mezunu bulunan İİBF kitlesi başta olmak üzere, bu hususta muzdarip olan herkese söylemek istediklerimiz vardır. Her yıl KPSS Lisans/Alan Bilgisi Sınavı'na ortalama 100.000 civarında insan katılıyor. Bunlardan ortalama 20.000'i bir şekilde yarışa tutunmaya çalışırken maksimum 5000 kişi bir iş sahibi olmak imkanına sahip. Yani oranımız en fazla %5. Geri kalan on binlerce genç yeniden başa dönüyor. Bu döngü en çabuk işe giren için en az 2 sene. Ömürden geçen 2 sene. Yorulunan, emek harcanan, sosyal hayattan vazgeçilen, aile ilişkilerinin zedelendiği çok ciddi bir süreç. Mülakatların varlığı ve adilane olduğuna dair inancın her geçen gün azalması da bizleri yıpratan bir başka faktör.
Geçtiğimiz sefer insanlar hareketlendiğinde biz sonuna kadar destek olduk. Başka güzel dostlar da ön ayak oldular bizimle birlikte ve herkesin bir nebze tek yürek olduğu bir aşama yaşadık. Ancak bugün bakıyoruz ki; o emeği bir kaç kişinin rantına kurban etmişiz. Çok yazık gerçekten.
Bu tip bir organizasyona katılan aday sayısı, nokta koyana, şu bu yayınları yazana kitap vercez diyenlerin postlarına hücum edenlerin yarısından bile az ise, kimsenin söylenmeye, şikayet etmeye hakkı yok dostlar. O nedenle 20 tl'lik 30 tl'lik bir kitap ile geleceğiniz olan bu konunun tartıda nasıl bir konum elde edeceği hususunun takdirini sizlere bırakıyorum.
Korkmayın, demokratik bir şekilde, devlet terbiyesi dahlinde her sorununuzu dile getirmek sizin hakkınızdır. Her biriniz gün içinde saatlerce, ay içinde günlerce, yıl içinde aylarca emek veriyorsunuz. Bu emeğin karşılığını istemekten daha doğal ne olabilir? "Çalışanın hakkını alnının teri kurumadan veriniz." diyen peygamberin ümmetinin yaşadığı bu topraklarda bu hakkı istedi diye kim kime ne diyebilir?
Kendinize güvensizliğiniz dilinizden ise eğer bizim kullandığımız jargonu emsal alabilirsiniz. Devlet büyüklerinden bahsederken nasıl bahsettiğimizi, bazı mahremiyet alanlarından nasıl imtina ettiğimizi, siyasi bir söylemden daha çok devlet dilini tercih ettiğimizi gözlemleyeceksiniz. Bu sınırlar içinde kalındığı takdirde söylemler hiçbir sorun teşkil etmeyecektir.
Bu kitlenin temsile ihtiyacı var. Bu temsili yapma hakkı da -hakkıyla işini yapan, üretenleri imtina ederek- senelerdir bir kelime eklemediği kitapları ile adayları adeta sömüren bazı kurum ve yazarlarda değildir. Sizin içinizden, sizin sorunlarınızı gerçekten bilen ve samimiyetle önemseyen, benimseyen birileri sizi temsil etmelidir. Bu noktada da her şeyden evvel bu sürecin 'emektarı' insanlar olması, bu işin balını yiyenlerden olmasından daha elzemdir.
Tabi bu temsilin gerçekleşebilmesi için evvela kitle olarak bazı şeylerin adam akıllı dile getirilmesi, bunun çok iyi organize edilmesi gerekmektedir. Bunu da dile getirmek tek tek her adayın görevidir. Kardeşiniz, yakınınız, dostlarınız, mezun olduğunuz okuldan ahbaplarınız, hatta okulunuzda halen okuyan ve sürece yakında dahil olacak tüm kişilere tek tek ulaşılmalıdır ve sürece kanalize edilmelidirler. Herkes eğer hakkıyla çalışırsa bu süreçte sonuç alınabileceğini, kitlenin muhatap alınacağını düşünüyorum.
Sorunlarımızı dile getirmek gerekirse;
-Alımlardaki şeffaflığın her geçen gün azalması.
KPSS'nin ilk yapıldığı dönemde ÖSYM'nin kılavuzlarında kurumların hangi puan türü ile alım yapılacağı belirtilmekteydi; http://www.osym.gov.tr/Eklenti/2177,tablo23pdf.pdf?0
Şu anda ise adeta duyum olmasa kurumların ne yapacağı konusunda bilgimiz sıfır. Tahmin ve duyuma dayandırdık tüm umudumuzu malesef.
İkinci olarak alımların sürecini kısıtlayan neredeyse hiçbir hüküm ve kaide bulunmamakta. Buna ilk ciddi istisna ve kısıt SGK'dan Denetmen Yardımcılığı alımı için getirildi. Bunun tüm kurumlara emsal olması için kamuoyu oluşturulmalıdır.
-Çok uzun süren sonuç açıklanmaları;
Bildiğiniz üzere sınav, mülakat ve atama süreçlerinin tamamının tamamlanması bazı kurumlarda 1 yılı bulan dönemi kapsayabilmektedir. Bunun yukarıdaki gibi belirlenecek kaidelerle kısıtlanması gerekmektedir.
https://www.tercihiniyap.net/haber/sgk-9-donem-denetmen-yardimciligi-bekleyisinde-4-aya-dogru (şu an 100 günü aşmış durumda)
https://www.tercihiniyap.net/haber/aile-ve-sosyal-politikalar-bakanligi-denetci-yardimciligi-alim-sureci-3-takvim-yilina-yayilmak-uzere (1 yılın dolmasına 4 gün kala açıklandı)
ve daha bunun gibi nice örnek söz konusudur.
-ÖSYM'nin sınava dair keyfi uygulamaları;
Buna dair daha evvel bir etkileşim olması umuduyla hazırlık yapmıştık. İyi alaka görmüştü ancak devamı gelmemişti. Bunu da yeniden dile getirmek ve uygulamaları 'aday dostu' hale getirmek durumundayız.
http://forum.tercihiniyap.net/topic/1411/adaylardan-ösym-manifestosu
-Kadroların yetersizliği;
Yukarıda belirttiğimiz sayılarda mezun ve sınava giren aday varken bu yıl daha 1500 civarı alım yapıldı. Bu rakam GUY gibi toplu alımlarla maksimum 5000 sayısını bulmaktadır.
Özellikle kurum içi sınavlar konusunda katı bir duruş gösterilmelidir. Çünkü hali hazırda istihdam edilmiş insanlar uğruna ülkenin gençleri harcanamaz. Bunca genç insanın üretmesinin önüne geçilemez. Bu her şeyden evvel milli servetin kaybı anlamına gelmektedir.
-Mülakatlarda Artan Referans Etkisi
Ülkemizde malesef her adayın bir bürokrat, milletvekili ya da bir devlet büyüğü tanıdığı bulunmamaktadır. Bu noktada referans gösteremeyen ancak liyakatli adayların ciddi mağduriyeti söz konusu olmaktadır. Bu nedenle mülakatlarda mülakat performansı ve liyakatin öncelikli, referansın ise ikincil unsur olması konusunda kesinlikle bir şeyler yapılmalı, söylenmelidir.
Adaletli sonuçlar istiyorsak eğer bu konuda kesinlikle birlik olunmalı ve herkes olması gerekeni dile getirmelidir.
Aklıma gelen temel sorunları sıralamaya çalıştım dostlar. Bunların hepsi bir arada değerlendirildiğinde artık bir şeyler yapmanın zamanı geldiği kanaatindeyim. Sizlerin de tabi ki katkıları ve dâhi emeği ile bu süreçlerin normalleştirilebileceğine inanıyorum. Nihayetinde devletimizi idare eden insanlar her şeyden evvel insan. Ve bizlerin geçtiği sıralardan geçtiler, çoğu okuldaşımız, bölümdaşımız. Bu noktada kendimizi ifade etmek çok daha kolay olmalı, olacaktır. Ancak önce eli taşın altına sokmanın zamanıdır.
Sizlerin de fikirleri ile daha verimli bir yöntem belirlenebilir ve bir şeyler yapılmaya çalışılabilir. Biz destek olmaya her zaman hazırız. Çoğu zaman imkan dahilinde her mecrada katkı sağlamaya çalıştık.
Biz yine aynı şekilde çalışmalara devam edeceğiz. Ancak bunların etkin olması adına sizlerin birliği ve desteği her şeyden önemlidir.