“Eski dostlar nasıl?” diye sorarsın
Dostluk nasıl bir şey? Nerede kaldı?
Kimi ata binip aştı dağlardan
Kimisi ahırda, harada kaldı.
Nurettin’in mumu yanmadan söndü
Baki palavrayla köşeyi döndü.
Gaffar çok kurnazdı, Sadık çok bön’dü
Fermanı şaşırdı arada kaldı.
Hayrettin haraca bağladı yurdu
Erdal eroinden voleler vurdu
Behçet İstanbul’a karargâh kurdu
İkram Muş’ta, Zülküf Zara’da kaldı.
Gazanfer gün boyu gökte uçuyor
Şarabı bıraktı, viski içiyor.
Kamber denizlere yelken açıyor
Zavallı Muharrem karada kaldı.
Dostluk vadisinde yeller esmekte
İlhamı zirvede ahkâm kesmekte
Gürkan haram yiyip yalan kusmakta
Bedrettin yazıda, turada kaldı.
Nadir “Allah” diyor, demiyor başka
Hepimiz o yolda buluşsak keşke.
Yakup dolar sayıp geliyor aşka
Yekta’nın gözleri birada kaldı.
Vahdet Washington’da, Rüştü Roma’da
Celal size ömür... Kemal komada.
Hamit Horasan’da, Said Soma’da
Hurşit Safdiller’in orada kaldı.
Edirne’den Van’a, Muğla’dan Kars’a
Bize de göstersin dost bulan varsa.
Herkes bir yol tutmuş topluyor parsa
Hicran yürekteki yarada kaldı...
ABDURRAHİM KARAKOÇ