Burası ekşi'ye dönmeden, bir de @Antimülakat üstat adımı andığı için bir kaç kelam edeyim. Genelde Oğuzhan Uğur söz konusu olduğu zaman çok geniş bir kitle linç etmeye, vasat demeye, kalitesiz bulmaya meyilli, bunu yapanları en temelde ikiye ayırıyorum: Ciğere uzanamayanlar ve kasaplar. Hiç bir halt yapmadan, hiç kimseye bir yararı olmadan, kendini geliştirmemiş ama kendini kusursuz sanan, oturduğu yerden ülke kurtaran,yattığı yerden her türlü ticareti yapan, zengin olan, kendini dünyanın en zeki insanı, en donanımlı kişisi sanan ama Türkçe konuştuğunuz zaman bile anlamayan, üniversite diploması sahibi olmayı matah bir şey sanan, umudunu bir yerden yolumuzu bulur muyuza bağlayan, nereden torpil bulsam, kiminle tanışsam da yürüsem gitsem diye düşünen ve buraya daha eklenebilecek pek çok mantık ve ahlak dışı davranışa sahip olan grubu ciğere uzanamayanlar içine dahil edebiliriz. Bu aslında toplumun ne yazık ki her geçen gün daha büyük bir kısmını oluşturmaya başladı.
Kasaplar dediğim grup da gerçekten kendini geliştirmiş, çevresine faydalı, eleştirel bakabilen, nitelikli, zeki diye nitelendirebileceğimiz grup, haklı olarak daha iyisinin yapılacağını, yapılanın yetersiz olduğunu savunuyorlar.
Oğuzhan Uğur ve o çapta, o seviyede insanlar ile ilgili benim bakış açım "hiç yok"tan iyidir, evet Oğuzhan Uğur'dan daha bilgili, birikimli, donanımlı insanlar var ama çıkıp youtube kanalı kurmadıkları veya kuranlar da o donanımı doğru yönetemedikleri için elimizdeki iyilerden biri Oğuzhan Uğur. Medyanın hangi alanı olursa olsun yaptığınız işi pazarlayamıyorsanız başarı değilsinizdir, bilgi birikim donanım sahibi olup bunu pazarlayamadıktan sonra o eleştirilen Oğuzhan Uğur'dan daha faydalı bir iş yapmıyorsun. Kaldı ki genç bir güruha Atatürk ile ilgili, toplumsal meseleler ile ilgili farklı bir noktadan bakış açısı sağladığını düşünüyorum.
Youtube Türkiye ne yazık ki bir çöplük ama o çöplük içinde belki elmas pırlanta değil ama gümüş seviyesinde olanlara da saygı göstermedikçe veya ya bu adamlar gümüş biz altınız, yakutuz deyip daha iyisini yapmaya çalışmadıkça hiç bir yere varmamız mümkün değil. Toplumsal meselelerin hepsinde, kurumlarda, yapılarda tavrımız genel olarak hep aynı bizim. Ya bunun daha iyisi yapılır, ya bu adam yetersiz, ya bu adam boş, basit; eee o zaman sen yap daha iyisini; bizim de elimizden tutan yok. Ne yazık ki biz az bilen ve düşünen ama çok eleştiren, bunun yanında da yozlaşma seviyesi hayli yükselmiş bir toplum olma yolunda hızla ilerledikçe yaklaşık 20 yıl sonra nerede yanlış yaptık diye ağlamaya mahkumuz.
Yazdıklarımı kimseye özel yazmadım, lütfen birisi üzerine alınıp tartışma zemini oluşturmaya çalışmasın.