KAMUDA İSTİHDAM EDİLMEYİ BEKLEYEN İİBF/SBF MEZUNLARININ HAKLI İSYANI!
-
Ülkemizde yer alan 178 üniversitenin neredeyse hepsinde İktisadi ve İdari Bilimler ve/veya Siyasal Bilgiler Fakültesi bulunmaktadır. Bu Üniversitelerin İİB/SB Fakültelerinden yaklaşık olarak her yıl 30.000 kişi mezun olmaktadır. İstihdam edilmeleri konusunda, özel sektörde çalışma alanları oldukça kısıtlı olan bu fakülte mezunlarının en büyük istihdam beklentisi Kamu sektöründedir. Kamuya atanabilme umuduyla, Çift yıllarda Kamu Personeli Seçme Sınavına giren İİBF/SBF mezunu aday sayısı: Yaklaşık 400.000 kişi civarındadır. Sınava katıldıkları yıl ile bir sonraki çift haneli yıla kadar dört atamayı da bekleyen adayların çeşitli nedenlerden ötürü elde ettikleri kadro sayısı, isyan etmelerine sebep olacak kadar azaltılmıştır.
İİBF/SBF mezunlarına ait kadroların azalmasına sebep olan başlıca nedenlerden bir kaçı: Kamu sektörü personel alımların yıldan yıla azaltılması, Eğitim ve Sağlık Bilimleri Fakültesi mezunlarına çok sayıda kadro ayrılması, Merkezi tercihlerde 4001 kodu çıkarılarak İİBF/SBF mezunlarına ait alımların tüm Lisans mezunlarının tercihine açılması. Kadro dağılımında adil davranılmadığı için bazı fakültele mezunlarına yüksek sayılarda kadro ihdas edilirken, İİBF/SBF mezunlarına sayıca çok az kadro ayrılmakta ve bununla birlikte kadrolarının bir kısmı da diğer fakülte mezunlarının işgaline bırakılmaktadır.
Uzmanlaşmanın hayati önem taşıdığı günümüzde liyakat esaslarına uyulmadan alım yapılması ise mağduriyeti arttırmaktadır. İİBF mezunlarının evi olan Maliye Bakanlığı, bünyesine alakasız fakültelerden mezun olanlar atanmaktadır. İdari Bilimler mezunları idari kadrolara atanamazken, diğer fakülte mezunları ayrı bir sınava (kendi alanlarından) tabi tutularak müfettiş olabilmektedir. Ayrıca diğer fakültelerden bu kadrolara atananlar, kendi alanlarıyla ilgili kadrolar açıldığında veya özel sektörde daha iyi koşullarda çalışma imkanı bulduklarında, İİBF mezunlarının yerine girdikleri bu kurumları terk etmektedir. Bu durum, İİBF mezunlarını mağdur ederek, kurumları büyük zarara uğratırken, vatandaşa ve devlete de büyük maliyetler yüklemektedir.
Tarih okuyan mezun Maliye’de, Maliye bitirmiş mezun ise açıkta beklemektedir! Bunun sebebi ise tarih mezununun KPSS P3 puanının, Maliye mezunundan bir kaç puan yüksek olmasıdır. Matematik, Türkçe, Tarih, Coğrafya mezunları, mezun olurken zaten yaklaşık 30 soru ceplerinde girdikleri bir sınav sonucundan hareketle “Bizim puanlarımız İİBF mezunlarının puanlarından daha yüksek, o halde onların kadrolarına atanmaya hakkımız var” diyerek sosyal medyada kamuoyu baskısıyla bu kadroları ele geçirmişlerdir. Oysa KPSS, fakülteler arası bir sıralama sınavı değildir. 90 puan alan İİBF mezunu, nasıl 74 ile atanan Sınıf Öğretmeni'nin yerine geçip öğretmen olarak atanamıyorsa, bir kaç puan fazla alan diğer fakülte mezunlarının 4001 kodu (herhangi bir fakülte mezununun başvurabileceği kod) ile atanmamalıdır.
İİBF/SBF mezunlarının isyan etmelerini hakkı kılan istatistiki verilere de bakacak olursak, TÜİK’in iş ve yönetim başlığı altında topladığı işsiz sayısının 235.000 kişi olduğu gerçeğiyle karşılaşırız. Dolayısıyla, pek çoğu düşük maaşla ve uzmanlık gerektirmeyen işlerde çalışmasına rağmen; İİBF/SBF mezunları içerisinde sayısal olarak ciddi rakamlarla ifade edilecek işsiz olduğunu da gözlemleriz.
Son olarak, Tercihini Yap Medya Sitemizde yayınladığımız istatistiki verileri de sunarak İİBF/SBF mezunlarına yapılan haksızlığı kamuoyunun takdirine bırakıyoruz: 2014 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavına giren İİBF/SBF mezunlarından Genel Kültür/Genel Yetenek kısmına giren aday sayısı yaklaşık olarak 400.000 kişi ve bu kişiler içerisinde en az bir oturumda olsa Alan sınavına Pazar günü katılan aday sayısı yaklaşık 120.000 kişi. 2015 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavına giren İİBF/SBF mezunlarından en az bir oturumda olsa Alan sınavına Pazar günü katılan aday sayısı yaklaşık 90.000 kişi.
2014'ten günümüze kamuya istihdam edilen İİBF/SBF mezunu sayısı kaç derseniz, içler acısı tablo önünüze çıkacaktır. 2014-2016 yılları arasında A kadroya atanan yaklaşık kişi sayısı: 7.400 (4.570 kişisi Gelir Uzman Yardımcısı), B kadroya atanan yaklaşık kişi sayısı:1.500, B kadroya açıktan alımla atanan yaklaşık kişi sayısı:3.600. Toplam Ataması Yapılan İİBF/SBF mezunu kişi sayısı:12.500. Bunlar içerisinde birden fazla kurumun mülakatını kazanarak atanmaya hak kazananları da çıkarırsak, kalan sayı 8.000'i bulmayacaktır. İki sene içinde umutla bekleyen yaklaşık 400.000 kişi için, 8.000 kişilik atama yapılması demek, yüz kişiden sadece 2 kişinin atabildiğini gösteriyor. 392.000 kişilik İİBF/SBF mezunu ise yeni gelen mezunlarla birlikte 2016 sınavına girmek zorunda bırakılıyor.
Bütün bu metinden çıkarılması gereken sonuç : İİBF/SBF mezunlarına yönelik bu haksızlığa bir an evvel son verilmelidir. Gerek A kadro kariyer meslek alımlarında, gerekse Merkezi tercihlerde İİBF/SBF mezunlarına ayrılan kadro sayısı muhakkak arttırılmalıdır. 4001 kodu ile atama yapılmasından vaz geçilmelidir. Kamuda istihdam bekleyen yaklaşık 430.000 İİBF/SBF mezununun haklı isyanına bir an evvel kulak verilmelidir!
-
Bence burdan çıkacak bir sonuç daha var, gereksiz fakülteleri kapatmak. İnsanların (en az ) 4 senesini çalmamak.
-
@genclerbirlikli kapatmak yerine, Öğrenci Seçme Sınavı yerleştirme kontejyanında çok fazla öğrenci alınmasının önüne geçilmesinin daha gerçekçi olabileceğini düşünüyorum. Bu yığılmanın durdurulabilmesi için Kontejyanlar azaltılmalıdır. Birde yeni açılmış İİB/SB fakültelerinin yeni bölümler açmalarına müsaade edilmeyebilir.
-
Bu seneyi umutla beklemekten başka çaremiz kalmadı, 2010 yılında mezun olanlar bile 2016 kpss sınavına hazrılanarak girdi, oysa 2012 yılına kadar KPSS'den kamuya atanmak çok kolaydı. İyi çalışanlar A kadroya giriyor, 75 civarı puanı olanlar kesin GUY oluyor, GUY olamayanlarda merkezi tercihlerde atanıyorlardı. Şimdi 90 üstü onlarca insan açıkta kalıyor, İİBF mezunlarına son yıllarda gerçekten adaletsizlik yapılıyor.
-
Her bölüm her meslek kendi içinde kıymetlidir elbet ama iyi yetişmiş bir iibf öğrencisi de kamu kurumlarının eli ayağı gibidir bence. Ekonomi, siyaset, kısmen hukuk iibf'nin etrafında dönmüyor mu. Bence bize de ihtiyaçları var O yüzden yetkililer yüzlerini biraz da bizden yana dönmeli artık.
-
@Antimülakat ister kapatsınlar ister dediginiz gibi kontenjan azaltsınlar ama bi çare bulunması şart. Umut tacirliginden başka bir şey değil kamu da okuyan garipler kendilerini kaymakam olacak zannediyorlar, mezun olunca da sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Sadece kami için demiyorum tabi. Binlerce genç 4 sene para ve zaman harcayıp mezun oluyorlar, daha sonra özel sektöre köle oluyor. Harcanan emeğe zamana paraya yazık.
-
@genclerbirlikli maalesef öyle, özel sektöre kapalı olduğu bilinmesine rağmen, kamuya alım oldukça az oluyor. Birçok insan mezuniyetinin ardından mağdur ediliyor. Şahsen kimseye önerebilecek kadar değeri kalmadı bu fakültelerin. Kpss süreci tam bir mecburi dayatma, mezun olduğuna sevinemeyen onlarca insan. Daha mezuniyet sevinci yaşamayamadan, dershane bakmaya başlanıyor, yazık günah, mezuniyetin arkasından 4-5 sene Kpss girenler var. Bu kadar insan onurunu ve yaşama isteğini hiçe sayan bir başka alan yoktur.
Dediğim gibi fakültelerde ciddi bir planlama ile kontejyanlar azaltılmalı.
-
@Antimülakat bence direk olarak iibf ler üniversite düzeyinde kapatılıp bu eğitimleri sertifikasyon şeklinde ekstra talep edenlere vermeli. Açıkçası sadece zaman kaybı olarak görüyorum bir iibf mezunu olarak. Ya da bu fakültelerin çağın ve piyasanın gereklerine uygun şekilde dizayn edilerek sayısı da mümkün derece az tutularak piyasa ve gelişen teknoloji ile entegre teoriye gömülmeyen eğitim verilmeli.
-
@oguzhan24 hocam bölümlerimizi sertifikasyona indirgeme fikrine nasıl eriştiniz? 'İktisadi ve idari bilimler' denmesinin sebebi bu fakültelerin bilim merkezi olmasıdır, işletme iktisat, uluslararası ilişkiler vs her bir bölüm kendi alanında ağır derslere ve altyapılara sahiptir. Asıl sorun iyi eğitim verilmeyen sadece marketten alınır gibi dağıtılan diploamalardır. İyi üniversitelerde gerçekten kaliteli eğitim verilmekte.
-
@margaretthatcher Hocam kusura bakmayın ama aralarında iktisat dışında hiç birisi bir bilim dalı değil özellikle işletme kamu yönetimi vs ki işletme mezunuyum yanlış anlamayın. Bu bölümlerin insanlara öğretecekleri bilgileri çok rahat lisede iken dahi öğretebilirsiniz ortalama zekaya sahip bir lise 2 ya da lise 3 öğrencisi iktisadın temellerini ya da muhasebenin mantığını çok rahat kavrayabilir hatta bunların ötesinde maliyenin ne olduğunu anayasal haklarını da anlayabilir. Bu bölümlerin temelinde yatan sosyoloji,psikoloji,iktisadi temeller elbette bilim dalı olarak adlandırılabilir ancak diğerleri bunların üzerine inşa edilmiş pratikte sadece karşılığı bulunabilen teorinin neredeyse hayatta hiçbir faydasının olmadığı alanlardır. Bu sözlerimi hem okuduğum ve öğrenmeye çalıştığım derslere binaen hem de Türkiye nin bu alanda ileri gelmiş isimlerinden olan bir kaç kişiden duyduğum için söylüyorum. Bahsettiğim kişiler İşletme eğitimi alanında belli ağırlığı olan kişilerdir. Amacım kimseyi kötülemek terslemek değil sadece ülkenin gençlerinin çoğusunun en verimli yıllarının böyle basit işlerle öldürülmesine karşıyım. Öteki taraftan konuyu ele alırsak özel sektörde iibf mezunlarının alındığı tüm mecralara mühendislik mezunları hatta bazı yerlerde istatistik mezunları dahi alınıyor bunun sebebi öğrendiğimiz bilgilerin çoğunu kitaplardan okuyarak çok kısa zamanda elde edilebilmesidir ki aynı zamanda ülkemizde ve dünyanın bir çok yerinde MBA sisteminin olmasının sebebi budur insanlar asıl mesleğini öğrendikten sonra işin finansal mantığını ve muhasebe temellerini öğrenip para kazanmanın yollarına bakıyorlar. İşin daha ilginç yanı ise bu bilgilerin pratik dışında dediğiniz gibi bilimsel karşılığının olmaması. İnsan ya da parayı ya da kaynakları idare etmek bilim değil yöntemdir,usuldür vs. Dediğim gibi yanlış anlamayın sadece fikrimi beyan etmek istedim kimseyi kırmak,kızdırmak değil amacım. Laf olsun diye de söylemiyorum hatırı sayılır kamu üniversitesi işletme mezunuyum, aslen lise sayısal çıkışlıyım ve bilime öğrenmeye şaşırtacak seviyede aç bir insanım sürekli gelişmeleri takip ederim, takip ettiğim alanlar ekonomiden yeni biyolojik çalışmalara, yazılım teknolojisinden quantum mekaniğine kadar uzanmakta, bunların arasında iibf bölümlerine bilim demek (iktisatı tenzih ediyorum ) çok anlamsız ancak maalesef benim gördüğüm gerçek de bu.
-
@margaretthatcher iyi üniversitelerde de ortalama eğitim verilmekte. Ortalama üniversitelerde ise hiç bence. Kaçımız iktisatta, uluslararasında üniversite sürecinde üniversite dahil dergilere makale yazıp, MUN'da farklı alanlarda sunumlar yaptık? Sadece dönemlik şirketlere gittik ve öğrendiklerimizi aktardık ya da 10-15 makale okuyup yabancı dilde sunumlar yaptık. Bunların yanında staj veya yarı zamanlı çalışma yapanlar olduysa görmüştür ki çalışılan alan ile gerçekte kullanım çok farklı. Dolayısıyla sadece yüksek lisans seçiliminde öne çıkanlar hariç bilginin kullanabilir tarafı yok. Bence de sertifika ve diploma arasında fark yok. Nasıl ki psikoloji mezunu değil klinik yüksek lisanslısı alanında çalışmakta ise bizim de yeterliliğimiz yok. Bizler analitik yeteneğe sahip de olamadık diploma ile ki mühendis alınması biraz da bu sebepledir. Bazı sertifikaların işe yaraması İİSBF'den fazladır ki, bizim diplomamız perspektif ve yönelim amaçlı derim sadece.
-
Bilimsel bir konuda fikir beyan ederken öncelikle bu bilim dalının tarihsel süreç içerisinde nasıl bir ilerleme kaydettiğini çok iyi bilmek gerekir. Bilindiği üzere, insanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği: Düşünme eyleminden sonra fiili harekete geçmesidir. O halde, var oluşundan beri bir şeyleri düşünme yeteneği sayesinde kavrayan ve kavradıklarını somut, pratik nesnelere dönüştürerek nesilden nesile aktaran insanın temel çıkış noktası düşünmektir. Tarihsel süreç içerisinde bu düşünme yeteneğini diğer insanlardan farklı ve daha pratik kullanan insanlar hep el üstünde tutulmuştur. Bilimlerin temelinde yatanda, bu düşüncenin dönüşümüdür. Bugün, hayata rasyonel/pragmatik bir açıdan bakmak durumunda kaldığımız için, felsefenin temelinde yatan düşüncenin önemini çoğu zaman inkar etmek durumunda kalıyoruz. Kim ne derse desin, temelini doğru bir felsefi düşünceye dayandırmayan sayısal bilimin geleceği yoktur. Bu nedenle, kim ne düşünürse düşünsün, İİBF bölümlerinin var olması toplumların gelişmesi ve ilerlemesi açısından sayısal bilimler kadar gereklidir. Salt, bir mühendislik eserinin, felsefi arka planı olan bir mühendislik eseriyle aynı olduğu söylemek bilimlerin temelini inkar etmektir. Bu nedenle, İİBF veya SBF elbette var olmalıdır ama toplumların ihtiyacına uygun nitelikle ve kalitede eğitim verecek düzeyini aşmadan.
-
@Antimülakat dediğiniz mevzu iktisat,sosyoloji ve psikoloji olarak ele alınırsa eyvallah ama gerisi hikaye kusura bakmayın muhasebe dediğimiz daha doğrusu işletme bölümünün temel taşıdır muhasebe-finans ,ki zaten diğer uzlanım alanları pazarlama ve yönetim kesinlikle bilimsel konu ya da başlık olarak ele alınamaz, bile insanların ellerindeki hesapları kayıtlandırma ve raporlama şeklidir zaman içerisinde değişikliklere ve oluşan ihtiyaçlara binaen gelişmiştir ancak bu bilimsel olduğunu göstermez sadece insanın hayatı içerisindeki bir süreçtir yani sosyolojiyi incelerken ele alınabilecek alt konulardan bir tanesidir. Öte taraftan maliye ya da kamu yönetimi ise insanların kamusal bazda ya da millet ekseni etrafında bütünleştiğinde oluşturması gereken yönetim usullerinin bütününü gösteren ve yine insan ve toplum yapısına göre değişen dinamiklerdir. Yani bilim olarak adlandırmak çokta makul değil. Felsefe içinde haklısınız zaten düşünce temelli sistem ve diğer alanlar ile de çok ilişkilidir. Ama iibf de daha önce dediğim gibi üniversite düzeyinde eğitim verilmesi gereken kurumlar değil sadece talep eden insanlara aktarılacak bilgi kümesidir. Bu konuda çok keskin olmamın sebebi ise aldığım eğitimi çok daha fazlasını KPSS ye hazırlanırken sadece 9 aylık sürede öğrenmemdir, yani ben hazırlık dahil 5 sene harcıyacağıma kendi bölümümün bana katacaklarını zaten 5-6 ayda öğrenebilirdim ya da 1 yıl max.(KPSS ye başladığım da muhasebe dışında hiçbir alan dersi hakkında bilgim yoktu yani sıfır bilgi ile başladım okul yabancı dilde olduğundan tek düze hesap planı ve türk muhasebe sistemini görmemiştim sadece mantığını biliyordum) Bunun yanında şunu da fark ediyor insan iktisatta evet problemlere çözüm getirmek için bilimsel anlamda çalışmalar, testler vs yapabilirsiniz fikir üretebilirsiniz ancak diğer bölümler bazında tamamen ezber yönteme dayalı ve gerçek hayatta neredeyse karşılığı olmayan bilgilerle karşılaşıyorsunuz. Bunlara yenilikler getirmek vs anlamsız zaten ki getirilemiyor da. Ben zamanımı boşa harcadığımı düşündüğüm için bu kadar keskin bakıyorum mevzuya hatta ilk yazdığım gibi şuan elimde eğitim sistemimizi değiştirebilecek güç olsa tamamen kökten ve radikal değişikliklere hazırım. Ne kadar kabul edersiniz bilmiyorum ama ben daha iibf mezunu olup da adam akıllı herhangi bir alanda uzmanlaşan kimse görmedim kendi alanlarında bile hala kitaplara bağlı yaşıyorlar dünyadan kopuk bir sistem maalesef. Hayırlı geceler çok eski başlığa böyle sert girip milleti tartışmaya açtım ramazan öncesi hakkınızı helal edin.
-
@oguzhan24 hocam öncelikle belirli konuları saygı çerçevesinde tartışmak iyidir. Nitekim tartışmakta düşünmeyi gerektirir ve olması gerekeni konuşmanızı sağlar. Aslında söylediklerinizden hareketle ben farklı şeylerden konuştuğumuzu farkettim. Ben İİBF bölümlerinin temelinde bir şeylerin daha ideale yakın olması için düşünsel temeli baz alan bir bilimsellik olduğunu söylemeye çalışırken, siz Türkiye'de verilen iibf eğitiminin bilimsellikten uzak olduğunu söylemişsin. Her üniversitede olmamakla birlikte bende verilen bilimsel bilginin yeterli olmadığını düşünüyorum. Ama bu işin özünde etki ve tepki olduğunu da inkar etmeden. Bir fakülte düşünün ki, öğrencilerinin %99'u Hukuk Fakültesine puanı yetmediği veya puanı düşük olduğu için tercih edilmiş. Bu fakültede hangi hoca bilimsellikten fazlasıyla konuşabilir. Kaldı ki, konuşan hocaların dersleri de çoğu zaman takip edilmez. Ben iibf bölümlerin her birinde çok ciddi anlamda bilimsellik yattığını düşünüyorum. Bunu da neye dayandırıyorsun derseniz? Öncelikle Avrupa'nın modernleşme sürecini ve Amerika'nın kuruluşundan 150 yıl sonra dünya lideri olmasını örnek gösteririm. Bilim daha eski bir şey derseniz, bu seferde Antik Yunan devletlerinde yer alan polisleri örnek gösteririm. Bizim tarihimizden örnek yok mu derseniz Osmanlı kuruluş, yükselme dönemlerini örnek gösteririm. Peki bu örneklerle temelinde düşünce yatan ve mikro düzeyde araştırma yöntemlerine bölünerek bağımsızlaşan iibf'nin ne alakası var diyebilirsiniz. Alakası çok var, öncelikle kamu yönetimi üç ana omurgası olan bir bölümdur: Kamu hukuku - Siyaset Bilimi - Yönetim Bilimi. İşletme: Öncelikle toplumlarda girişimci bireyler çıkabilmesi için, işin felsefesinin aktarıldığı bir dal olarak bu görevi üstlenmektedir. Bir insan neden girişimci olmalıdır pratiğinin geliştirilmesi bile toplumların ilerlemesinde önemlidir. Muhasebe belki bir uygulama bilimidir ancak bir şeylerin organize edilmesi içinde bilimsellik olmalıdır. Maliye, kamu kaynaklarının daha verimli ve daha disipliner olarak kullanılmasının bilimidir. Kaynak üretmek bir mesele iken bu kaynağın doğru kullanılmasını gerektiren bilimsellikten uzaksan tarihte kısa sürede yıkılan devletler kervanına sende katilirsin. Daha diğer iibf bölümleri içinde aynı fikir ve düşünceye sahibim. Son kez şunu belirteyim: İibf bölümleri birbirinden tamamen bağımsız olarak değerlendirilemeyecek ancak mikro düzeyde bağımsız bilimsel alanların incelendiği bölümlerdir. Ancak doğru eğitim sistemi, az fakülte ve öğrenci metodu ( Tabi istekli olanlar ile birlikte ), çok okuma ve düşünme endeksi üzerine kurulur ise.
-
@Antimülakat hocam verdiğin bilgiler için sağol benim söylemek istediğim anlattığınız çoğu şeyin bilim olarak adlandırılmayacağı dünya da yönetim bilimi işletme bilimi diye bir kavram yok zaten bunlar sosyal bilimler adı altında toplamış konular bütünü temelindeki bahsettiğiniz bilimsellik sosyoloji, felsefe, iktisat ve matematik temelli konular yani zaten kendi temelleri yok bu bölümlerin. İşletme alanı dünya da çok yeni bir kavram zaten işletme felsefesi derslerinde çok eskilere gidildiğinde konu işletmeden çıkar organizasyon ların hareket biçimleri incelenir bu da sosyoloji biliminin gerekliliğidir yani işletme sadece bir kavramdır hakeza maliye iktisat içerisindeki bir başka alt başlık esasen. Benim burada demek istediğim belli bölümler dışında bilim ifadesi kullanmak anlamsız olduğu. Anti parantez Avrupa amerika toplumlarının gelişim sürecinde işletme ya da diğer çoğu iibf bölümlerini bulmazsınız genel anlamda economics,social science altında toplamıştır ki günümüzde bu toplumlarda işletme bölümüne gidenler genelde ortaya bilimsel bir süreç koymak için değil para yönetimini öğrenmeye giderler ve şuan bu tarz yöneticilerin batı ve dünya toplumunu getirdiği nokta ortada