@Su28A
Bu biraz şeye benziyor dostum, teşbihte hata olmaz, yanlış anlaşılmasın ama karnı aç birinin yanında yemek yemek gibi. Ondan elim gitmedi kaç gündür bir şeyler yazmak istedim aslında. Yine de haklısın mutluluk da paylaşılmalı ve belki sözlerim sizi motive edecek.
Mezun olduktan sonra 3 yıl işsiz kaldım, son sene de okul uzattığım için tek dersten, bu işsizlik serüvenini 4 yıl bile sayabiliriz. İlk yıl akademi mi KPSS mi diye düşünmekten hiçbirine odaklanamadım ve bir yılım boşa gitti çünkü gönlümden geçen akademiydi. Sonra biraz da maddi gerekçelerle eğitim hayatından ziyade iş hayatını öncelemem gerektiğinden KPSS ye yöneldim. İkinci yılın sonunda atandım. Bu süreçte isteyerek veya istemeyerek işsizliğimi hatırlatan akrabalarımı görmek istemediğimden hemen her İİBFSBF li gibi bayram gelsin istemezdim öyle ki masanın başından kalkıp ailemin yanına gittiğimde dahi bir burukluk hissederdim çaresizlikten kaynaklanan, oysa onların en ufak bir iması bile söz konusu değildi, her zaman ellerinden geldiğince yanımdaydılar. Tabi bayramların tek burukluğu bu da değildi, çocuklara harçlık vermek istiyor insan, sevdiklerine hediyeler almak vs. oraları hepiniz çok iyi biliyorsunuz.
Süreç boyunca beni motive eden en önemli hususlardan biri şüphesiz o güne kadar verdiğim emeğe olan saygım, inancım ve vefa duygumdu. Ne vakit yorulsam, yıllardır masa başında çürüttüğüm dirseğim ve ailemin bu süreçte harcadığı emek aklıma gelirdi.
Gelgelelim KPSS ile atanmak hayat mücadelemizde ne bir son ne bir başlangıç, bu yeni bir dönem için sadece bir basamak. Bildiğiniz gibi “geçim derdi dini” diye bir şey var. O prangadan kurtulamazsanız hayat size devamlı boğazınıza girecek lokmayı düşünmeyi öğütler, halbuki rızkı veren Allah’tır. Çabamızla bağı olmasına rağmen nasibimizde yoksa o lokma o boğazdan geçmez. Ancak dedim ya o prangadan kurtulup, seçeneklerinizi artırabilmeniz için bir işin ucundan tutmak zorundasınızdır. Lisedeki felsefe hocam derdi ki insanın derin düşüncelere dalıp felsefi olanla ilgilenmesi için bazı şeylerin olması gerekir; örneğin karnınız tok olacak, sonra denizi seyretmek gibi insanın ufkunu açan derinlere yönlendiren bazı faktörlerin olması gerekir. Bu yüzden filozofların daha çok su kıyılarından çıktığını söylerdi 🙂 Keşke kuyulardan da bahsetseymiş:))
Atanınca neler oluyor? Eğer işiniz başka bir şehirde ise yeni bir ev tutuyorsunuz, yeni eşyalar almanız gerekiyor, sıfırdan bir hayat kuruyorsunuz bir yerde. Sonra bir süre onların borçlarını ödüyorsunuz, KYK borcunuz varsa keza onu da :)gününüzün gündüz kısmını bir binada masa başında geçirmeye başlıyorsunuz, eğer bir müfettiş, denetmen vs. değilseniz. 8-5 veya 9-6, artık hem biraz özgür hem biraz kölesiniz:) yaptığınız işten zevk alıyorsanız mesai saatleriniz de güzel geçer böylece kendinizi modern bir köle gibi hissetmez yararlı bir şeyler yapmaya, üretmeye yönelirsiniz. Yeni meseleleriniz olacak, bunlar pozisyonunuz itibariyle ülkenize sağlayabileceğiniz katkı, kamu hizmeti içindeki payınız, çalışma ortamınız, iş arkadaşlarınız, kiranız, faturanız varsa evlilik planlarınız gibi:) Eve iş getirmiyorsanız, işkolik değilseniz, işinizin niteliği gecenizi de gasbedecek şekilde değilse ve yahut kendinizi geliştirmek için evde de işle ilgili çalışmanız gerekmiyorsa 🙂 geceler ve haftasonları sizindir, kişisel gelişiminiz ve güzel vakit geçirmek için. Sonra KPSS sürecinde uzak kaldığınız sosyal hayatınıza dönüyorsunuz. Şu bir gerçek ki test kitaplarından başınızı kaldıracaksınız ve o güne kadar hasretini çektiğiniz diğer kitaplarınızı okumaya, peşinden gidemediğiniz hayallerinizin peşine düşmeye dair kendinizde daha fazla bir kuvvet bulacaksınız.
Her şey bir yana dostlarım, atanınca kendinizi hayatın telaşına çok kaptırmayın, o güne kadar ihmal etmek zorunda kaldığınız ruhunuza yönelin. Onu besleyin, emin olun ki hayat kavganızda sizi güçlendirecek olan asıl kuvvet dışardan değil içerden gelecek.