Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden,
Dağbaşı yalnızlığı, ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter.Huzur, ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter.Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter.Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz.
Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.Duymasa da hiç kimse şair gönlümün
Sende karar kıldığını
Ve içimin şerha şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter.Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi,
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu, ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek
Eğilsen yeter./Yavuz Bülent Bakiler/
-
gözlerin güzeldi ; düşmek olmasaydı...
-
Sana bu mektubu bir gece yarısında yazıyorum
azatlığın zirvesinde sohbete dalmış yıldızlar
zühre bir şarkı tutturmuş babilden kalan
zavallı dünya habersiz, zavallı dünya sağır
bir Harutla Marut birde ben dinliyorum
Derken kayıp gidiyor yıldızlardan birisi
Bir intikam fişeği gibi saplanıyor karanlığın karnına
Senin namına yıldızları kıskanıyorum
Kimbilir kaç ışık yılı uzakta öfkeyle kollarını çemriyor yalancı fecir
imanım gibi biliyorum vakit asılmak vaktidir
ve taksim gazinolarında trahomlu şairler
mısra arıyorlar masaların altında
kanını içiyorlar bilmeden cennet atlarının
ben yurdumun en sert tütününden bir sigara yakıyorum
dumanı ciğerlerime değil iliklerime çekiyorum
ne kadar ürkek ceylan varsa asya çöllerinde
domaniç yaylasında ne kadar dizginsiz at
başlıyorlar kılcal damarlarımda koşmaya
sıcak solukları yalarken anlımı toynaklarını hissediyorum alyuvarlarımda
sana bu mektubu evimin balkonundan yazıyorum
sağ elimi koyuyorum tam yüreğimin üstüne
çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı duyuyorum
ulu kayalar parçalanıyor beynimin bir yerine
bir yerinde demirden dağlar eriyor
atlas yelkenli gemileri unutmuş bir kaç levent
viski kokulu bulvarlarda yavaş yavaş ölüyör
istediğin o seccadeyi hemen gönderiyprum
üstünde kabe resmi ve anamın duları var
ve bildiğin sebeplerden ben gelemiyorum
yine biliyorsun ki sevmedim ülküden başkasını
başı dumanlı dağları dolunayı ufukları
birde çankaya yokuşunda söylediğimiz marşı
önce Allah sonra genlerim şahit sevgimi
üçbinyıl sonra doğacak torunuma yolluyorum
trahomlu şairler doğruluyorlar masaların altından
parmakları fahişelerin karanlık saçlarında
benim kalemeimden kan değil süt damlıyor
geceler boyu böyle geleceği emziriyprum
kahrolayım sevmedim ülküden başkasını
birde seni çok seviyorumDilaver Cebeci
-
Öyle yorgun göründuğume bakmayin siz benim,
Düştüğumde yeniden ayağa kalkabilcek gücüm var.
Hüzünlu gözlerim yaniltmasin sizi,
Göz kenarlarimdaki kirisikliklari da es gecin,
Her birinde yasanmisliklarimin izi var..
Onlar benim gülüşlerim, kimi zaman kizginligim, çokça ağlamalarim..
Uzaklara dalarim bazen aldirmayin..
Birini bekledigimden degil,
Beklenenler hic gelmediler zaten, Vazgectim.
Dudaklarimdan umutsuz cümleler dokulebilir..
Olsun.
Atlatirim ben..
İçimin karanliğinda yönümu bulamam bazen , kaybolurum..
Ama disa vurmam kışımı,
Yüzüme bakan hep ilkbahar görur..
Kizil gün batimina dönup yüzümu,
Bu günler de gecer derim umuda karsi bir ah cekerek.. -
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etmeSen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etmeÇalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etmeEy ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etmeEy makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etmeSen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etmeBizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etmeAşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etmeEy cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etmeŞekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etmeBizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etmeHarama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etmeİsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme -
Yanlışı gören
Yalnız kalır. -
"Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.İyiki varsın EREN
Kendi küçük, yüreği büyük vatan evladının adıdır "EREN"
-
"Bu güzellikte hiç bu çağında
Yakışır mıydı boynuna o kefen?
Cisminin her mesamı yare iken
Tuttun evladını kucağında
Sen gider isen bizi kalır sanma
Şühedan oldu mevt ile handan
Sağ kalanlar durur mu hiç giryan?
Tende yaştan ziyadedir al kan
Söyleyen söylesin sen aldanma!
Sen gidersen bütün helak oluruz
Koynuna can atar da hak oluruz"
Vaveyla/Namık Kemal -
sevmenin bir ölçüsü yok; seversin,
sevilirsin azla-çok arasında.
gönül sofrasına oturur yersin
ve kalkarsın, açla-tok arasında.ayakların yerden kesilir birden,
çığlık olur, bir fısıltı derinden,
dört bir yanın parmaklıklı demirden,
hapsolursun, hilaf-hak arasında,gece çöker üstüne perde perde,
yaş dökersin öyle, olduğun yerde,
akıl firar eder ansızın serde,
tükenirsin, marsık-ak arasında.bir an gelir, gözler de büyür gözler,
bir an gelir, karşında seni izler
ve bir anda, kendini senden gizler,
rüya gibi, varla-yok arasında.uyanırsın, başın gövdenden ayrı,
ne sabahın ne günün vardır hayrı,
gücün yetmez, çaren tükenir gayrı,
sıkışırsın, yerle-gök arasında.yalnızlığı, kendin kadar tanırsın,
senden başka kimse bilmez sanırsın,
bir boşlukta öylece sızlanırsın,
saat gibi, tikle-tak arasında.özlem büyür, dağ boyunca yükselir,
sevda yükü ruhuna ağır gelir,
bitmese de bitse de kahır kalır,
canın yanar, yayla-ok arasında.gökyüzüne hüzün yazar olursun,
şirin candan bile bizar olursun,
bir kumarbaz elinde zar olursun,
dolanırsın, şeşle-yek arasında.~Serkan Uçar
-
İnan!
Birgün güneş senin için doğacak,
Senin icin açacak papatyalar, gelincikler..
Yağmur bile senin icin yağacak güneşe inat,
Hatta gökkusaği çikacak sonra..
Senin için sunacak renklerini tüm ihtişamiyla,
Kuşlar en cıvıltılı haliye pencerene konacak..
Rüzgar senin icin esecek kavurucu sicaklarda,
Senin icin gülecek parlayan gözleriyle çocuklar..
Gün yeniden başlayacak yeni baslangıçlarin icin,
Gece yeniden yatak olacak huzurlu uykularina,
Umutlar yeşerecek, tutunabilmen icin hayata..
Yeniden..
Her günün bir öncekinden güzel olacak şükretmeyi hatirlatarak,
İnan!
Birgün herşey hayal ettiginden de güzel olacak..
Birgün gamzelerinde çiçekler açacak inan! -
@2525 bu paylaşımın ve duyarlılığın için sana çok tesekkur ediyorum
-
DÖNENCE
Hani kısrak memelerinden ufukları sağardık
Esrik dolunaylar öperdi çekik gözlerimizden
Gökten firuze yağardı hep yollara düşerdik
Böyle kirli değildi maviler
Denizler böyle soluksuz…
Topla çadırları apakayım burdan gidelim…Bir divane kirmene sarardık sonsuz mesafeleri
Alp eren dağlara yaslanırdık korkulardan âzâde
Uçmaktan ırmaklar gelir çimerdik sularında
Önce kubbeler yıkıldı üstümüze
Gökler çökecek birazdan…
Eğerle atları apakayım burdan gidelim.Sallanır dururdu güneş bir tuğun saçaklarında
Göğçek ormanlarda göğerirdi sevdamız
Oturur bengü taşlara adımızı vururduk
Böyle sert değildi kayalar
Uçurumlar böyle dipsiz…
Giyindir çocukları apakayım burdan gidelimBir yaz gecesinde çıkalım samanyoluna
Ata bergüzerı yıldızlara konalım
Bir ince yağmur yağsın uyansın kervansaraylar
Böyle ürkek değildi bakışların
Kirpiklerin böyle ıslak…
Haydi sil gözlerini apakayım burdan gidelimDilaver Cebeci
-
. . . . . . . . .
-
Gülüşlerimi, umudumu, mutluluğumu bırakmak isterdim fakat; bırakabileceğim tek şey "gözyaşlarım" bu geceye..
-
Sana bir şey anlatayım mı çocuk?
Herkesin korktuğu şeyler vardır.
Dile getiremediği için düşüncesinden de uzaklaştırdığı hakikat.
Aklına gelen başına gelmesin diye başını eğen insanlar vardır.
Ve onların suskunluğunun yol açtığı zulümler.Biz kalabalığa saklanıp, geceyi örtünenlere güveniriz. Çünkü onların saklanası sırları vardır. Onların yalnızlığı çok kalabalıktır.
Biz, diğerleri gibi olmayı öz yüzüne hakaret adledenlerle oturur, diğerlerini kendine benzetmek yerine, diğerlerinin kendilerini bulmasını dileyenler ile kalkarız.
Yolculuğunu uzun-kısa farketmez, ellerini kalbinin cebine sokmuş, orada sakladıklarını yoklayarak yapanlarla düşleyenleriz. Düşeriz, kalkarız ancak biz yenilmeyiz.
Çevremize duvarlar örecekler çocuk!
Göğümüzü örtecekler.
Bilesin ki avcunu kaldırdığında duaların damı delip geçer.Uzun masalar etrafında kısa muhabbetimiz, beli ince, demi geniş yayılan bardaklarda demler çaylarımızı. Suya okuruz ahvali, bir hû ile durdururuz aksine ayakta durduğumuz bu nehri.
Bak çocuk,
Turabın düzlüğünden göğe uzanan taşlara bak,
Bir zaman dar olmuş,
Gölgeliği yasaklanmış,
Kesilip tomruk olmuş
Uçurumdan yuvarlanmış şu ağacın köküne bak.
Yine yeşermekte Kudret-i Hak ile.
Yine gölgesinde bir emekçi 'öğle tatili versin,
Bir çoban soluklansın,
Dalını çiçek bastıktan sonra,
Meyvesine bir çocuk tırmansın diye.Simurg gibi,
Hak de yan.
Hakikat ile kül ol
Ol diyen seslendiği vakit,
Küllerinden yine doğ.
... -
. . . . . . . . .
-
...
Akşamdır, iniktir elinin perdeleri.
Çocukların koşuştuğu bir avludur kalbin;
Dilsiz, ama ağlamasını bilen çocukların
Gökten geçen leyleklere bakması kadar
Sessizdir kalbin./Ülkü Tamer/
-
Tüm Dünya Vazgeç dediğinde Umut fısıldar;
" Bir kez daha dene ! " -
Zamandan başka çare nasıl kalmıyor bazen...
-
Maviye,
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine.
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...Ahmet Arif