Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
Dünyanın bütün dağlarında,ormanlarında bir tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır Tanrı.Oysa siz farklı olmayı delilik sayıyorsunuz.
Veronika ölmek istiyor/ Paulo Coelho
-
.....
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atilanin ateşi var içimizde!
Kanijenin gazileri daha dipdiri!
Sınırdadir Plevnenin kırk bir askeri!
Edirnede Sükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekAçisi olan
Asılmaz bir kayadır bu ebedi Vatan!H.N. ATSIZ
-
Elif diye bir güzel sevmek istiyorum
Sakızlı muhallebi
Sonbaharda ufak bi küslük
İlkbaharda düğün -
. . . . . . . . .
-
Siyah beyazken daha mi guzeldi hayat?
Renkli televizyonlar tum renklerimizi alip goturdu mu yoksa?
Ben "eski" yi severim.
Eski bir pikap, zeki murenin cizirtili sesi,
Kosesi kirilmis eski bir vazo,
Uzerine gazete kagitlari yapistirilmis, pasli kulplari olan bir dolap.
Yeni olan hicbir sey mutlu etmez beni,
Eskiler huznume eslik etsin isterim.
Her anımı dun gibi hatirlamak, her hatirladigimda yeniden dogmak..
Hepsi benim gecmisim,
Hepsi cocuklugumdaki hatalarim..
Ic cekislerim, gectigim yollar, emeklerim..
Gecmisin nasirli elleri dokunurken bugunume, gelecegime..
Ben hep ayni seyi duslerim,
Belki birgun kullerimden yine dirilirim.. -
Anlamak yok, anlar gibi olmak var...
Çoğu zaman yaptığımız şey de bu değil mi
-
bu gece anladım ki; akılda tutulacak şeylerin sayısı arttıkça, aklı başta tutmak güçleşiyor!
-
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor.
Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu.
O da haklı.
Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu.
Farklı boyutlarda elbet.
Ama bir şekilde sevmiş.
Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil.
Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor..
Seni en çok ben seviyorum desem,
en başka ben seviyorum ve
en başta, herkesten çok, en çok, en....
Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır.Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor.
Anlatabildiğim kadarını..
Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir?
Birer çay içilebilir belki.
Belki de eski bir bankta
Anlatamadıklarımı anlar mı o zaman?.. -
...
Görmezden gelseniz de,
Yangın var. -
"Bir kadının ruhunun manzarası savaştaki bir dünya kadar hızlı değişebilir."
-
Ben ortaokuldayken, Türkçe hocamız tahtaya konuşanların değil, konuşmayanların ismini yazdırırdı. Ve bir gün derste şöyle demişti; çocukları konuşturmazsan, konuştuğu için cezalandırırsan gelecekte ya hiçbir olaya tepki vermeyen cesaret edip konuşamayan bir halk yaratırsın, ya da konuşamadığı ve kendisini ifade edemediği için her şeyi zorbalıkla halletmek isteyen bir halk yaratırsın.
Münir Özkul
Konuşun, susmayın
-
@1903bjk Aklıma ilk Türkçe Hocam geldi. Yaşıyorsa kulakları çınlasın, yoksa Allah rahmet etsin. Sevda Yüksel'di adı. 6.sınıfta ilk kez kitapta tanışmamda vesiledir. 12 yaşımda ilk kitabı elime almamda payı çok büyüktür.
Bize derslerde kitaplardan bölümler okurdu. Güzel çizdiği hazırladığı yerleri okur bize de yorum yaptırırdı bunlara dair. Fikrimizi söylememizi sağlardı. İlk 3 kitabımı onun önerisiyle aldım ve okudum. Üçünü de derste tahtaya çıkıp anlattım.
İlki; Vasconcelos - Şeker Portakalı'ydı. Belki de bundan hayalperestliğimiz:)
İkincisi Küçük Prens idi. Bugünlerde çok popüler oldu ancak o zamanlar hele ki bizim neslimizin çocukluğu için çok ön planda bir kitap değildi. Çok şey kattı bana daha o yaşta.
Üçüncüsü ise; Aziz Nesin - Şimdiki Çocuklar Harika idi. Bunu ben seçtim aslında. Şöyle ki; Hocamız bir gün derste kitaptan bir bölüm okudu. Ancak bir yanlış anlama yaşadım kendi içimde. Kitabın ismini söylediğinde hocamız ben Şimdiki (kitap) çocuklar harika. Kitabın harika olduğunu düşünerek merak etmiştim ve okumuştum.Aynı şekilde hep okumaya ve düşünmeye sevk eden hocalarım oldu Edebiyat konusunda. Bugün bini bulan külliyatta hiçbirinin katkısını inkar edemem. Var olsunlar.:)
-
@1903bjk ne kadar doğru bir kelam etmiş üstad, ben ilkokulu hatırlıyorum da hocamızda bir demir anahtarlık vardı ve sınıfta konuşan/yaramazlık yapan vs olunca kulağımıza bastırırdı o anahtarlığı, sınıfta yaklaşık 40 kişi vardı ve bu baskı ve korku ortamında birçoğumuz sorulara cevap vermeye bile imtina ederdik, öğretmenlerin o kadar önemli bir misyonu var ki gerçekten şu ülkede içlerinde gerçekten iyi bir vicdan ve iyi niyet olması gerekli, ben dersimi anlatayım da gideyim mantığı ve ezberci eğitimin bizi getirdiği nokta ortada, üretemiyoruz ve nitelikli vatandaşlarımızda fırsatını bulduğunda yurt dışına gidiyor ki şu şartlarda kimse ona gitme diyemez.Ben kitap okuma alışkanlığımı da üniversite de edindim, ama çok yakın bir arkadaşımsa ilkokulda başlamış ve öğretmeni onları kitap okumaları için teşvik ediyormuş, bazı durumlarda hediyeler veriyormuş ve belirli periyotlarda sınıfı kütüphaneye götürüyormuş. Gerçekten bana anlattığında imrendim kendisine, keşke öyle bir ilkokulda veyahut ortaokulda öyle bir hocam olsaymış dedim. Gerçekten okumanın, araştırmanın, sorgulamanın ufak yaşlarda öğretilebilmesi, kişinin ileri ki yaşlarında ayaklarının üstüne daha sağlam basabilmesini sağlıyor. Velhasıl kelam; Öğretmenlerin gerçekten çok önemli bir misyonu var ve yukarıdaki hikayemden de anlattığım üzere ufak yaşlarda öğrencileri kitap okumaya, araştırma yapmaya alıştırmalı, öğrenciler üzerinde baskı ve şiddet kurmak bir neslin körelmesine neden oluyor gerçekten...
-
@paretowilfredo
Ne kadar bilincli bi Türkçe ogretmeniniz varmis, ne mutlu size.
Keske tum egitimciler okudugunu yorumlayabilen, sorgulayan, soru soran, arastiran, dusunen cocuklar yetistirse.
Bizim sorgulamadan inanan kisilere degil arastiran, özguvenli ve savundugu dusuncelerin arkasinda korkusuzca durabilen nesillere ihtiyacimiz var.
Soylediginiz kitaplarin hepsi cok guzel, "simdiki cocuklar harika" yi cocukken okumustum ben de.Seker portakaliniysa bu yil okudum zeze karakteri beni cok etkiledi:)
Umarim daha fazla kitaplar okuyabilceginiz nice guzel gunleriniz olur:) -
@sofuoglu
Benzer seyleri ben de yasadim.Bizim de matematik hocamiz oyle sertti ki sinifa girdiginde korkudan dersi anlayamazdim hatta gitmek bile istemezdim derslere.Bu yuzden kotu bi altyapim oldu neyse ki sonradan telafi edebildim.
Her zaman sunu savunuyorum, herkes ogretmen olamaz.Buyuk emek, ozveri, sabir ve bilinc gerektiren bi meslek ogretmenlik.Severek yapilmali.Bilgileri ezberletip notla korkutmak, ogrencilere kole gibi davranmak egitimcilik degildir.
Neyse, egitim sistemimizin eksiklikleri konusmakla bitmez:) insallah daha da kotuye gitmez ne diyelim. -
insan insanı;
ya tamamlayamadı,
ya da tam/anlayamadı.
eksilen eksilene...-Lâ edri
-
Eskiden,
Martı seslerinin daha cıvıl cıvıl, günlerin daha aheste olduğu vakitler,
Gaz yağından başka is bırakan bir şeyler henüz icad olunmamışken,
Kitapların ağırlığı ile pahalandığı, 45'liklerin sabırsızlıkla beklendiği günlerde,
Biz daha doğmamışken, onlar daha ölmemişken.
Hayat ağır olsa da yüreğin hislerle hafifleyebildiği zamanlarda
Saf olmak, temiz kalmak kıymetli idi.
Vakit kirlenme yarışı kıyasıya ve
En çok kirlenenlerin kazandığı bir alem burası gayrı.
Kabahatimiz ne geç doğmak, ne erken ölememek.
Kabahatimiz bununla baş etmek arkasına saklanıp da
Günbegün onlara benzemek.
Kavga kirlenmeden verilmiyor,
Niyetin seni masum kılmıyor.
Vakti gelip de,
Damla damla biriktirdiğin bu zehri,
Saçamazsan yüreğine dolacak.
Kavgadan kaçmaların,
Görmezden gelişlerin
O kapağı açacak....
-
Ebedî hasret hissi.. İşte buna aşk diyorlar..
Diğeri gündelik hayatın hesap kitap işi gailesi... -
"O kadar içten gülüyordun ki, içini kıskandım. İçin olmak istedim."
İlhan Berk
-
xxxxxxxxxxxxxxxxxx