Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe,
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra biliyorsun. -
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
Uy anam anam, haziranda ölmek zor
Haziranda ölmek zor.Hasan Hüseyin Korkmazgil
-
Ey benim iyimser hallerim ..
Çabuk aldanışlarım ..
Hep inanışlarım ..
Alttan alışlarım ..
Hatayı hep kendimde buluşlarım ..
Değmeyecekleri kafama takışlarım ..
Yoktan yere akıp giden gözyaşlarım ..
Herkesi insan yerine koyuşlarım ..
Hepinize Elveda ..
Artık ben,
Kimsenin hiç kimsesi olmayacağim.
Nazım Hikmet... -
...
Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yanar olmuş yüreğin, nar olmuş Lilişan
Sen insansın, sen insansın, sen insansın sen insan
Sen insansın hey Lilişan sen insansın sen insan.Ağır başlı kitaplar senin adına
En yiğit besteler seni söyler
Dünyada şarkılar misali yaşayansın sen
Sen insansın, sen insansın iki milyar cansın
Sen insansın hey Lilişan sen insansın sen insan
Sen insansın hey Lilişan iki milyar cansın.Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yelken gibi açılmışsın zalim rüzgara
Hey Lilişan hey Lilişan
Gülmüşem ağlamışam
Bir tuhaflık olmuş
Dünyanın haliAttila İlhan
...
-
O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan bir ev.Bir dev gibi seviyordu dev,
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan evin.O mavi gözlü bir devdi,
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan eve.Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan ev. -
Beni bekledinse yağmurda karda
Beni bekledinse deli rüzgarda
Beni bekledinse yorgun yıllarda
Çorak yüreğimde çiçekler açar ... -
@karar hocam bari bayramda toz pembe gulucuklu iletiler girin. Nezaman sizin iletileri okusam elim istemsizce sigaraya gidiyor :))
-
@lion senin duman dışa bizimki içe hocam
-
@karar vurdu gol oldu
-
İzine giz düşmüş gece yarılarında
Dizine yeni yaralar ekledin diye mi
Bu izasız gidişlerin
Eyy izahsızım -
BAYRAM
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık...Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir
ilişkiyi bitirmek de öyle...En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır."Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram..
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun!Can Yücel
-
...
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken...Nazım Hikmet
-
İçin yandığı halde sabredebiliyorsun ya hani,
Hak etmediğini bildiğin halde yine de imtihandır deyip,sükut edebiliyorsun ya hani.Üzülme Allah hepsini görüyor.
Hiçbir haksızlık yoktur ki cezasız kalmasın.
Sen Allah’a havale et,
Bırak intikamını “O“ alsın. -
Nişanlanmışsın
Moralim bozuldu
Sana açılmadığım için pişmanım
Hoşçakal -
...
Bir çirkin sarıyla, bir ahmak yeşil birbirine karıştı diye ortaya mavi çıkmaz, Mührez ile İblis arasına girene yolun sonu hayır olmaz
Çünkü gün batıdan gider ama asla kuzeyden doğmaz.
Öyle bir düzen ki;
Ahmağı kasaya oturtmuşlar
Çalan hırsız her gün zırlıyor. -
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın... -
İnsan sevmeli;
Bazen bir insanı,
Yahut da bir ağacı
Ya da kanadı kırık bir kuşu.Cahit Zarifoğlu
-
"bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın."
Sessizliğin çığlığını, susarak isyan etmeyi 'İsyanlı Sükut' ile anlattın. "Kâğıda yazılmayanı, lambada titreyen alevi üşüten"i ne güzel ifade ettin. 'Mihriban'ı yazan gönlünden 'Unutursun Mihriban' da döküldü. Sahi Mihriban'ı mı teselli ettin, kendi yanan yüreğini mi?
'Tut Ellerimden' dediğine 'Sevgi Yetmiyor' dedirtti belki hayat. Kırma, dökme diye değil 'İncitme' diye şiir yazacak kadar ince bir insanın haksızlık, adaletsizlik karşısında nasıl devleşebildiğini gösterdin bize.
"Mülkün temeliydi adalet hani?
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp da versen kim olur mani?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hakim beğ?!"İnandığın fikri anlatırken:
"Sinan'da estetik, Itrî'de ahenk
Sebillerde hayat, kubbelerde renk
Mevlana'da ilim, Barbarosta cenk" dedin.'Çarpık Çağ' dedin anlatmaktan geri durmadın: "Müdür ekmeğini çaldı çobanın/ Resmi dairede devlet babanın/ İpe un serdiği çağda yaşadık...Mürşidin, müridin günde beş defa/ Günaha girdiği çağda yaşadık."
Şairler hem toplumun hem de tek tek insanların sesidir, söylemek isteyip sustuklarıdır. İyi ki vardılar.
Rahmet olsun.
-
Yaşamak ismini verdiğin günlük notlarından oluşan kitabına "ne çok acı var" diye başladın; yaşamanın acı çekmekle ilgisi vardı elbet. "ağrıtmaz sanılan bir yaşamak şarkısı" da diyordun. İnsan yaşamanın hikmetine hakim olamasa da temas ettiği anlar varsa bunlar çoğunlukla hüzünlü zamanlardı. Dünya hayatının, kalbi olan insana tesirini anlatırken "üzülmüş/belki dünya ile horlanmışım" diyordun. Sonra bu acıların bizi büyüttüğünü düşünürken "bakma büyümüş gibi yapıyorum" diyordun. Öyle ya "koşup takılacağımız çitler" vardı. "dünya diz çözdüğünüz yer kadar" olsa da "yaşamak...bir gece evden atılmış bir çocuk sanki" dediğinde büyüyordu kelimeler gırtlağımızda.
Dünya hayatının bütünüyle bir arayış olduğunu anlatıyordun:
"ha biz varız
ha biz maskeli balo
...
ha biz yokuz
ha biz seferde
ya bu kez ölüleri görmeliysek
ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle
..."
Ve imtihana dair: "bazan var'ı/anlarsın yok ile" demiştin.İnsanoğlunun dünyada kurduğu/kurmaya çalıştığı yapaylığın kalbî olmayan dayanağına dair: "halk aşksızsa sokaklar/banka dükkanlarıyla doludur"diyordun.
İnsanın eninde sonunda kabulleneceği gerçeği adınla,sanınla,samimiyetinle sunuyordun bize:
"...
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
...
Bağışlanmamı dilerim.
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
..."
Çok olurdu "ayağımız takıldıya çitlere" sesleniyordun "dedim ya işte bocalıyorum/yeniden yaşamaya başlamak kolay mı".Belki iki insan arasındaki akıldan öte, aklın açıklayamayacağı iletişime dairdi: "bir deli akıl çırpınıyordu aramızda" diyordun. Kim bilir belki de "deli akıl çırpınınca aramızda" "kavuşmalarımız ağır aksak, ayrılıklarımız koşar adım" oluyordu.
Ve sen "kırlarda çiçekler artık bensiz açacak" dediğinde kırlar ayrı çiçekler ayrı yas tutuyordu...
Rahmet ve saygıyla anıyorum.
-
Bu yol aşka çıkıyor
Doğru git, sola dön
İşte o denizi ben yarattım
Şu çiçeklerin adı neydi?
Sümbül, manolya
İşte onları da.
Bu yol aşka çıkıyor
Benden söylemesiYüzünde hüzün tanecikleri
Saçının her teli rüzgar
Sende sonsuzluğa doğru akan bir şeyler var
İnsanın şiire inanası geliyor
Kar gibi birdenbire dağılası
Ve seninle bir kartopu olası
Sonra kalbinin düğmelerini koparasıAvucumdaki çizgiler kadar bildiğim
Ve sonra unuttuğum bir şehrin
Solgun bir semtinde
Elli yaşımın ve yoksulluğumun koynunda
Yaşayıp duran diriliğim
Bu yol aşka çıkıyor