Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
@plansız, içinde söyledi: Geceye bir söz bir şiir bırak
Yaşamak ismini verdiğin günlük notlarından oluşan kitabına "ne çok acı var" diye başladın; yaşamanın acı çekmekle ilgisi vardı elbet. "ağrıtmaz sanılan bir yaşamak şarkısı" da diyordun. İnsan yaşamanın hikmetine hakim olamasa da temas ettiği anlar varsa bunlar çoğunlukla hüzünlü zamanlardı. Dünya hayatının, kalbi olan insana tesirini anlatırken "üzülmüş/belki dünya ile horlanmışım" diyordun. Sonra bu acıların bizi büyüttüğünü düşünürken "bakma büyümüş gibi yapıyorum" diyordun. Öyle ya "koşup takılacağımız çitler" vardı. "dünya diz çözdüğünüz yer kadar" olsa da "yaşamak...bir gece evden atılmış bir çocuk sanki" dediğinde büyüyordu kelimeler gırtlağımızda.
Dünya hayatının bütünüyle bir arayış olduğunu anlatıyordun:
"ha biz varız
ha biz maskeli balo
...
ha biz yokuz
ha biz seferde
ya bu kez ölüleri görmeliysek
ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle
..."
Ve imtihana dair: "bazan var'ı/anlarsın yok ile" demiştin.İnsanoğlunun dünyada kurduğu/kurmaya çalıştığı yapaylığın kalbî olmayan dayanağına dair: "halk aşksızsa sokaklar/banka dükkanlarıyla doludur"diyordun.
İnsanın eninde sonunda kabulleneceği gerçeği adınla,sanınla,samimiyetinle sunuyordun bize:
"...
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
...
Bağışlanmamı dilerim.
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
..."
Çok olurdu "ayağımız takıldıya çitlere" sesleniyordun "dedim ya işte bocalıyorum/yeniden yaşamaya başlamak kolay mı".Belki iki insan arasındaki akıldan öte, aklın açıklayamayacağı iletişime dairdi: "bir deli akıl çırpınıyordu aramızda" diyordun. Kim bilir belki de "deli akıl çırpınınca aramızda" "kavuşmalarımız ağır aksak, ayrılıklarımız koşar adım" oluyordu.
Ve sen "kırlarda çiçekler artık bensiz açacak" dediğinde kırlar ayrı çiçekler ayrı yas tutuyordu...
Rahmet ve saygıyla anıyorum.
Erkenden aşındırır aşkını
Odaların köşelerine zamansız oturur
Duyarsa bir çocuğun
Oyundan çağrıldığınıBaşının her seferinde döndüğü kumarı
Gönlünü bir tarzla kurularken kazanır
Anlarsa yenilen bir kadının
Darda kaldığınıKendi kendine arkadaş kaçağı
Arada bir bakınır ne yaptığına
Süresiz kapılır tablolara yangelir
Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmeninBu adam kitapların uçlarına
Çizilmiş itilmiş resim
Korkmadan yaşar tebessüm gösterir
Ağır başıyla nöbet alır
Dağdan kaçar şehri çevirir
Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasınaErkenden aşındırır aşkını
Anlamaz bir kadının
Süresiz kapılıp yangeldiği tablolara
Severek tebessüm attığını
Ağır başıyla kopar dağdan
Nöbet alır şehri devirir.Rahmet olsun.
-
@plansız aşk kağıda yazılmıyor ,Mihriban . Musa Eroğlundan dinlemek ayrıca şahane
-
@Cemre33 Çok güzel yorumdur kesinlikle Madem öyle Üstad'ın bestelenmiş şiirlerinden birkaç tane bırakayım belki dinlemeyenler vardır:
Sevgi Yetmiyor
https://youtu.be/2DWUPwGiI4I
Unutursun Mihribanım
https://youtu.be/Lz_ZcXANJT0
Suları Islatamadım
https://youtu.be/Rj4d68l8wOI
https://youtu.be/Q5ERppXpAkQ
Ben Hep Seni Düşünürüm
https://youtu.be/43rdnPIp0sg
Aynaların Ötesi
https://youtu.be/AUS2UfbONbA -
Bastırdığım duyguların bir gün altında ezilip kalmaktan, beni darmadağan etmesinden korkuyorum.
-
bütün köşe başları tutulmuş
başım belada . -
insanı yüzünden değil ; hüznünden tanırsın .
-
YEGANE
Her yeganenin bir hikayesi vardır
Kimininki bir yaz günü sıcacık kimininki çat ayazda yürek ısıtan
Kimininki en ummadığı anda, kimininki ise soluk soluğa beklerken.Her yeganenin bir hikayesi vardır
Bazen başı, sonu olmayan umman bir derya
Bazense bir kelebeğim ömrüymüşçesine
Mahur ve bir o kadar kıymetliHer yeganenin bir hikayesi vardır
Zaman zaman ölürmüşçesine
Zaman zamansa yeni doğan bir bebek kokusuymuşçasınaVelhasıl her yeganenin bir sonu vardır
Sonsuzunun gelmesini istediğimiz... -
Çok zaman kaybettim.
Çok zaman ve biraz da ümit.
Yaşamak bu galiba... -
Kurnazlıkların en incesi, bize kurulan tuzaklara düşer gibi görünmeyi bilmektir.
La Rochefoucauld -
Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı.
Ömer Seyfettin, Beyaz Lale. -
"ya nasıl kıyarız insana"
...
O gün Güneş her zamankinden daha fazla yakmış, hikmetinden sual olunmaz deyip yoluna devam eden meczubun yolunu kesen atlılar, yüzüne padişahın fermanını okumuşlar; bundan gayrı padişah affedene kadar yerin yurdun zindandır, buyrulmuş.
"İyi ya bu dediklerinizin hiç birini yapmadım ben". dediyse de garibin sözünü kim dinler, hem ne demişler anlatabilecekleriniz karşınızdakinin anlayabileceği kadardır. Aynı olaya herkes başka mana yüklermiş. Atmışlar yerin bin kat altına, ışık görmez bir odaya. Oda dediysek ne yatak, döşek var ne bir pencere...Meczup ne mi edermiş; kendi halinde, hak bildiğini söyleyen, dokuzdan sonra kovulduğu köyü saymayan, yanlışın, eğrinin doğrusunu diyen, helal lokma peşinde, yediği içtiğinin altında kalmadan elinden geldiğince çalışan, alın terinin kıymetini bilen Hakk ehli biriymiş. Kimin yardıma ihtiyacı olsa sorgusuz, sualsiz koşarmış. Öyle ya "iyilik karşısında mükafat bekleyen tefecidir." değil mi. Nereye gitse insanlar onu sevmiş lakin firavunlar peşine düşünce ortada kimse kalmazmış. Yine de bir gün olsun vazgeçmemiş iyi insan olmaktan. Gayesi insanlardan öteymiş, mükafatı beklediği diyar, yeryüzü değilmiş, böylesine zulüm koyar mı, bu dünyayla hesabını kesmiş insanı hayat mematla tehdit neye yarar.
Ne var ki doğruluğu, padişaha yağcılıkları dillere destan şehrin soytarılarını sinirlendirmiş çünkü artık kimseyi kandıramaz olmuşlar. Bu soytarılar bir gün padişahın gözüne girmek için meczubu dillerine dolamış, şikayet etmişler. Milletin gözünü açıyor, gittiği yerde isyan çıkarıyor demişler. Öyle iftiralar atmışlar ki padişah meczubu dinlemeye dahi lüzum görmemiş, vermiş fermanı...
Sonrasında ne mi olmuş; şehrin insanı unutup gitmiş meczubu sanki hiç tanımamış gibi olmuşlar, başlarına gelen felaketlere ah vah etmekle ömürlerini tüketmişler.
-
Giriş - gelişme - hayırlısı ...
-
Bilsem ki sana varmak içindi bütün mola sancıları...
-
...Yaşamak bizim için dokunaklı bir şarkı değil ki...
-
https://youtu.be/yPxVgrfCW98
Hewara Gulê -
-
Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim
Elem neşrah leke sadrek
Ve vada’na ‘anke vizreke
Elleziy enkada zahreke
Ve refa’na leke zikreke
Feinne me’al’usri yüsren
İnne me’al’usri yüsren
Feiza ferağte fensab
Ve ila rabbike ferğab
[Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Senin için bağrını açmadık mı?
İndirmedik mi senden o yükünü?
O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?
Senin şanını yüceltmedik mi?
Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.
Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!
O halde boş kaldığında yine kalk yorul!
Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O’na doğrul!]
-
ich, ich, ich..
https://www.youtube.com/watch?v=ymvaLkDc1-I -
Akın var
güneşe akın
Güneşi zaptedeceğiz
Güneşin zaptı yakın!Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşıyanlar!
İşte:
Şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!Akın var
güneşe akın
Güneşi zaptedeceğiz
Güneşin zaptı yakın! -
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...Nazım Hikmet