Kültür-Sanat / Bugün hangi kitaptan kaç sayfa okudunuz? Okuduğunuz kitaptan bir bölüm/anekdot paylaşır mısınız?
-
Çok tenhalaşmış bu başlık. O vakit ben kitabımdan bi parça aktarayım.
"Yavaşça dokun yaralarıma.Yavaşça.Annesi dűn őlműş çocuklara dokunurcasına şefkatle.Bin yıllık mushafın sayfalarına nasıl dokunursa insan őyle dokun.Ben kolayca incinirim bilirsin.Kolayca hasta olur, kolayca vazgeçerim zor olan ne varsa.." -
“Kırmızı alev. Kırmızı tehlike. Ateş kırmızı. Su değil yangın kırmızı.
Kırmızı, uzun susuzluktan sonra kana kana içilememiş su.
Kan:Kırmızı. Aşk: Kırmızı. Gül: Kırmızı. Günah: O, kankırmızı.”
(Mavi Lale) -
...
Koca koca ayakların ezmeye çalıştığı böceklerdik. Kaçtık, saklandık belki korkuyla ciyakladık bile. Fakat bugün suskunuz. Ilmek ilmek kozamızı örmekle meşgul ellerimiz. Ağır ağır ipek evimizi inşa halindeyiz. Bir gün açacağız kapımızı. Bir gün, bir günlük ömre açacağız kanatlarımızı. Güneşe uçacağız ve yok oluşumuzla aydınlatacağız karanlık dünyamızı.
-
''Yüz kişiden doksan dokuzu ahlak kurallarını ihlal eder; ancak bu gerçek, genellikle gün ışığına çıkmaz. Doksan dokuzuncu kişinin yaptığı ortaya çıktığında, yüz kişi arasında gerçekten masum olan bir kişi yürekten duyduğu nefreti dile getirir; öbür doksan sekizi de, kendilerinden de kuşkulanılacağı korkusuyla, onun peşinden giderler.''
Bertrand Russell / Sorgulayan Denemeler -
Biz hiç duramayalım diye yazılmıştı tüm mutlu sonlar, bütün o filmler, kitaplar, masallar. Bu hayatın, eninde sonunda bize bir mutlu son vereceğine inanmamız için kurgulanmıştı her şey. Çok çalış, çok koş, çok iste, çok, çok, daha çok... Ki varabilesin hayatın o harika, pembe panjurlu mutlu sonuna.
Canan Saka~ Dűşmez -
Bu cinsten dolayısıyla anlatılan huluslarin, bağlılıkların en iyi nümunesini, Alphonse Daudet Paranın Katırı adlı hikayesinde verir. Sizi seviyorum size bağlıyım demek yerine, size ait şu veya bu şeye, mesela şu kahve içişinize, yediğiniz yemeği elbisenizin üstüne dökmenize, boyunbağınızı yanlış baglamanıza, münasebetsiz hiddetinize hayranım demek arasındaki fark öyle alelade bir şey değildir.
...
Burada politikadan aşka kadar hayatın her sahasında tecrübe edilen, insan zaaflarının bir nevi yüksek istismar şekli vardı. Ancak zaaflarımızı seven biri hakkıyla sever, meziyetlerimizi zaten herkes kabul eder. Sahnenin Dışındakiler,Ahmet Hamdi TANPINAR -
Kendisini Doğu Romanın yeni imparatoru olarak gören 21 yaşındaki Fatih'in düşüncelerini anlamak kolay değildi doğrusu. Öldüğü zaman kendisini Konstantinos ve diğer Roma imparatorlarının yattığı Havariyyun Kilisesi'ne gömdürmesi, daha doğrusu onun yerine yaptırdığı Külliyedeki türbeye defnettirmesi de rastlantı olamazdı herhalde. Koca şehirde onca yer varken Bizans imparatorlarıyla aynı mekanda yan yana yatması ne tuhaftı.
Zülfü Livaneli-Konstantiniyye Oteli -
Yarın, bugünü yaşanılabilir hale getiriyordu. Kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı! Lotonun çıkma ihtimalini, aşık olunacak insanla tanışma ihtimalini, sonsuz mutluluk ihtimalini içinde barındıran o sihirli sözcük : yarın. Gelecek iyi bir sermayeydi. Yaşadığımız sürece bitmeyen bir anapara gibi.
-
Sevgili Dost,
Her defasında bu iki kelimeyle başlıyorum mektubuma. Çünkü bu iki kelimeden her biri, gücünü diğerinde alıyor. Sevgili olunmadan dost, dost olunmadan sevgili olunmuyor. Eger bir ruh beraberliğiyse dostluk, iki ruhu bir kılan nedir? Nedir bileşik kapılardan su seviyesinin sırrı? Demek, "Dost insanın bir ikinci kendisidir." (Cicero) Demek, "Sevgi hiç ayırt etmez; sevenle sevilen aynı şeydir." (Alain)
- Kim o?
- Senim!
Böyle bir diyalogda kapının varlığından kim söz edebilir?
A.Ali Ural《Posta Kutusundaki Mızıka》
-
"Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken (iyi uykular diliyorum!), seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?”
— Franz Kafka - Milena'ya Mektuplar -
Yozlaşma ve içgüdüsel hiççilik insanı duyum inancına zorlar. Hiçbir şeye inanmadığımız zaman duyular imanlaşmaya başlar. Mide gâiyyeti… Çürüme, gastronomiden ayrılamaz.
-
Çok uzun zaman olmuştu buralara gelmeyeli.
" Benim açımdan dünyanın en büyük günahı, umutsuzluğa kapılmaktır. İman sahibi olmak ise, fırtına ve kasırgalara rağmen sabaha ereceğinize ve günle buluşacağınıza inanmak demektir. "
Roger Garaudy ( Yaşanmış Şiir : Don Kişot ) Sayfa 13
Alternatif olarak da bir parça müzik ikram edebilirim eğer izin verirseniz.
-
Emil Michel Cioran- Çürümenin Kitabı "Can sıkıntısı, hiçbir inanç adına yaşamayıp, hiçbir inanç adına ölmeyenlerin çektikleri azabın adıdır"
-
@Hayatım-Sınav hocam çevremde bu kitabı okuyan birine rastlamamıştım, sizce de çok karanlık bir kitap değil mi? Özellikle zorlu bir dönemde okumak kişiyi daha çok dibe çekecek türden, ben ortalara doğru farkedip okumayı bırakmıştım.
-
@nisyan Üniversite yıllarında cebime koyduğum bir kitaptı bu, cepten yedim yani yine Biraz canım sıkkın elimi attım bu geldi, sıktıysa kusuruma bakmayın :pray_tone1:
-
@Hayatım-Sınav hocam estagfurullah yanlış ifade ettim sanırım. Iletinizi okuyunca ben de biraz karıştırdım altını çizdiğim cümlelerde tekrar o düşünceyi aramak yıkıcı geldi. Yoksa kitaptan rahatsızlık duymak değil aksine kitapta kaybolmamak için devam etmemiştim. İtham edici anlaşıldıysam affedin.
Ben de şöyle bir kesit yazayım:
Günlerin azabı içinde ilerlememiz, bunların seyrini acilarimiz dışında hiçbir şeyin durduramamasındandır; ötekilerin acıları bize, izah edilebilir ya da aşılması mümkün görünür: yeteri kadar irade, cesaret ya da zihin açıklıkları olmadığı için acı çektiklerine inanırız. Kendimizin dışındaki her acı, bize meşru ya da guluncluk derecesinde anlaşılır görünür; böyle olmasa duygularımızın degiskenligi icinde tek sabit şey matem olurdu. Fakat yalnızca kendimizin matemini tutarız. Eger etrafımızda sürünen sonsuz sayıdaki can çekişmeyi, birer gizli ölüm olan bütün hayatları sevip anlayabilseydik, acı çeken varlık sayısında kalp gerekirdi bize. Ve geçmiş uzuntulerimizin tamamını mevcudunda bulunduran mucizevi bir şekilde güncel bir hafizamiz olsaydı, böyle bir yükün altında çökerdik. Hayat ancak muhayyilemizin ve hafizamizin zayifliklariyla mümkündür.
-
@nisyan Anlıyorum sanırım ben kendimi eksik ifade ettim. Ben ara ara karanlıkta yürümeyi severim, parlaklıktansa matlık tercihim olmuştur, gereksiz görürüm tabi farklı tercihlere saygılarımla beraber. Sizi sıktıysam eğer derken de kastım buydu aslında, yani sıkıntılı bir süreçte hatırlamayı tercih etmeyebilirsiniz. Bunun yanında kitap elimin altında değil, elimi attığım cep zihnimin cebidir. Paylaşımınızda bana hem lütfedilen hemde lanetim olan hafizama hitap ediyor maalesef unutma özürlü olmamdan dolayı, teşekkür ederim tam adresine ulaştı.
-
@Hayatım-Sınav zamanı geri alabiliyor muyuz? bu paylasimlarin kimsede karsilik bulmamasini saglayabilir miyiz ya da? Karanlığa siyah örtülerle eşlik etmek istemezdim.
Hocam insan nisyan kökünden gelirmiş, nisyan ise unutma anlamında. Herkesin unutması başka başka. Lutfedilen kısmı haricinde, Allah unutma nimetini sizden esirgemesin. -
Amanın @nisyan benim ayarım pek yoktur. Ne dilediğime çok dikkat ederim o yüzden bir dönem yaşadım bunu, hiç olmamış gibi unutmak gibi... Lanetime razıyım kısacası. Milyon kez duyduğum soruları soruyorsunuz.
Hayat içindeki her renk gibi siyahlara bürünmek kaçınılmaz ve dünyanın döngüsü içinde gündüz-gece devir daimi durdurmanın imkansız olması gibi. Ben sadece siyahlarımla gecenin içinde kaybolmanın hazzını yaşamayı tercih ediyorum diyelim.
Biraz arabesk göründü ama o kısmı ihmal edin lütfen. -
@Hayatım-Sınav Konuştukça batiriyorum desenize kelimeleri ziyan etmeyeyim, gönlü de sifasiz sözlerle meşgul etmeyeyim en iyisi. Ben de duamın istikametini bilemedim, gönlünüzce olsun her şey