@düdüklütencere2
İfade etmek istediğim şeyi örneklerle açıklamam gerekirse;
Örneğin; asit-test oran nedir denildiğinde, dön. varlıklardan stokların çıkartılıp kısa vad. yab. kaynaklara bölünmesi ile elde edilen ve genelde 1 olması istenilen orandır dediğinizde bu tabi ki doğru tanımdır ancak; ''bu oran 1'den düşük çıkarsa bu işletme için her şey bitti, durumlar çok kötü anlamına gelmez, çünkü; bu oranlar bir anlam taşısalar da tek başlarına çok büyük anlamlar taşımazlar, bir bütün halinde bakılması gereken oranlardır. Bu oran 1'den düşük çıktığında, bu oranın içinden sadece stokları devre dışı bıraktığımız ancak hala ticari alacaklar bulunduğu için ticari alacak devir hızı oranının yüksek çıkması bu durumu domine edebilir.'' şeklinde cevabınıza devam edebilmek faydanıza olacaktır.
Misalen olumlu sonuçlanan bir mülakatımın ilk sorusunun bağlantılarıyla gelinen nokta idi asis-test oran nedir sorusu ve verdiğim cevap bu şekilde olduğu için başka bir oran sormadılar dahi. Birçok arkadaşa birden fazla oran sorulmuş halbuki.
Ve ilk sorudan güzel bir cevap verebilmenin güveniyle de aynı şekilde enerjim yüksek geçti mülakat.
Örneğin; kıymetli evrak nedir diye başlayan bir soru, daha sonra kambiyo senetleri özeline girip, sonrasında bono ve çekin farkı nedir sorusu ile devam edip, en sonunda bu fark üzerinden kurumun kendi özelinde ilgilenebileceği bir durumla birleştirilerek farazi bir olay sorusu ile noktalandı.
Örneğin; okun yasasını kendin bir tanım olarak bilirsin, seni bıraksalar şiir gibi söylersin belki ama karşımdaki kişi kağıda yazmaya kalksan en az 3-4 satır sürecek kadar bir şeyler söyledi ve en sonunda dedi ki bu anlattığım nedir ? 2-3 saniye düşündüm ve koca cümlelerinden içinden çekebildiğim yalnızca işsizlik ve büyüme idi; işsizlik ve büyümeyi tek potada eriten yalnızca Okun Yasası geldi aklıma ve Okun Yasası dedim şükür ki o imiş. Yani sen kendin tanım yapmayı beklerken karşındakinin kendine göre tanımı kafanı allak bullak edebilir. Sonrasında formülü vs. ile devam ettik.
Örneğin; ilgili bakanlığın bağlı kuruluşları sorulduğunda, bunları sayarken bir noktada durdurup, o noktada söylediğim kurumun başkanı soruldu. İlgili bakanlıkla ilgili bir etkinliğin adını söyleyip bunu kimin düzenlemiş olduğu soruldu. Çok şükür ki doğru cevapları verebildim.
Bu şekilde 20-25 civarı soru ile karşılaştım ve çok azı sadece sorunun cevabı verildikten sonra bambaşka bir soruya geçilen sorulardı. Geneli basamak halinde sorulardı.
Bu nedenle mülakat hazırlığı yalnızca tanım bazında yetmez diye düşünüyorum.
Çok tecrübeli olmasam da mülakat konularda ki bahsettiğim mülakat guy mülakatı olmasa da, olumlu sonuçlanmış olmasına dayanarak en azından ilk kez mülakata girecek adayların kafasında bir şeyleri belki netleştirmesine yardımcı olur diye bu örnekleri vermek istedim.