Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
“Allah’ım... Eğer bir gün ümidimi kaybedersem, bana, Senin bana yazdığın kaderin, hayallerimden daha iyi olduğunu hatırlat.“
-
içimde ölen biri var ...
-
…
geleceğini bilsem
içimdeki çölün kumundan gönderirdim sana
çocukluğumun uykularından
çoktan boğulup giderdim
kendim su olmasam
dicle'den fırat'tan
kaç kez kurtulmuş canımı
denizinin yakınına bırakırdım
göğsümü çaprazlayan kollarım
teslimiyet nişanı
ilk baskındazamana bırakılmış
vaatsiz günlerin koyuluğunda
nice derin kazsam adını
bir şiirin başına
bilirim sükun bulmayacak
yazımdaki sızı,
içimdeki yaban,
içimdeki ağrı,
içimdeki dağ…
…
-Murathan Mungan -
“Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. Soruların kendisini sevmeye çalış, kilitli odalar ve yabancı lisanda yazılmış kitaplar gibi. Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu her şeyi yaşama meselesidir. Şu anda senin, soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha ilerde, farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın.
Rainer Maria Rilke -
"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum.
Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu.
Acı,insanın yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi.
Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan,
Yastıkta kafayı bir yandan öbürüne çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."Şeker Portakalı
-
Bu gece de işsiziz be yastık fakat üzülme bir gün mutlaka sana beğendiğin yastık yüzlerinden bir tane alacam hemde gök mavisinden.
-
... söz söyleme mükellefiyetimiz ve kelimelerin kifayetsizliği arasında hayatımız ...
-
Her zaman kumarı oynatan kazanır.
-
-
Sen Allahın bana; "bak sana yazdım" deme şeklisin
Gözlerinden okuyorum...
Hayırlı Cumalar -
"Ne diyeyim,
Dilerim ihtiyacı olan birine gidiyordur,
Bizden ÇALDIKLARI UMUT."N.Hikmet
-
“Hz. Mevlânâ bir gün eve gelir, oğlunu üzgün görür. Sebebini sorar.
Oğlu: "Hiç " der.
Hz. Mevlânâ dışarı çıkar.
Kapıda asılı bir kurt postu vardır, onu alır üstüne giyer. Ellerini havaya doğru açıp ulamaya başlar.
Oğlu babasının bu haline bakıp güler.
Hz. Mevlânâ:
"Evladım, gördün mü?" der.
"Dünya dertleri de işte böyledir. Kurt, aslında korkutucu bir hayvandır. Ama sen o postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın ve güldün.
İşte bütün dertlerin arkasında da RABB’inin olduğunu bil ve O'na güven." der... ” -
. . . . . . . . .
-
“Ağır ağır ölürler; Okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar. “
PABLO NERUDO
-
'Nen var Zeze?”
”Hiç. Şarkı söylüyordum.”
”Şarkı mı söylüyordun?”
”Evet.”
”Öyleyse ben sağır olmalıyım.”İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.
Şeker Portakalı
-
@cima, içinde söyledi: Geceye bir söz bir şiir bırak
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde fakat her şeyden habersiz yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
Sabahattin Ali
“Bana hakikaten yaşamak imkanını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim. Böyle birkaç ay, birkaç ömür kıymetinde değilmidir? ..”
-
...
Bana söyleyin
Kim var aramızda
Biraz ölmeden
Bir türkü tutturmuş giden....
Behçet AYSAN.
-
...
Uykusuzuz yine. Mor çiçeklerle bezeli dağlarımız olmadı ama gözümüzün altında büyüttüğümüz halkalarımız var artık. Yazmaktan şişmiş parmaklarımız, uzun uzun düşünmekten yağlandırdığımız saçlarımız var. İşte varacağımız yer de en az bizim kadar salaş olmalı, dağınık, düzensiz ama her daim kapısı açık. Camını buğu kaplamış, içerde muhabbet olduğu dışardan bakınca belli olan. Sıcağı sobadan çok sözlerin verdiği. Gelen hesabı, sözleriyle ödemeli. Kattıklarıyla ve bıraktıklarıyla. Aynaya karşı, aynadan öteye sunmalı ne sunacaksa. Ayaz ne kadar keskinse, o kadar insana yer olmalı. Rahat koltuklar değil, hasır tabureler hatta yerde oturulmalı. Bir ince tını kulaklara değil, ruha dokunmalı. Sararmış sahifeler, kararmış parmaklar, kızarmış gözler, Nazım'ca bu hasret, bizim.
-
Belli ki zorsun,yorulmuş, kördüğüm olmuşsun. Hem sen kendin yapmışsın bunu ipin iki ucu da senin elinde. İstemezsen çözülmeyi bu kıvrımlar sonun olacak belki. En ufak sarsıntıda yıkılacak kalen diye korkuyorsun, yıllarca acıyla kederle taşımışsın taşlarını. Şimdi pencereni kapatırsın belki rüzgarlara, çelik zırhın da olsa gövden içerden çürüyorsa... ilk fırtına parça parça edecekse. Elinde silah olmuş kalemin saldırgan ve tetiktesin, en çokta kendine dönmüş namlun. Bir buz kütlesi gibi kırıla kırıla gidiyor, özünü arıyorsun. Son parçanı en güçlü güneş eritinceye kadar ya da en zayıf halini bulana kadar "aydınlık" taraf eriyip tükeniyorsun günbegün.
-
...
Nereden geldiğini bilmezdim,
Kimsesizdi,
Belki kimliksizdi.
Onun macerası onu ilgilendirirdi;
Kimseye ilişmezdi.Bir şeylere küfrederdi hep,
Tedirgin bir balık gibi uyurdu.
Bazen kaybolurdu, arardım,
Yağmurun altında dururdu.Bir kalın kitabı vardı,
Cebinde olurdu, her gün okurdu....
Yusuf Hayaloğlu