İçini Dökmek İsteyenler...
-
@aroma Bu yaşadıklarınızı yıllar önce yaşamış biriyim, hayat o kadar zor ki bir engeli aşıyorsun sonra bir engel daha sonra bir tane daha ve sonra bir tane daha... Yıllar sonra bu kısır döngünün bir parçası olduğumu fark ettim ve artık bu durumu kanıksamaya başladım. Belki de bu engeller olmasaydı hayatın hiçbir anlamı kalmayacaktı kim bilir. Hz. Adem ile Hz. Havva o yasak meyveden yemeseydi bugün bunların hiçbirini yaşamayacaktık belki de :)) İşin şakası tabi. Yüreğinizi ferah tutun, günlük yaptığınız bazı rutin şeyleri değiştirin. Mesela sürekli gittiğiniz bir okul, dershane, market, kafe, kütüphane vs. varsa yolunuzu değiştirin başka yoldan gidin, hiç tarzınız olmayan bir kıyafet alın kendinize ya da bir kitapçıya gittiğinizde hayatta almayacağınız kitaplardan birini alın birkaç sayfa okuyup bir köşeye fırlatın gitsin, yarım saatliğine dışarı çıkıp her gün önünden geçtiğiniz ama içine hiç girmediğiniz o tatlıcıya gidip bir tatlı yiyin... Bu küçük şeyler yüreğinize bir nebze de olsa ferahlık getirecektir.
-
@new_user herşey yasaklı alma ile başladı kısır döngü de elbet kırılacak .Sağolun hocam
-
...
Tüm zalimler gemilerini, zalimden alim doğar sözüne inandırdıkları kitlelerle yürüttüler çağlar boyu. Ve biz bu çağda gördük ki artık; zalimlerden alim değil, ahmak da doğuyormuş.
-
Bir insanı lâyık olmadığı yere koymak Zulümdür
Hz. Ali -
insanların hayallerindeki kişi olarak sevilebilirim,
yalnız kaldıklarında onları pışpışlayacak kişi olarak sevilebilirim,
sadece bir sesten ibaret kalmak şartıyla sevilebilirim,
kısa bir müddet bu şekillerde sevilebilirim evet;
fakat gerçek beni gerçekten sevebilecek olan yok.bu zamana kadar;
adıma methiye düzenler vardı.
uğrumda her şeyi yapabilecek olanlar vardı.
yalvaranlar, ağlama krizlerine girenler,
bensiz asla yapamayacak olanlar,
bir dediğimi iki etmeyenler, her şeye razı gelenler,
abartmıyorum "sana hayranım!" diyenler vardı...
bu insanlarla gerçek ilişkiler yaşadık, her şey gerçekti.fakat işin üzücü ve mide bulandırıcı tarafı,
bu insanların asla beni sevmemiş olmaları.
bu insanlara sadece bir ilaç gibi geldim;
ağrılarını geçirdim, onları uyuttum veya ayağa kaldırdım.
onlar benim farklı varyasyonlarımla sevgiliydi,
bende varolan potansiyele aşıktılar.
zengin asil,
yakışıklı asil,
sporcu asil,
hayat dolu asil,
güçlü ve karizmatik asil,
çok sosyal asil,
entelektüel ve yetenekli asil
vesaire...
doğru, ben tüm bunlardım fakat bunlardan ibaret değildim.
onların zihnindeki asilvakur olarak kalamazdım.
haliyle önce bir sesten ibaret oldum, beni dinlemekten keyif alıyorlardı.
sonra dilimi kopartıp kulaktan ibaret kaldım, sadece anlatıyorlardı çünkü anlaşılmak istiyorlardı.
akabinde sağırlaştırdılar beni ve gözlerim kaldı; yalnızca onlara bakayım, onların mevcudiyetine şahitlik edeyim istediler çünkü bunu yapacak hiç kimse yoktu çevrelerinde.
en sonunda gözlerime de bant çektiler, onlar için etten kemikten bir varlıktım artık ve bedenim çürüyüp de çöpe atılıyıncaya dek benim ellerimle başkalarının elini tuttular.
ve bu süreç daima çok hızlı oldu; benim için ağlayanlar, en erken 1 hafta - en geç 1 ay içinde beni tamamen unutup başka insanlarla ilişki yaşadılar.ha, ne mutlu bize ki insan denilen varlık her türlü şarta adapte olabiliyor ve öğreniyor.
bir mezarlıktayız ve mezar taşlarına sevgi beslenemez. -
...
"Bildiğim bir şey var.
Siz ne zaman birileri ağlamasın diye ortalığa düşseniz,
Peşinden daha çok gözyaşı geliyor.
Beslendiğiniz her ölümden sonra
daha fazla ölüm kusuyorsunuz üstümüze.
Korkarım,
Çünkü siz ne zaman plan yapsanız,
Masum birileri ölüyor
ve siz kanı elinize bulaşmış herkesten,
herkesten çok faydalanıyorsunuz.İblis imrenir böyle değirmene
Size tabi olmak ister yana - döne" -
...
Biri ağlayarak başlar hayata rahmetlen
Biri veda eder gülmeyi öğrenmeden. -
12 Eylül 2015
12 Eylül 2019....
12 Eylül 'ler -
Su kendine sırdaş arıyordu
Önce buluta verdi sırrını.
Ağır geldi sır buluta.
Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.Sonra göle gitti su.
Ona anlattı derdini.
Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp, dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için, zaman zaman taşıyordu göl ve çıkıyordu suyun sırrı iyice açığa.Sonra nehre verdi su sırrını.
Nehir de aldı suyun sırrını çekti gitti.Dereye verdi.
Dere biraz yavaş olsa da nehirden, o da götürdü suyun sırrını bir başka bilinmeze… Çağlayanlar, şelaleler, akarsular…
Hepsi kayboluyordu bir anda.
Sonra bir gün takip etti dereyi. Dere okyanusa kavuşunca fark etti su: bütün sırlarının akarsularla, çağlayanlarla, ırmaklarla… okyanusa taşındığı.Karar verdi su.
Sırrını okyanusa verecekti.
Öyle de yaptı zaten.
Tüm sırlarını okyanusa verdi.
Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu.
Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne de kurudu…Geçenlerde karşılaştık suyla.
Bir bardaktaydı.
Suskundu.
Çok uğraştım konuşturamadım.
Tam ben giderken “Dur…! Dedi su. “ Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma… Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar…”
ALINTIDIR. -
...
Yarım kalan işleri tamamlama zamanı.
-
Sigaraya da evet dedirten cinsten bişey #Sgk
-
"Yalancı, yalanı söyleyemeyen adama denir. Söyleyebilen adama yalancı diyemezsin çünkü söyleyebilmiştir."
#Cem Yılmaz # -
Sigarayı bıraktım lakin aklım purolarda kaldı.iyi geceler.
-
5 senedir hazırlanıyorum bi arpa boyu yol alamadım gibi hissediyorum. Puanım fena değil ama kısmet olmadi şimdiye kadar girmek bi yere erkek arkadaşım var o da işsiz ve bu süreçteyiz ikimiz de.evlenmek istiyoruz evlenemiyoruz işimiz yok. Il göçte yedekteyim fakat yeni ilan gelicek diyolar bu durumda yedekliğim de yanicak. Ilana basvursam listeye girebilir miyim tekrardan ? Tam bu süreci bırakma kararı almıştım iş başvurusu bile yaptım bi yere haber bekliyodum pat diye bugün ilan gelebilir duyumunu aldım. Kafam allak bullak napicagimi bilmiyorum surece devam mi ediyim özele mi yoneliyim duyumlar güveniyim mi napiyim bilmiyorum. Tam bi karar alıyorum ve belirsizlikler bana hep engel oluyo 2 ay 3 ay 5 ay derken 5 sene oldu. Ben şimdi napicam bu saatten sonra
-
Klasik anlatsam roman olur, kaybetmekle başladı
İşsizlik ve sonrasında gelen koca 1 yıl
Sınavlar mülakatlar
Benmi liyakatsızım acaba diye düşünuyor insan
Sonra kaybetmeye devam
Tekrar tekrar tekrar kaybediyorum
Dibe vurdum hissi
Çalışmıyormusun diye her gördüğün soran vatandaşlar buna bağlı olarak toplumdan soyutlamak
Bir terfi için gündüzler geceler hatta izin günlerinı harcadığım aklıma geliyor
Ulan ne kaybetmişim
Etrafıma bakıyorum kuş uçmaz kervan geçmez bir yer tam ortasında ben kovboy filmlerinde olur ya yuvarlanan çalı geçiyor önümden öyle
Kitap oku,kitap oku.... kitaplarım bile yok alacak maddi gücüm yok
Nerde hata yaptım 8 yıllık kariyer okulunu sınavını geçtim koca 8 yıl
Kaybettim işte hikaye bu. -
@Arrow Merhaba dostum. Hayat çok garip sınıyor gerçekten insanı. Ama yaşamak dediğimiz tam böyle bir kavga. Bunun için dünyadayız. Ha bu dediğim mukadderatçılık değil kesinlikle. Ama birileri bizim rızkımızı çalıyor. Birileri bizim hakettiğimiz güzel yaşamları idrakte. Birileri bizim terimizle süsleyip en fiyakalı gerekçelerini, meşru talanını yapıyor.
Dünya hep böyleydi. Hâmân vardı. Hani hazineleri başına yıkılan. Nemrut vardı hani, gür sesiyle en tepeden büyüklenen. En küçük gördüğü, göreceği sinekçe nefesi kesilen. Firavun vardı, ben Rabbım diyordu. Ebu cehil vardı, Hak olanı tesis ettirmemek için her şeyi yapan, putunu vermemek için zulmeden.
Hepsi hep vardı, bugün de var, yarın da olacak. Üstelik küffardan daha tehditkâr bir münafıklık ile. Allaaaah Allah diyerek hem de var olacaklar.
Bize düşen nedir dersen dostum. Biz hakettiğimizi alana dek alnımızın terini dökmeye devam edeceğiz. Biz aşımızı alın terimizle tuzlayarak savaşacağız. Bir gün hakettiğimiz emeğimizin karşılığı olanı alana dek, nefsimizin bizi yağmacı edeceği haneleri değil, gönlümüzün dilediği yuvalarımızı inşa edene dek. Yarimiz ve yarenimizle güzel günlere yürüyebilmek için, bu yılgınlıktan sıyrılacağız.
O nedenle dostum, başınızı eğmeyin. Başınız dik olsun. Yüzünüz tebessümle doğsun, doğsun ki yoldaşınıza da güç verin. Yüzlerini saklaması gereken bizler değiliz. Bizim her zaman başımız dik, alnımız açık, yüzümüz mütebessim olmalı.
Emek vermeye devam edin dostum. Verirken de Allah sizinle olsun. -
Ana-baba öteden kavgalılar, ayrılamıyorlar da örf-adet zorluyor, evlatlara da sonsuz sevgi var ama neye yarar ki evde huzur yok...
Ciğerler hasta, astımlı, ilgi var ama sınırlı, nefret daha güçlü... Lisede yatılı okula gidilir, ana-baba hep kavgalı ya, her bulduğuna yapışılır, sevgi, hürmet, samimiyet beklenir aa o da ne herkes işinde gücünde ve çoğu çok kötü...
Lise biter, üniversite hak getire... Kuralcı baba küçümser, hakaret eder, sever de ama neye yarar ki! Evde zaten huzur yok, hasbelkader güzel sayılayacak bir üniversite, İstanbul'a varılır... Baba beğenmez, istersen gitme der ama artık gözü karalık da vardır, itiraz edilir, gidilir, başlanır...
Yurtlar perişan, mecbur burnu havada, görüşler son derece farklı, bencil bir akraba artığı öğrencinin evine... Asker gibi, onun kontrolünde sürer gider üniversite... ne evim var denir ne evsizim...
Son sene, namı ekşi sözlüklere kadar varmış Hocalardan dersler verilecektir ama o namussuz duygusal açlık müsaade etmez... Bir kız sevilir, farklı mezhepten, özgürdür, rahattır, olmayacak ya, aksine kıskanç korumacı maya...
Kıza paralar harcanır, ev tutulur, bir hoş sohbete iyice perişan olunur, bel bağlanır, anlayacağınız, ailesinde bulamadığını iki taraf da, birbirinden istemenin derdindedir oysa ki; biri ilgi diğeri sevgi...
Aldatır... bırakır gider, elde var bir ton borç, okul bitmemiş, en zor dersler, duygusal boşluk boşluk da ne kelime, hiçlik...Okul biter, hasbelkader iyi bir firma denk gelir, kkb puanı leş, tip kaymış, ciğerler zaten oldum olası hava almıyor, psikoloji gidik, antidepresanlar, boş beleş çabalar... Aile de zaten azdı o zaman hiç olmuş...
Yine de işe başlanır, çoraba kadar dert, boğaza kadar borç, dinmeyen sevgi, köpüren nefret, bunların dostluğu olur mu... bunlar adama gün yüzü gösterir mi... İş hayatı etkilenir, borcun daha %30'u bitmiştir, ilgisizlik, tutunamama, hissedilir iş de gider aş gibi aşk gibi...Varılır köye, ana hastalanmış iyice, tek oğlanız ya söylenmiyor, oysa söyledikleri hastalıktan beter... Araları yok ya, yanında kalmak zorunda kalınır, gider koskoca 2 sene... O senelerde kpss'ye bakılır, baba kuralcı ya, temenni var ama kural çok... ortalama puanlar, ne ataması daha mülakat görülmemiştir...
Şimdilerde ise son bir çaba, hem orada hem burada iş aranır...
Allah darda olana huzur, zorda olana kolaylık, rahata erene vicdan, kudurmuşa ar, akılsıza fikir versin... Hayat zor, iddiam bu hayatın zorluğu değil hayatın kendisi zor...
Selametle...
-
Hayırlı geceler dilerim öncelikle hepinize.İçini dökmeyi alışkanlık haline getirmiş bir insan değildim,çoğu zaman kendi içimde yaşadım bunu da bile isteye yapmadım.Dert dinlemeyi seven,çevremde de insanlara elimden geldiğince akıl veren,dertleriyle dertlenen birisiyim.Ama kendi derdimi başkasına söylemekten utanırdım;ya da korkardım.Bu gece buraya yolumu düşüren şeyi 1.sayfadan itibaren paylaşılanlara bakınca anladım.Herkesin kendisine göre büyük gelen,bazen düşün düşün içinden çıkamadığı,yutkunamadığı,nefes almakta zorluk çektiği sorunları var bu yüzden her paylaşılanı kendim gibi düşünüp(çok yorulmuş ki buraya yazıyor) diyerek okudum.Allah yardımcımız olsun.
Küçüklüğümden beri okumayı seven başarılı birisiydim.Hatrı sayılır bir üniversitede okuyordum,başlarda geçmişin verdiği sıkıntılı ders çalışma dönemi olsa gerek boşlamıştım okulu.Tabi yeni bir ortam yeni kişiler alışma süreci de zor oldu.3.sınıfa geldiğimde okulumun uzayacağı kesindi ama ben hala o okul kaygısını taşımıyordum.Tam o sıralarda hayatıma birisi girdi ve ben onu en baştan beri evleneceğim kişi olarak gördüm öyle de davrandım.O da bundan emindi ve ailesiyle tanıştırmıştı beni.Bense okulu bitirir bitirmez bir iş bulacağımı umuyor fazla kaygılanmıyordum.Dersleri vermeye başladığımda çok geçmiş olacak ki okulum 2 yıl uzamış oldu ancak ben son senesini bir yandan Kpss'ye çalışarak geçirdim fena sayılmayacak bir puan aldım.İlişkim de devam ediyor bazen zorlansak da hala umut vardı içimde.Ufak bir yer de olsa bir işte başlar söz,nişan yapılır hayatımızı kurarız diye düşünüyorduk.Süreç uzadı uzadı uzadı..Bense sürekli biraz daha sabır dur bakalım diye diye bir yandan ders çalışıyor bir yandan da çeşitli işlerde çalışarak kazancımı sağlıyordum,kyk kredim 2 yıl evvelden bitmişti çünkü.Ailemin durumu da pek iyi olmadığı için yük olmak istemiyordum.Hayatımdaki kişiyle olabildiğince az görüşüyordum,bir sonraki günki bütçemi düşünmek zorundaydım.Tabi bu sürecin bana katmış olduğu o büyük hayattan soyutlanma,tat alamama,sadece dersleri ve yapacağın işi düşünme ilişkide de etkisini gösterdi.Artık anlaşamıyor,gezemiyor ya da herhangi birşeyden bile konuşamıyorduk çünkü benim derslerim ve iş meselem her konunun önüne geçmişti.Stres gitgide artıyor,karşı taraf söz nişan bekliyor bense muhasebede eksiğim var mı iktisat tam mı diye düşünüyor derslerden başka birşey düşünemiyordum.Hayatımdaki kişi ise benim için ailesiyle uğraşıyor bir yandan da o da bu işsizliğin verdiği kötü pskilojiyle boğuşuyordu.Beni en çok üzen de buydu.Ona sürekli süre, sürekli sabır telkinleri vermiştim.Bundan kendimi sorumlu tutmaya başladım aradan geçen sürede anlaşamam ve artan tartışmalar o sonu getirdi.4 buçuk yıllık hayatıma ilk kez giren ve Ankaranın her yerinde anım olan o kişiyle yollarımızı ayırdık.Hayallerimizin planlarımızın güzelliklerin yerini son 2 yıl kaygı stres ve belirsizlik aldı.Şu sıralar ise hala ne yapacağımı bilemiyor kitap açmak istemiyor ve stresin bana kattığı mide ağrısı ve çarpıntıyla boğuşuyorum.Ne kendimi ne ailemi ne de hayatımdaki kadını mutlu etti.Geriye ise bu halime üzülen ailem,ayrılığa en az benim kadar üzülen bir kadın ve sağlığına kavuşmak isteyen ben kaldım.Dediğim gibi herkesin derdi kendine büyüktür belki ama benim kaldırmak da bu ara zorlandığım derdim de bu. -
@tobinq Allah sabır versin, yardımcınız olsun. Tam da bugün sabırla açıklanamayacak, izahını başka şekillerde beklediğimiz durumlara sabretmemiz gerektiği telkini gelmişken bir yerlerden, yazılanlardan hareketle asıl nelere karşı sabrın gerekli olduğunu düşündüm. Meyve olgunlaşması falan derken çürüyen insan hayatı kimsenin umrunda olmuyor. Bu sürecin bizlerden götürdüğü, telafisi imkansız şey elimizden yitip giden hayatımız...her birimizin bir diğerinin hayatında yaptıkları veya yapmadıkları dolayısıyla sorumluluk sahibi olduğununun bilincinde olduğu bir toplum, ülke hayaliyle...en kısa ve hayırlı vakitte içinizi ferahlatacak gelişmelerin olmasını temenni ediyorum.
-
@plansız Teşekkür ederim,umarım hepimiz için ferah dönemler tez vakte gelir.İnanıyorum olacak...