@sınavstilisti Hemen cevap vermeye çalışmayın;biraz nefes alın, söyleyeceklerinizi toparlayın.Öncesinde sizi rahatlatmak için ailenizle ve kendinizle ilgili konuşurlar.Onlar da insan,girince anlayacaksınız zaten panik yapacak bir şey olmadığını.Heyecan muhakkak ki olacak fakat siz elinizden geldiğince soğukkanlı olmaya çalışın.Başarılar dilerim.Bir solukta atlatırsınız inşallah.
Kırlara, bahçelere çıkın; öğreneceksiniz ki çiçeklerden bal toplamak arının hazzıdır; balını sunmak ise çiçeğin...Çünkü arıya göre çiçek, yaşamın kaynağıdır. Ve çiçek için arı, sevginin ulağıdır. Ve ikisi için ise, hazzın verilmesi ve alınması bir gereksinim ve bir vecddir...Hazlarınızda arılar ve çiçekler gibi olun.
Halil Cibran-Aforizmalar
Geçse de yolumuz bozkırlardan, denizlere çıkar sokaklar 
Bu tür şeyler,elemek için bahane olabilir ancak.Üç dakikada kimsenin meslek için uygun olup olmadığı yönünde karar vermek gibi yanlış bir usûl söz konusu iken bunlarla kafanızı yormamanızı tavsiye ederim.Daha üst bir kurumda mesleğin zorluklarıyla baş edemeyip GUY olanlara tanık oldum.Rabb'im elinden gelen çabayı gösterip, O'na sığınanları muvaffak etsin.
İyilik, kanatlarının üstüne olsun; gelmişsin...
Haydar Ergülen
/huzur veren bir sesten dinlenesi/
@AlicenapSayha En çok sorulan sorular arasında şunları sayabiliriz: Temel mali tablolar nelerdir, bilanço nedir, gelir tablosu nedir, amortisman nedir, stok değerleme yöntemleri nelerdir vs. Bunun yanında bazen kayıt sordukları da oluyor. Ücret tahakkuk kaydı, sayım noksanı/fazlası gibi. İstisnai olarak cins sorular gelebilmekte. Mesela bana muhasebedeki götürü gideri anlat demişlerdi. Mülakattan sonra muhasebe hocalarına sorduğumda onlar bile net yanıt veremedi. Tabii bunlar 'istisna' 
Ben özel sebeplerden dolayı istiyordum bu mesleği.Sadece MHUY Sınavı'na girmiştim bunun yanında.Sıkıntı olmasın diye VMY'ye girmedim.MHUY açıklanmıştı bunun mülakatına girdiğimde,gelebilecek yerler vardı fakat ben çeşitli sebeplerden dolayı memleketimi istiyordum yalnızca ve o puana gelmeyeceği aşikardı.Kurum sınavı puanım 96 idi ve bana dediler ki niye bu kadar yüksek aldın.Tamam, yüksek puan alanların çoğu bu mesleği basamak olarak kullanıyorlar ve bu, kuruma menfi olarak yansıyor olabilir.Fakat bunun çözümü, yüksek puan nedeniyle insanları elemek olmamalı.Belirli kurallar getirildiği takdirde bu tip sorunlar azalacaktır.Ayrıca yüksek puan aldık diye bizi direkt hakim veya kaymakam olarak atamadıklarının farkına varılmalı.Cüzi rakamlarla çıkılan ilanlar,durumun vehametini yeterince ortaya koyuyor zaten.
Bir gece, heybemizi alıp gideceğiz buralardan. Geride kalacak, içimizdeki yangınların ıslattığı yastıklar. Solacak, mis kokulu mum çiçekleri ama biz yine çiçekleneceğiz güneşin alnında. Çocukluğumuz gelecek ardımızdan; hani o yarım kalan, arkamızdan ağlayan, dizleri yara bere içinde olan...Teslim olacağız rüzgarın kanatlarına, savrulacağız bir çocuğun gülüşündeki masumluğa. İki bardak çay, biraz mavi, bir parça umut alacağız yanımıza; ötesi olmayacak...
/Şairin de dediği gibi; hayalin gerçeğe değdiği yeri seviyorum./
Hani hava böyle yağmakla yağmamak arasında gidip gelir; boğar, bunaltır, nefes aldırmaz ya.
Ne kimseyi görmek ne de seslerini duymak istersin; tahammül eşiğinin sınırı çoktan aşılmıştır.
Yine de incitmek istemezsin de başkalarını, kendi içini kıra döke viran edersin ya.
Uyku nedir bilmez, geceyi zehir gibi içine çekersin.
Yastığına sokulup hıçkırıklarını içine atarsın ve çaresizliğini kimse duysun istemezsin.
Parmak uçlarından iliklerine kadar sızlar her yanın.
Bir volkan olmuştur içine attığın közler ve yanar durursun kendi ateşinde.
Öyle hallerdeyim...
@Mimar Aradım şimdi. 'İnternet sayfasından duyuru yapılır, onun haricinde bir bilgimiz yok'. yanıtını aldım.
Râm olmuşum geceye; uyku haram, uyku zindan. Bir türkü tutturmuşum; yüreğim kan, revan. Vuslatı göremeden kaybolmuşum; kırık sazım kayıp, viran. Şu dertli yastıktan sor hâlimi; çocuk yüreğimden kaç kez vurulmuşum...
Kardeşlerim, ne kadar meyillisiniz birbirinize düşmeye. Dil; bıçak gibidir, bir şeylerin kesilmesi gerekiyorsa yapılan adaletsizliklere karşı verin savaşınızı; sizinle aynı yolu paylaşan kardeşinize karşı değil. Hepimizin eli aynı taşın altında, bireyselliğe döndürmeyin kavganızı. Gönül incitmeyin; her şey yerine oturur geç de olsa fakat kırdığınız kalp, vicdanınızı her daim bir bıçak gibi yaralar. Allah, sabrınızı ve direncinizi artırsın.
Çukurdu gözlerinin altı ve gece kadar siyah. Kaç uykuyu yolcu etti, dinmeyen yağmurlarıyla. Kaç güneşi karşıladı kim bilir, görülmemiş rüyalarıyla. Yorgandan, yastıktan sor hâlini; Ankara ayazından sor çatlamış yüreğini, dile gelip söylemediklerini ve yaşanmamışlıkların bıraktığı yara izlerini...
/gece çöker, hüzün doğar hanemize/
@vlkrt GUY soruları ile kıyaslanamaz. Soru sayısının az olması biraz işi zorlaştırıyor. Ve soruların çoğu muallakta kalmanıza neden oluyor. ÖSYM yapıyor neticede. 60 soruda 48-50 net sizi çok rahatlatır. 39 netle dahi mülakata kalınabilir fakat mülakatta uçuk puan farkları olmayacağı için tercihlerinizin gelme olasılığı düşecektir.
...
Öyle büyük umutlarım olmadı benim; büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu, ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, var olmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...
Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce, yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür Hanım?
Şükrü Erbaş-Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
@sofuoglu Şu kasvetli hâlet-i ruhiye içinde güldürdünüz
Geceydi, rüzgarı tenime değdiğinde. Bir kapı açıldı, sır yüklü kelimeler içinde. Uykusuz gecelerimin yâreniydi gelen. Elleri buram buram şiir kokuyordu, geceyi andıran gözleri yorgundu. Gülümsedi, tüm kederleri alıp götürecek bir içtenlikle. Tesadüf müydü onu bana getiren yoksa tevâfuk muydu? Sahi, kalbinde kurutulmuş bir çiçek var mıydı, yok muydu?
/geceye dökülen inciler/