1.Yapılan yasal düzenlemenin amacı nedir?
Bu düzenlemenin amacı, ÖYP’nin sunduğu çeşitli güvenceleri ortadan kaldırmak ve on binlerce ÖYP’li araştırma görevlisini güvencesizliğe mahkum etmek. Bu değişiklikle güvenceli öğretim elemanı istihdamı ortadan kalkmış, bir nevi güvence unsuru olan mecburi hizmet sözleşmeleri kaldırılarak çalışma süreleri lisansüstü eğitim ile sınırlandırılmış durumdadır. Lisansüstü eğitim olmayan üniversitelerde kadroları bulunan ÖYP araştırma görevlilerinin buralarda çalışma imkanı olmadığından hem görev güvencesinden yoksun kalacak hem de eğitim öğretim hakları fiilen engellenmiş olacaktır.
Bilindiği üzere ÖYP’lilerin kadro iadelerinin yapılmasını amaçlayan YÖK düzenlemesini sendikamız yargıya taşımış ve Danıştay 8. Daire’den ve bireysel davalardan “yürütmeyi durdurma” kararları almıştır. Ancak bu yargı kararları söz konusu KHK hükmü doğrultusunda anlamsızlaştırılmış, yargı kararlarının uygulanmaması amaçlı bir düzenleme yapılmış, YÖK’ün yapmak istediğinden daha beter bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. Böylelikle ÖYP’liler kadrolarının bulunduğu üniversitelere gitmek zorunda bırakılmıştır. Sonuç olarak hükümetin ve YÖK’ün uzun zamandır arzuladığı, güvencesiz istihdamın çalışma yaşamına egemen kılınması önündeki engel(!) de kaldırılmıştır.
- KHK’daki ilgili düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih (1 Eylül 2016) itibariyle, araştırma görevlilerinin on beş gün içerisinde kadrolarının bulunduğu üniversitelere doğrudan gitmeleri mi gerekecektir?
Hayır. KHK’daki düzenleme şunu ifade etmektedir: “35. madde uyarınca başka bir üniversitede ve yurtdışında eğitimde bulunanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üniversitenin talebi üzerine on beş gün içinde kendi üniversitelerine dönmek zorundadırlar.”
Yani, kadrosunun bulunduğu üniversite araştırma görevlisini talep etmeli, bu talep de kendisine resmi olarak tebliğ edilmelidir. Bu tebligat yapıldıktan sonra on beş gün içerisinde kadrosunun bulunduğu üniversitede göreve başlaması gerekmektedir. Bu tebligat aynı zamanda KHK ile tesis edilen işlemi birel işleme dönüştürerek yargı yolunu da açmaktadır.
Ancak, üniversitelerin hukuk bilmezlikleri nedeniyle başka bir sorunla karşılaşmamak için araştırma görevlilerinin kadrolarının bulunduğu üniversiteyle iletişime geçmesinde ve talepte bulunup bulunmayacaklarını öğrenmesinde yarar vardır.
3.ÖYP’li araştırma görevlisi kadrosunun bulunduğu üniversitenin talep yazısı kendisine tebliğ edilmeden(!) yıllık izin ya da sağlık raporu almışsa bunun sonuçları ne olur?
Kendisine tebligat yapılmadan yıllık izin ya da sağlık raporu almış olması tebligat yapılmasını engellemez. Ancak, kadronun bulunduğu üniversiteye dönme süresi olan “on beş gün”, tebligattan önce aldığınız yıllık izin ya da sağlık raporunun süresi bittikten sonra başlar. Örneğin, 10 günlük yıllık izin aldınız ve 8 gün kalmışken size tebligat yapıldı. Bu durumda 8 günlük izniniz bittikten sonra on beş günlük geri dönüş süresi başlar.
- Mecburi hizmet yükümlülüğünün karşılığı olan senetler hangi durumda iptal edilir?
KHK’ya göre şu anda ÖYP kadrosundaki araştırma görevlilerinin tamamı 50/d olmuştur. Bu nedenle ÖYP kapsamında imzaladığınız sözleşme tek taraflı fesh edilmiş sayılmalı, imzaladığınız senet geçersiz kılınmalıdır. Ancak KHK’daki düzenlemeye bakıldığında ve üniversitelerin hukuk bilmezliği gözetildiğinde uygulamada sorunlara neden olabilecek bir ifade bulunmakta ve artık 50/d’li olan araştırma görevlilerinin 33/a’ya atanmaması durumunda mecburi hizmet yükümlülüklerinin kalkacağı ifade edilmektedir. Uygulamada senet yükümlülüğü ya da mecburi hizmet yükümlülüğüne dair karşılaşılacak sorunlara dair mutlaka yargıya başvurulmalıdır.
- Kadrosu 50/d’ye dönüştürülen araştırma görevlilerinin atamalarının dayanağı maddenin 2547 sayılı kanunun 33/a olarak değiştirilmesi bir kurala bağlanmış mıdır?
Hayır. Ancak Sendikamızın öngörüsü, 50/d’nin ve dolayısıyla güvencesiz istihdamın araştırma görevliliğinde temel istihdam biçimine dönüştürülmek isteneceğidir. 2547 sayılı Yasanın 50/d maddesinde istihdam edilen araştırma görevlilerinin atamalarının dayanağı maddenin 33/a olarak değiştirilmesi konusunda sendikamızca çok sayıda dava açılmış olup verilen kararlarda idareler tarafından yapılan başvurular üzerine 2547 sayılı Kanun’un 33. maddesinde belirtilen süreç işletildikten sonra işlem tesis edilmesi gerektiği, idarenin yetkisinin sınırsız olmadığı ve bunu kamu yararı, hizmet gerekleri çerçevesinde kullanması gerektiğine karar verilmektedir.
- Yüksek Lisans tez jüri aşamasında olanlar/doktora eğitimi başvuru sürecinde olanlar için nasıl bir süreç izlenebilir? Yüksek Lisans eğitiminin sona ermesiyle kadro ile ilişik kesilmesi mümkün mü?
Böylesi bir uygulamaya gidilmesi mümkün olabilecektir, çünkü şu anda tüm ÖYP’lilerin kadrosu 50/d olmuştur. Dolayısıyla sözleşmenin yapılıp yapılmayacağı ya da uzatılıp uzatılmayacağı tamamıyla ilgili üniversitenin kararına bağlıdır. Burada temel sorun KHK ile yasanın 35. Maddesine aykırı bir düzenleme yapıldığıdır.
- Kadroların ait olduğu üniversitelerde Lisansüstü eğitim olmaksızın 50/d kadrosu ile çalışmak mümkün mü? Bu durumda Lisansüstü eğitim nasıl devam ettirilebilir? 50/d kapsamında çalışan bir araştırma görevlisi bir başka üniversitede lisansüstü eğitim yapılabilir mi?
Eğitim Sen, verilen mücadeleler ve elde edilen kazanımlar neticesinde 50/d ile istihdam edilenlerin statüsünün “burslu öğrenci” değil araştırma görevlisi olduğunu yargı kararlarıyla sabitlemiş ve 50/d’li araştırma görevlilerinin koşulsuz biçimde 33/a’ya geçirilmesini savunmuştur. Dolayısıyla 50/d’li de olsa bir araştırma görevlisinin mesleğini icra edebilmesinin ön koşulu, akademik öğrenimini ve gelişimini yapabilmesinin üniversite yönetimlerince sağlanmasıdır.
Lisansüstü öğrenimi sürerken KHK nedeniyle kadrosunun bulunduğu üniversiteye gitmek zorunda kalan 50/d’li bir araştırma görevlisinin, bu üniversitedeki görevine devam ettiği sürece, diğer üniversitedeki öğrenimini sürdürebilmesi fiilen engellenecektir. Böylesi bir durumda, eğitim öğretim hakkı açıkça engellenecek ve yargıya başvurma hakkı doğacaktır. Bu durumdaki araştırma görevlilerin uygulamada ne ile karşılaşacağı belirsizliğini korumaktadır.
- OHAL KHK’sı kapsamında yapılan bu yasal düzenleme ile yargı yolu kapalı mıdır? Hukuken ne yapılabilir?
Eğitim Sen’in konuya dair yaptığı açıklamada da belirtildiği üzere, KHK’nın ilgili maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine ana muhalefet partisi başvurabilmektedir. Bu başvurunun olması için de Eğitim Sen’in girişimleri sürmektedir.
Bunun dışında Eğitim Sen üyeleri, kadrolarının bulunduğu üniversitelerde göreve çağrıldıklarına dair tebligatı aldıklarında, üyesi oldukları şubeye başvurarak hukuki yardım talebinde bulunabilir ve sendika aracılığıyla bu işlemin iptali istemiyle İdare Mahkemesine dava açabilirler. Ancak OHAL nedeniyle mahkemelerin yürütmeyi durdurma talebini görüşmediği/bu konuda olumsuz eğilim içinde olduğu unutulmamalıdır. Sadece işlemin iptali konusu mahkeme tarafından dikkate alınacaktır.
- Kadro iade durumunda, ÖYP’nin lağvedilmesi nedeniyle hâlihazırda kayıtlı olunan ve çalışma yürütülen lisansüstü eğitime dair öğrencilik statüsü veya hakları da ortadan kalkar mı?
Hayır. YÖK Genel Kurulu 12.02.2015 tarihinde bir karar alarak, “araştırma görevlilerinin ÖYP kadrosu ile ilişiklerinin kesilmesi halinde lisansüstü eğitimle de ilişikleri kesilir” şeklinde bir düzenleme yapmıştı. Ancak Eğitim Sen bu düzenlemeyi yargıya taşımış ve söz konusu işlemin eğitim öğretim hakkını ihlal etmesi nedeniyle yürütmesinin durdurulmasını sağlamıştı. Bu karar nedeniyle öğrencilik statüsü korunacaktır. Ancak kadrosunun olduğu üniversiteye dönen bir araştırma görevlisinin döndüğü yerde ilgili bölüm olmaması fiilen eğitim öğretim hakkını engelleyeceğinden KHK ile yapılan değişiklik burada tıkanıklığa yol açacak, yeni davalar söz konusu olacaktır.