plansız tarafından gönderilen en iyi iletiler

Sanıyorum bu konuda şu an yapılabilecek tek şey, arkasına ciddi bir kamuoyu desteği almış hukuksal süreç. Bu konudan mağdur olduğunu ortak dava dilekçesi ile belirtecek; mezunlar, mevcut gelir uzman yardımcıları, gelir uzmanları, dershanelerden temsilciler, sivil toplum kuruluşları (dernek, sendika) ve kanunun iptal talebinin de öne sürüleceği bir dava açılacak. Bu konuya öncülük etmesi gerekenler gelir uzmanları ve gelir uzman yardımcılarıdır. Dava için eli en kuvvetli olanlar onlar olacaktır. Mevcut "kamu hiyerarşisinin" bozulmasından tutun da ünvanı alış safhası, biçimi dava konusu olmalıdır. Bu düzenleme en iyi çıkmadan engellenebilirdi, meslek mensupları tarafından. O yapılamadı en azından bunun için öncü olabilirler ancak planlı, programlı bir yol haritası ile yanlarına gerekli desteği alarak. Ümitli değilim ama bu konuda dava açmayı düşünen meslek mensubu varsa her türlü destek olmaya hazırım. Bunun devamı gelecek ne yazık ki.

"çatlıycak kadar aşkî yürekler"...

@Aslıhannn Bir an için el ele tutuşup aynı şekilde Pareto denildiğini düşündüm de Allah muhafaza :)) @paretowilfredo şimdiye kadar yapılmış en ilginç benzetme olabilir ne dersin

@paretowilfredo Bu nedir Allah aşkına hesaba bi bakayım dedim dipsiz kuyuya düştüm sandım

@extraordinary Her okuduğumda "bu benim dikkatimi daha önce neden çekmedi" hissi . Her seferinde yeni bir şey keşfediyormuş gibi bana da çok olur, güzel bir duygu, çalışma şevkini diri tutuyor

"Kuşçu ben değilim, nihayetinde hayali bir kişi. Bir kere ben çok günahkar bir adamım, Kuşçu hiç günahkar değil. Kuşçu toplumun vicdanıdır. Tasavvufsuz vicdan olmaz. Kuşçu benim olmak istediğim kişidir.
...
Aydın kimdir? sorusuna ise şöyle cevap vermişti: Bu konu da çok söz kaldırır. Aydın, bana göre samimiyetle özgür düşünmeye çalışan insandır. Her isteyen, özgür düşünmeyi başaramaz. Bunda samimi olmak aydın sayılmak için yeterlidir. Özgür düşünmek ise, kendi ilke ve değerleriniz konusunda bile şüpheci olmakla mümkün…"

https://youtu.be/RGXx1ZSgj0A

Henüz okumadım ama il tercihi düzenlemesi nihayet yapılmış sanıyorum, gözünüz aydın dostlar. Bu uygulama çok can yakmıştı. Hayırlı olsun.

"Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir."
"Tarihten silinmek istenen bir milletin intikamıdır."
"Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz."
Mustafa Kemal ATATÜRK

1921 Anayasası/Madde 1.- (Değişik : 29.10.1339 (1923) ) Hâkimiyet, bilâ kaydü şart Milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekli Hükümeti, Cumhuriyettir.

1924 Anayasası/Madde 1.- Türkiye Devleti, bir Cumhuriyettir.

1961 Anayasası/I. Devletin Şekli
MADDE 1.- Türkiye Devleti, bir Cumhuriyettir.

1982 Anayasası/I. Devletin Şekli
MADDE 1.– Türkiye Devleti, bir Cumhuriyettir.

Guy il tercihini yaparken

• Milli Judocu Mihraç Akkuş, Dünya Judo Federasyonu tarafından 2017 yılında “Altın Çocuk” olarak adlandırılmış.
• Yaklaşık 50 yıl önce yurt dışına kaçırılan Roma dönemine ait Herakles Lahdi Türkiye’ ye iade edildi. Antalya Müzesi’nde sergilenmektedir.
• Türkan Akyol, Türkiye’nin ilk kadın bakanı ve ilk kadın rektörü unvanına sahiptir. Eylül,2017’de vefat etmiştir.
• Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük askeri üssü Somali’de açılmıştır.
• Türkiye’nin ilk insansı robot fabrikası Konya’da açılmıştır.

@sbf1983, içinde söyledi: 2019 Hakim Yardımcılığı

Valla dostlar sbf/iibfli bir araya gelse kitap yazmaz belki ama notun alasini cikartip birbiriyle paylasir, soru bankasinin da alasini yapar mevcut piyasadaki cogu sorubankasindan da iyisini yapar. Bu sefer de bizim kitaptan alinti yapmis derler.

Başımızdaki birçok problemin çözümü için kilit cümle "SBF/İİBF li bir araya gelse" .

Benim penceremden iki bölümlük bir hikaye

1.bölüm

“sende noksan bulmadım şu yerle gök yanarken
attığımda o oku ben atmadım sen attın
Rab bu nasıl denizdir yüzme bilen kuşu yok
içimde acır bir şey bu göğsüme ne kattın” Süleyman Çobanoğlu

-ne yazılmışsa başa gelen odur-

-biri sağ ayağından biri sol ayağından yaralı iki kuşun kiraz ağacına anlattığıdır.

Sağ ayağından yaralı kuş, konmuş kirazın dalına. Başlamış anlatmaya. Ey ağaç, güzel çiçekli, güzel meyveli, çocukluk arkadaşım. Dinle beni. Şimdilik sadece dinle.

Yolda ağır aksak giderken benim gibi yaralı bir kuş gördüm, o da diğer ayağından yaralı. Acılarımız benziyor diye galiba başladım anlatmaya, bak niye anlattığımı bilmiyorum. O da ötüyordu kendi kendine ama sesleniyordu, ben işittim, duymazlıktan gelemedim. Belki kuş dilini unuttum, yanlış anladım. Sesine ses vermek istedim. Anlattıkça muhabbetim arttı, öyle sandım. Bu muhabbet baştan varmış. Vaktini bilmediğim bir başlangıç.

Gönül bu ya anlayınca kafese sığmadı. Kuşun aklı zaten neye yetmiş ki buna yetsin. O ilk başta terk etti beni. Büyük bir çekimle beni içine çeken bir akıntı gibi karşı duramadım. Bir rüya gibi, her rüya gibi içinde uzun dışında kısa. Sonra gerçekliğin duvarına çarpıp uyandım. Uyandığımı sandığım bir rüyada kaldım.

Kiraz ağacı girmiş araya bu akıl meselesi ne ki? Kuş devam etmiş. Ruh bilmediği denizlere açılmış, yüzme bilmezken, yüreğe aynı türkü aynı yerden seslenmiş. Akıl bu durur mu, hemen savunmaya geçmiş. Derinlere atılan, en gizli çekmecelerden hiç yaşanmamış, yazılmamış bir hikayeyi koymuş yüreğin önüne. Yürek sussun belki suçlu hissetsin diye.

Bitmemiş aklın oyunu. Bu seferde yağan yağmura takılmış. Başlamış düşünmeye “şimdi biz bu yağmurun altında kaç kişiyiz” diye sormuş durmuş. Sağa gitmiş ıslanmış, sola gitmiş ıslanmış. Bir gün “evet” dediğine sonraki gün “hayır” demiş. Yorulmuş, yormuş, kırılmış, kırmış; akıl işte kalp ve ruh zora girince tek başına neye yetmiş.

Bu akıl meselesi böyle çocukluk arkadaşım, kiraz ağacım. Ben bu yağmurda dengemi kaybettim, kaç kez ayağım kaydı, düştüm kalktım. Bir de ben sol ayağı yaralı kuşu kalın duvarların ardında gördüm, öyle sandım. Duvarı yıkayım önce dedim, karanlıkta kalmasın. –boyumu aşan işler- duvar üstüme yıkıldı, hatta üstümüze, bir daha yaralandık. Ben karanlığı aydınlatayım derken öyle dalmışım ki anlamaya çalışmaya karanlıkta kayboldum, karanlık oldum, güzel şeyler olacaksa da sıra gelmeden hava çok karardı. İlk ışıkta kendimi dışarı attım –ama ne ışık! – dışardan bakmalıydım. Bir inziva, bir içe dönüş. Göç ettim bedenimle, kalp zaten nerde kaldıysa ordadır.

https://www.youtube.com/watch?v=7zERdxxxrvA

2.bölüm

Ben göç ettim, kiraz ağacı. Kuşum ya. Bir de arada kaldım; hayaller, gerçekler, bilmediğim çok şey arasında. Sol ayağı yaralı kuş kızdı, kırıldı, haklıydı. Giderken aklımdaki sorulardan belki en önemlisi şuydu: sol ayağı yaralı kuş ne anladı, onun için anlaşılması gereken bir şey var mıydı, bıraktığım boşlukları doldurmalı mıydım?

Kiraz ağacı girmiş devreye “sordu mu?”

Ne ruhum rahat bıraktı ne sol ayağı yaralı kuş, söyledikçe söyledi, haklıydı. Şimdi geldim, dalına kondum, kiraz ağacım, çocukluk arkadaşım. Böyle yarım kalmasın, dilim döndüğünce anlatayım ne yaşadıysam dedim. Sol ayağı yaralı kuş hafiflesin belki bende, daha huzurlu uçsun istedim. – yüzüm yer oldu, yerim zaten yok, göçmen bir kuşum- Şimdi sen söyle kiraz ağacım ben cevap bulamıyorum, git dersen giderim, sus dersen susarım, yeter ki olmazları isteme benden, neyse onu da bilmem ya ben. Yeter ki sol ayağı yaralı kuşun gönlü daha fazla kırılmasın.

https://www.youtube.com/watch?v=QT4wGPma-dI

( her sanatsal gayret gibi anlatma denemesi )

Arkadaşlar @fiscaldrag arkadaşımızın hazırladığı metni bimer ve cimere gönderdim. Cimer için sonunu biraz toparlamak gerekiyor metin sığmıyor halledersiniz. Mümkün olduğunca twitter üzerinden bu konuyu duyurmaya çalışacağım. Biliyorsunuz oldu bittiye getirip hemen yapmak ve kurtulmak isteyebilirler, bir an önce duyurmamız lazım bunu ilgili yerlere. Herkesten duyarlı olmasını bekliyorum, büyük bir haksızlığa uğradık malumunuz. Gayret sarf eden tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Lise dönemimde o kadar idealist düşünmüyor olsaydım yeteneğimin peşinden giderdim, resim yapmak Şimdiki genç arkadaşlarımız da bunun üzerine ciddi kafa yormalı eğer bir konuda yetenekleri varsa ya sadece oraya yönelmeli ya da körelmeyecek kadar da olsa ilgilenmeye devam etmeli. O zamanlar keşke bunu akıl edebilseydim, kendimi, inandığım değerleri, fikirlerimi sanat üzerinden ifade yolunu tercih etseydim muhtemelen toplum için şuan olduğumdan daha faydalı bir birey olacaktım ve aynı zamanda daha mutlu bir insan. Kendi adıma hala geç olduğunu düşünmüyorum o yüzden kıymetli forumdaşlar da konuya böyle yaklaşmalı, imkanlar sınırlı olabilir ancak mümkün kılacak olan da insan, herhangi bir alanda diplomalı işsiz olmaktansa zevk alınan bir sahada alaylı bir usta, uzman, sanatkâr da olabilirler ama tabi her zaman okulunun da eninde sonunda okunup teknik tarafına, evrensel boyutuna hakim olunmasından yanayım

Sevgili günlük, çocukken bir denemem olmuştu sana yazmaya dair sonra çocukça sebeplerle yarım kaldı. Arada buraya yazdığımda ve hatta başkaları da yazdığında sanıyorum tekrar başlayacağım yazmaya diyorum. Görüyorum ki çoğunlukla anlatacak kimseler bulamadığımız da sana yazıyoruz ve galiba genelde üzgün olduğumuzda daha da ötesi hüznümüzü taşıyamaz olup kelimeler bizden taştığında.

Şairler de günlük yazmışlar. Bir şair – seçkin bir kimse değilim ismimin baş harfleri acz tutuyor diyen şair - “Yaşamak” ismini verdiği günlüklerine başlarken “ne çok acı var” diye söze giriyor. Bu sıralar belki daha ağır yaşamak hissi, can acıtıyor evet. Bir şair gibi hissedemem şüphesiz ama şairler ses oluyor yine. Bu vesileyle kendisini anmışken; Allah, rahmet eylesin.

Bir gün sevinçlerimizi de yazacağız inşallah.

" ... mürekkebin utandığını gördüm basılı kâğıtlarda ... "

Maliye'den ilan gördüren Allah'a şükürler olsun, hayırlı olsun dostlar. Darısı GUY'un başına.

Temamız bahar...
Gününüz güzel geçsin dostlar.

https://www.youtube.com/watch?v=Epcj13tZ3gI

https://www.youtube.com/watch?v=CLGLI_WZs00

Nedendir bilmiyorum ipin ucu 107.dönem başlığında kaçtı, en azından ben orayı fark ettim. Ordan beri yokuş aşağı nasıl bir grup oldu böyle, kaymakam adaylarının konuştuğu başlık değil de pazar da esnaf kavgası takip ediyor gibiyiz.

“Hakimiyet bilâ kayd-u şart Milletindir.”

Ne demektir bu söz ve egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan Millet ne türden bir Millet'tir, hangi badireleri atlatmış, kime karşı hangi büyük savaşları verip zaferleri kazanmıştır!
Meclis-i Mebusan, Misak-ı Milli kararını aldı. Ne idi ki bu karar emperyalist işgalciler Meclis'i işgal edip kapattı. Çok değil, Meclis'inin kapatılmasının üstünden 12 gün sonra yeniden biraraya gelip Millet Meclisini kuran, üstelik bunu başkenti işgal altındayken yapma kararlılık ve cesaretini gösterip dünyaya meydan okuyan ve İstiklal Harbini verip bağımsızlığını kazanan nasıl bir Millet idi!

ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Mustafa Kemal Atatürk

Bugün ki bilgim, görgüm ve anlayışımla yeniden yaşamak istediğim çocukluğuma ve tüm çocuklarımıza sevgilerimle...

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun!