Geceye bir söz bir şiir bırak :)
-
...
Zamansız mı diyorsun?
Zamanı tanımıyorsun. -
...
'Maalesef' diye başladı söze. Maalesef, beyaz bir kağıdın tam ortasına damlayan, kocaman bir mürekkep lekesi gibi düştü içime. Sanki iki göğsümün ortasında bir yer, içine sıcak su dökülmüş çay bardağı gibi patladı, kırıkları ciğerlerime battı sanki.
-Mahir Ünsal Eriş
-
Ne güzel gülüyorsun Andre! OYSA çok gülenlerin yüreğinde keskin bir acı saklıdır. "Ana"
-
@elisa Bu da benden olsun
-
Neyi başarıyoruz ? Geceye bir yazı bırakıp ,uzaklaşıyorum:)
https:// www. mserdark. com /10-adimda-mutlak-basarinin-sirri/ -
Gözde göz yaşı yoksa, ruhta gökkuşağı çıkmaz.
-
...
Bir insanı diğerine bağlayan en güçlü şey: Aşinalık. Şöyle bir sevmek: Biz şimdi seninle, ezelden aşina gibiyiz birbirimize. Sende bulduklarım başka bir sebebe sığmıyor. Ve şöyle bir özlemek: Senden uzakta her an sana doğru eksiliyorum, ancak seninle tamamlanırım.
-Rasih Aslantürk
-
...
Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük...Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım...Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?
...Şükrü ERBAŞ.
-
"unutulacak diyorum, iyice unutulsun
neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.""gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın "
İsmet Özel
-
-
@kizilderili
Bir kitabı ilk kez elime aldığımda rastgele bir sayfasını açıp okumak gibi bir alışkanlığım var. Bu Ülke'yi araladağımda bu satırlar çıkmıştı karşıma. Ne kadar temiz bir ruh hâliyle yazılmış değil mi, hiç kirletilmeden. -
@fiscaldrag Gerçekten öyle bu sözleri yazabilmek iyi bir kalp yüce bir ruh ister. Bunlarla rastgele karşılaşmakta bence iyi insan şansı hakkını yemeyelim
-
@kizilderili Estağfurullah efendim Böyle güzelliklerle de ara sıra çarpışmasak nice olur hâlimiz.
-
...
Midesini yakıp geçen bir sancıyla uyandı, gün henüz aymamıştı. Her zaman böyle olurdu, bir yürek sancısı ya midesine vururdu ya başına. Yatağında doğruldu, yanıbaşında uyuyan annesinin nefesini dinlemeye koyuldu. Onu da kaybedersem ne yaparım, diye düşündü. Hüzünden ölünmeyeceğini biliyordu. Aksine, inadına yaşar gibi yaşamaya devam ediyordun. Gülerken buluyordun kendini, ardından bir suçluluk duygusu kaplıyordu her yanını. Yorganın altında sessiz hıçkırıklarla karşılıyordun geceyi...
Yorgundu, genç yaşına rağmen bin yıllık bir ağacın yükü vardı omuzlarında. Yüzünde bir yaprak kıpırdamazken, içinde kasırgalar kopuyordu. Onu bitiren de buydu, hep tek başına, hep yalınayak yürüdü dikenli bahçelere...
Birden irkildi, duvardaki aksine çevirdi yüzünü, iç geçirdi:
'Benim hiç uçurtmam olmadı, seninki tellere takılmış belli. Biliyor musun, bir şeyi hiç yaşamamakla yaşayıp tökezlemek aynı şey değil. Bisikletim de olmadı mesela, dizlerim yara bere içinde kalmadı. Dünyayı küçük bir evin avlusu zannederdim, kapının ardını bilmezdim. Sokakta oynayan çocukların sesi, sesime karışsın isterdim. Hepsi bu...' dedi.Bir türlü tamamlanmayan şeyler vardı, eksik yaşıyordu hayatı, ağır aksak.Kalktı yataktan, iliklerine kadar işleyen acıyı bir kez daha duyumsadı. Yürümeliydi, yapacak çok işi vardı, güneşi uykusunda selamlayacağı günleri görebilmek adına yola koyuldu: Düşlerinin aynası bir kağıt ve mürekkebi kayıp bir kalemle...
-
Hayat hep aynı,değişen birşey yok, bir iyi yüzünü gösterirse hemen ardından kötüsünü koyuyor önünüze.
-
. . . . . . . . .
-
Tek kişilik hikayemde yalnızlığım uğultulu bir kalabalık..
-
...
Tozlu bir kitabın kapağına üfler gibi üfledi nefesini. Sayfalarını çevirir gibi saçlarını okşadı. Yakın gözlüğünü unutmuş bir ihtiyarın çabasıyla, yüzündeki her detayı incelerken, solmuş sayfalardaki kelimeleri okur gibiydi. Titriyordu elleri. Gözleri ihtiyar değilse de sevdası yaşlanmıştı. Tutunarak çıkıyordu artık hayat merdivenini. Asansör bekleyecek kadar tahammülü yoktu, dört duvar arasında kalmaya da. O nedenle azalmış nefeslerini hızla tüketerek çıkıyordu basamakları. Ciğerlerinin biraz genişlemesini fırsat bilerek bir sigara daha sardı. Artık dışarı süzülen duman ciğerine dolandan fazlaydı. Ondandır odası daha bir griydi artık. Sallanan sandalyesine kurulup yanında duran zigondan yarım kalan kitabını aldı. Onun kapağına üfledi bu kez. Düşten gerçeğe gelmişti, taktı yakın gözlüğünü. Burnunun üstüne düşüverdi kendi kendine, her şey gibi o da yerli yerinde olmak istercesine. Kaldığı yerden devam ediyordu, düş ile gerçek arasında yolculuğuna. Bilemeden hem de hangisinin gerçek olduğunu. Hava kararınca köşe lambasını yakar, akşam tam 6'da demlerdi çayını. Ayağının altındaki parke gıcırdardı hep. Hem sinirini bozardı bu ses, hem de evindeki tek arkadaşı gibi onu yok etmeye kıyamazdı. Ses çıkaranların yok oluşunu seyretmekle geçmişti ömrü, belki de bundan eli o sese uzanmazdı. Sandalyesinde uyuyakalır, sigarasını tablada unutur ama hiç yangın çıkarmazdı. Uslu bir ihtiyardı, çayı ocakta unutmazdı. Yılları peşine takmış, bugüne kadar kaçmayı başarmıştı. Gece yarısı saat kulesi yeni günü vurunca bir zafer mütebessimliği ile perdeyi açardı. Gökte kayan yıldızlara bakar, kaç kavgacının daha kavgasını yarım bıraktığını sayardı. Gecenin seyir defterini tutar, sabahları ayakta karşılardı. Güneşe saygısından değilse de, geceye olan sevgisinden olabilir miydi? Ya da sadece anlamsız bir uykusuzluktu sadece, büyütmemeliydi.
...
-
Sevgili Tony B.
Sığamıyorum yine kendime
Ne bu bedene
Ne de bu us'a
Ve artık gökyüzü
Hiçbir ufku vaad etmiyor bize -
Nefes almamıza bile karışıyorlar. Rahatça ağlayamıyoruz. Kardeşlerim Rabbim referansı olmayanlara da bekledikleri işi nasip etsin. Çünkü referansı olmayan kişi garibandir. Yani orta gelirin altindadir benim gibi. Gücüm kalmadı artık. Gücü olmayanlara Rabbim güç versin. Dua isterim. Kimsenin kapısında kul olmak istemiyorum.