Kültür-Sanat / Bugün hangi kitaptan kaç sayfa okudunuz? Okuduğunuz kitaptan bir bölüm/anekdot paylaşır mısınız?
-
‘’Gerçek öğretmenler diyordu, size değişik gerçekler öğretenlerdir.’’
Doğu'nun Limanları
-
''Ölüm ancak uzun sürdüğü ve onur kıracak kadar acılı olduğu zaman kötüdür.''
Ernsest Hemingway - Çanlar Kimin İçin Çalıyor - sayfa 572
-
Yanlış aynalara yöneldik görünmek için
Göstermek için bir şeyleri unutmak için
Olmayan bir şeyleri olan bir şeyleri.
En zayıf yanımızda bulvar tuzakları
Öyle bir süsledik ki bedenlerimizi
-Evlerimizi, eksiklerimizi-
Bakarak birbirimize saklı öykünmelerle
Giysiler takılar boyalar içinde
Kayboldu yüreklerimiz
Ve bir ince düşünce..
Şükrü Erbaş-Kayboldu Yüreklerimiz -
@Sahrud Çok uzun zaman olmuştu Şükrü Erbaş okumayalı teşekkür ederim hocam
-
zor zamanda konuşmak- ismet özel
-
...........
-
@babanınoğlukemal İsmet Özel okurlarını gördükçe mutlu oluyorum hocam
-
"ömrüm...
ah benim ördükçe sökülen yakasız kolsuz hırkam.."
Şükrü Erbaş -ne kadar yalın ve ne kadar hoş bir tasvir... -
@Phoenix kardeş sen bizi depresyona mı sokmaya çalışıyon
-
“Sana doğru yuvarlanan yumağın kedisiyim ben.”
Barış Bıçakçı - Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Michael Seth -
@aliveli Şimdi hayat dolu ve minnoş oldum bence
-
''Hayatın en güzel bencilliğidir aşk.''
Ahmet Ümit/ Elveda Güzel Vatanım -
''Sahi denizsiz ne yapacağız? Gözümüzü bu şehirde açtık. Önce bu şehrin sokaklarını sonra denizini tanıdık... Ne yapacağız denizsiz?''
Ahmet Ümit/ Elveda Güzel Vatanım -
Artık herhangi bir hayale kucak açamayacak kadar yorgunum.
Cemil Meriç
-
Açgözlülük, kâr hırsı, diğerlerini umursamamak... Bu, zenginlerin ve güçlülerin tutumudur. Fakat toplum da böyle düşünmeye, yaşamaya başladığında rezilleşir.
Noam ChomskyDirek bir kitaptan alıntı değil Chomsky'in zenginlik ve iktidar ilişkisi hakkındaki derleme sözlerinde denk geldim bir dergide.
-
@azsakallıdede Güzel okuma yapmışsınız hocam. Paylaştığınız için teşekkür ederim.
-
Polisiye severlere şiddetle tavsiye ederim.
"'dünya adil bir yer değil' dedim. Lafımı ağzımdan alıp ikinci cümleyi kendi
söyledi.
''Bizim görevimiz de adalet dağıtmak değil.'"Ahmet Ümit - Beyoğlu Rapsodisi
Yavuz Selim Turan -
'Meydan karla kaplanırken, ayak izlerini bırakarak yavaş yavaş yürümeye koyuluyorlar. Kar, ayaklarının altında gıcırdıyor; düşmemeye çalışarak dikkatle ilerliyorlar. Biraz sonra yumuşak ama biteviye yağışına karşı konulamayan büyük beyazlık, suç delilleri gibi yok edecek; ne gelmiş ne gitmiş gibi olacaklar...''
Zülfü Livaneli / Konstantiniyye Oteli -
''Hatırlar mısın ? 'Öteki Bahçe' diye bir yazı dizin vardı. Senin geçtiğin, Öteki Bahçe bile sayılmazdı. Bu ülkenin her yanı Öteki Bahçelerle çevrili... Her birimiz, yek diğerimizin Öteki Bahçesinde yaşıyoruz. Sana kendi bahçen gibi gelen de, çitlerin ardında kalanın 'Öteki Bahçesi'dir. Kim koymuş bu çitleri aramıza? Kim bu bahçelerin gerçek sahibi? Çit filan yok aslında... Çit dediğin, bizim düşüncelerimizle yarattığımız zincirlerimiz, kem gözlerimizdir. Bu kadar!''
Ali Kırca- Öteki Bahçe -
hem bilmek hem de bilmemek, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayırdında olmak, çeliştiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak; mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlâka sahip çıktığını söylerken ahlâkı yadsımak, hem demokrasinin olanaksızlığına hem de parti'nin demokrasinin koruyucusu olduğuna inanmak; unutulması gerekeni unutmak, gerekli olur olmaz yeniden anımsamak, sonra birden yeniden unutuvermek: en önemlisi de, aynı işlemi işlemin kendisine de uygulamak. işin asıl inceliği de buradaydı: bilinçli bir biçimde bilinçsizliği özendirmek, sonra da, bir kez daha, az önce uygulamış olduğunuz uykuya yatırmanın ayırdında olmamak.
George Orwell-1984
Yüreğimiz yanıyor ve kanıyor her defasında. Biliyorum siyaset yapmak, kitleleri yönetmek, toplumların yaşayacakları yaşam düzeni adına kararlar almak kolay değil hem de hiç kolay değil. Ama şu anda yaşadığımız dönemde ciddi anlamda ters giden bir şeyler var. Ben bizi yönetenlerin samimiyetine inanmıyorum, inanmayı çok istiyorum ama gördüğüm güç zehirlenmesi dediğimiz tehlikeli duruma yakalanmaları. Yönettikleri güçleri kaybetme korkusuyla kararlarını almaları, yitip giden günahsız canlar için üzüldüklerini tahmin ediyorum ama öncelikleri giden canlardan ziyade ellerindeki gücü yitirmemek daha çok bu kurdukları kendi canlarının güvende olduğu düzeni sürdürebilmek.
1948 yılında yazılan bir kitapta günümüze dair tanıdık çok şey görüyoruz. Bize özgü bir şey değil tabi ki bu, neredeyse gücü elinde tutan insanların olduğu her toprak parçasında benzer şeyleri görebiliyoruz tarihe yada günümüze baktığımız da. Ne yazık ki dünya; yaşamayı çok sevdiğimiz ama çok zorlandığımız bir dünya.