Kültür-Sanat / Bugün hangi kitaptan kaç sayfa okudunuz? Okuduğunuz kitaptan bir bölüm/anekdot paylaşır mısınız?
-
Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatmak kolay değildir.
Tarık Tufan - Ve Sen Kuş Olur Gidersin
-
Bir kitabin sayfalarından koparak çıkmış gibi filme aktarılmış şu sozler orjinal haline dokunmadan paylaşıyorum.
"my darling, i'm waiting for you. how long is a day in the dark? or a week? the fire is gone now. and i'm horribly cold. i really ought to drag myself outside, but then there'd be the sun. i'm afraid i waste the light on the paintings and on writing these words. we die. we die rich with lovers and tribes, tastes we have swallowed, bodies we have entered and swum up like rivers. fears we've hidden in, like this wretched cave. i want all this marked on my body. we're the real countries. not the boundries drawn on maps, the names of powerful men. i know you'll come and carry me out into the palace of winds. that's all i've wanted. to walk in such a place with you, with friends. an earth without maps. the lamp's gone out, and i'm writing in the darkness..."
We are real countries not the boundries drawn on map
English Patient
Her kelimesi bir roman her imlasi bir film konusuna bedel... -
İnsanın duyduğu acıdan duman çıksa, dünya ebediyen karanlığa gömülürdü..
Doğunun Bilim Güneşi İbni Sina
-
"Ufukta ne görüyorsun?" sualini birbirimize çok soruyoruz. Herkes yarını merak ediyor. Hatta bu dünya ahvaline pek vakıf olmayan cahillerin gönlünde de aynı üzüntü ve merak var. Ben müthiş bir "tahmin düşmanı"yım. Kehaneti sevmiyorum. Bütün felsefe sistemlerinin iflasını gördükten sonra büyük bir hakikati de görelim: Devrimiz nazariyenin ve sistemin umumi iflasını ilan etmiştir. Nihayet anlamaya başlıyoruz ki her sistem, ölü bir kalıptır, statiktir, çünkü mantığımızın mahsulüdür. Sayısız değişmeleriyle, göz karartıcı hızıyla, tamamıyla dinamik olan bir mahiyeti, yani hayatı biz ancak sezişimizle takip ve bilgimizle izah edebiliriz; ona yol gösteremeyiz. ilim bugünü anlar, yarını keşfedemez. Böyle bir iddiası da yoktur. Her sistem, gülünç bir kehanettir. Nazariye kurmaktan geçelim. Yalnız müşahede.
Peyami Safa - Bir tereddüdün romanı
-
@nisyan Düşünce dünyasında hiçbir fetih nihai değildir. Hepimiz birer Sizifos`uz. Hele de diyaloğun olmadığı bu güzel memlekette... Cemil Meriç'in dediği gibi hayırla şerri birbirinden ayıran meleke'nin, bize birçok şerden hangisinin ehven olduğunu bildiren bir meleke'ye dönüşünü buğulu gözlerle izlemekteyiz şerden başka bir şey görülmemesi nedeniyle.
-
''Dicle'nin serin yamaçlarında bir çilek idim ben. Son taşkında bedevilerin bağlar ve bahçeleri harap olunca geç yeşermiş, şiddetli güneş ile erken kızarmıştım. Bir gün kara kaşlı, kara gözlü bir Arap kızı nazik elleriyle koparıp koydu sepetine beni. Dalım yaprağım benimle idi. Umuyordum ki al dudaklarına dokunacaktım. Olmadı. ''
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
David Lazar -
@Phoenix cemil meriç okumayı hep ertelemişimdir, anlayamazsam telaşıyla. Ardından paylaştığınız kesiti görünce iyi ki önceden okumamışım diyorum. Babilde ölüm istanbulda aşkı okumuştum zamanında, tek bir cümlesini bile hatırlamıyorum. Velhasıl ben iki şerden kendime pay çıkardım iki kitabı da okumak farz oldu.
-
@nisyan Ben de Peyami Safa'nın bu kitabından habersiz idim. İtiraf etmek gerekirse en az 10 defa okudum bugün paylaştığınız bölümü. Tekrar tekrar ve hayret ile.
-
@Phoenix okursanız seveceğinizi düşünüyorum, hatta başlıktaki pek çok kişinin de. Örnekleri çoğaltmak isterdim ama kitap şu an yanımda değil, yine de biraz fikir verebilir:
“Alakalarımızın yüzbin şekline isim bulamıyoruz ‘sevmek’ deyip çıkıyoruz. Onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime.”
-
@nisyan Söylediğiniz kadar varmış. Kitap almayalı uzun zaman olmuştu. Tavsiyenize uyacağım efendim. Alıntıladığınız cümle ile bir kez daha hak verdim Cemal Süreya'ya. Sevmek harbiden de çok uzun bir kelime imiş.
-
@Phoenix cemal süreyyayı bilmezdim, sizi okurken tarayıcıya danışıyorum muhakkak sözün hasret versiyonu da var:
"hasret bir uzun kelimedir, yorulur okuyan"
-
@nisyan Peki ya siz? Her paylaştığınız şey ile birlikte kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplatıp cevap verme paniğimi kuklaya çevirmeme neden oluyorsunuz. -
@Phoenix ne yazacağımı şaşırdım hocam nasıl bir cevher saklı aksinizde. özenip ben de aynalarla kaplatayım dedim, necip fazılın aynaları gibi zindan oldu.
-
@nisyan Benden değil hocam Nilgün Marmara'dan. Kuş koysunlar yoluna şiirinden. Heybemde bu kadar güzel şeyler yok ne yazık ki
-
@Phoenix fark eder mi hocam? bi nilgün marmara diyorsunuz bir cemil meriç bir başka gün onlarcası. hepsi size ayna olmuş, heybenizde duruyor.
-
@nisyan
''uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım '' -
@Phoenix
"Yol uzun, güzergah zorlu; ne demeliyim?
Zarif kardeşim benim,
Seni aldım yanıma, ikizimi almış yürüyor gibiyim.
Sana yıldız sana güneş mi demeliyim,
Günümde hayret gecemde hayret istedim
Yer yer senin gibiyim ben yer yer kendim.
İnsan olan yerlerim çok ağrıyor,
Olsun, yine de sen kapanma, şu sıra benim,
Yerine bırak ben incineyim." -
Japonya'da ''Kintsugi'' denilen çok zarif bir sanat vardır. Muhtelemen bir çoğunuz biliyordur. Kin Japonca'da altın, tsugi ise birleştirmek demekmiş. Altınla birleştirmek diye çevirebileceğimiz bu naif kelime aslında bir tamir sanatına yakıştırılan isim. Sanatın özü gayet basit. Kırılan herhangi bir eşyayı altın veyahut altın tozu ile birleştiriyor başka bir deyişle tamir ediyorsunuz... Yüzyıllardır süre gelen bu gelenek aslında oldukça masraflı. 10 Japon Yeni paha biçilen bir eşyayı 100 Japon Yeni ile onardığınızı düşünün. Fakat bu geleneğin çok hoş bir felsefesi altında yatan büyük bir manası var. Bu felsefeye göre bir eşya (veyahut bir insan) hasara uğradığında (acı çektiğinde) bundan bir ders almış, deneyim kazanmış ve bir anıya sahip olmuş olur. İşte bu yüzden bir önceki halinden çok daha güzel çok daha özel ve çok daha değerlidir.
Düşünceye bakar mısınız? Bu yüzden altın ile onarıp eski halinden çok daha değerli bir hale getirmeye çalışıyorlar.
-
Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle,yazıyla, resimle ya da susarak.. Yusuf Atılgan
-
@Phoenix hocam çok iyiymiş, gerçekten felsefi boyutuyla derin bir anlam içeriyor. Japonlara her geçen gün hayranlığımız artıyor. Bu Doğuya çekiş hayrolsun inşallah