Ey benim iltiyam-ı nâpezirim (kapanmaz yaram)
Ey benim irtiâş-ı mestim (sarhoşluğum/titrekliğim)
Ey benim inşirâh-ı derûnum (gönül ferahlığım)
Ey benim irtidâf-ı sevim (ardınca yürüdüğüm, ardına düştüğüm, peşinden koştuğum aşkım)
Ey benim irtigâb-ı halim (hesveslenip rağbet ettiğim)
Ey benim anâsır-ı erbââm (toprağım, havam, suyum, nurum, ateşim)
Ey âlemin kızıllığını ruhuma saran, kehkeli devâm-ül devâm ve davam
Ey sebâ makamında tınlayan serzenişlerimi, sadağında sabâ sabâ yükselten kav-i gam..
Ey sökülüp kayinâğ-i andan (çıkış yerinden) yokuş aşağı kayan sulardan, ç/ağlayan gür gürültüm..
Ey dökülüp semâ-i arşdan (gökten, yüksekten) bozkır topraklarımı yeşerten yağmurum
Ey zemzeme-dar (ahenk) içinde dağ aralarından esip kokusuyla mest eden rüzi-garım/gülüm...
Sonun gelmezki, mânâ ve maddeyle mezetmekle (anlatmakla) b{y}itesin..
İdrak-ı müdrik (kavramakta güçlük çeken) aklım şeşârıp kaldı deryâ-ı çağanına düşünce (okyanus gibi, derinlik)
Tüm müftehir (şâşaâlı) söylemlerim, ipek kozalarına doladığım saçının tek bir teli kadar etmez toplasam...
Medhiyeler, feverânlar, câmiülkelimler; yetmez seni tarife...
Medhiyelerim ak güzelliğin karşısında olur, olur kendine reddiye..
Feverânlarım (çığlık/inilti) gömülür ilmek ilmek sessizliğe..
Câmiülkelimlerim (zengin söz heybesi) fakirleşir döner fırkanda lâl-ü ebkeme (lal olmuş dile/dilsize)..
-mum olsan, yanar pervane kanatlar..
-yel olsan, un ufak olur parçalanır dağlar..
-toprak olsan, sende açar muradını baharlar..
Ey benim maarizülkelâmım (sözün içinde geçen ama görünmeyen/örtülü)
Ey benim karanlıklarıma şemsitâbânım (ışık saçan, aydınlatan, güneş)
-sana sevdalı bu canın senden başka mahlası yoktur zeminde..
-sana sözler dizen bu acizin fikrinde titremez senden başka gülçehre..
-değil mi ki, fincan denize müştak ummana sevdalı; varsın olmasın bu gedanın (fakir/kimsesiz) vuslatı...
-çünkü kavuşmak aşk değildir, ama aşk kavuşmaktır..