10 Ara 2017 18:28

@kilici Ankara’nın başkent oluşu üzerine, zamanında ileri geri çok şey söylenmiştir. Özellikle İngiliz diplomadan, Ankara, ancak iki yıl başkent kalabilir; İstanbul yine başkent olur demişlerdir. İngiltere Büyükelçiliği’nin hiçbir zaman Ankara’ya taşınamayacağını ilân etmişlerdir. Osmanlı Salta¬natı geri gelirse başkent tekrar İstanbul’a taşınır diye ummuşlar ve bekle¬mişlerdir. Türkiye’de muhalefetin palazlanıp başkent sorununu gündeme getirmesini, İstanbul’un tekrar başkent yapılmasını arzulamışlar, beklemiş¬lerdir. Ankara’yı aşırı ölçüde yermişlerdir, Ankara’nın başkent yapılması kararını yanlışmış gibi göstermeğe kalkmışlardır. İngilizlerin bu kampan¬yası yedi yıl kadar sürmüştür. Bütün bunlar artık tarihte kalmıştır. Baş¬kent kavgası, Türkiye’nin zaferiyle sonuçlanmıştır.
Bugün basınımızda Ankara’nın sık sık eleştirildiği görülür. Kışın baş¬kentin hava kirliliği, yazın kuraklığı susuzluğu, konu edilir. Ankara’da çar¬pık bir şehirleşme olduğu vurgulanır. Bütün bu eleştiriler ideal bir Türk başkenti özleminden kaynaklanıyor olsa gerektir. Yoksa başkentin yanlış seçildiğini ve değiştirilmesi gerektiğini söyleyen pek yoktur.
Ankara’nın başkent seçilmesi karan, doğru ve yerinde bir karardır. Yeni Türk Devleti’ne yeni bir başkent gerekliydi. Ankara elverişli bir ko¬numdaydı. Anadolu’nun merkezi bir yerinde, koyu bir Türk oymağının ortasında, tarihi karayollarının geçit yerinde ve demiryollarının bir ucunda bulunuyordu. Yeni devletin başkenti Anadolu’ya kaydırılmakla, ülkenin bütünüyle daha dengeli biçimde ilgilenme olanağı yaratılmıştır. Yeni Türk Devleti’nin dikkati Anadolu’ya kaymış, kaydırılmıştır.