Bu replik hangi filmden?
-
@hayatım-sınav gözden mi kaçmış? Aaaaa...
-
@agor, içinde söyledi: Bu replik hangi filmden?
"ABD 'nin en büyük yalanı gücün masum olduğuna inandırmasıdır."
Batman v Superman : Adaletin Şafağı
-
@tiebout schindlerin listesi yüzük sahnesi?
-
@jjgosso, içinde söyledi: Bu replik hangi filmden?
@tiebout schindlerin listesi yüzük sahnesi?
Aynen oyle . tebrikler
-
@agor tüh öyle olmuş
-
@kaimoğlan, içinde söyledi: Bu replik hangi filmden?
Keating: Yaşadığın günü kavra! Henüz vakit varken tomurcukları topla. Yazar bunu neden yazmış?
Öğrenci: Acelesi var.
Keating: Bilemediniz. Ama önemli olan yarışmaktı. Çünkü hepimiz solucan yemi olacağız, arkadaşlar! Buna ister inanın, ister inanmayın, her birimiz bir gün nefes almayı kesecek ve öleceğiz. Şimdi öne doğru bir adım atın. Ve geçmişten gelen bu yüzleri biraz inceleyin. Onlara daha önce ciddi olarak bakmadınız. Sizden pek farklı değiller. Aynı saç modeli. Tıpkı sizler gibi hormonlara sahipler. Sizler gibi yenilmez hissediyorlar! Dünya onlar için bir istiridye. Çok büyük şeyler başaracaklarına inanıyorlar. Sizler gibi gözleri umutla dolu. Peki yapabileceklerini yapmak için yaşamaya acaba çok geç mi başladılar? Çünkü bu oğlanlar artık çiçeklere gübre oldu. Ama eğer dikkatle dinlerseniz size fısıldadıklarını duyarsınız. Yaklaşın. Dinleyin! Duyuyor musunuz? Carpe… Carpe… Carpe Diem… Yaşadığınız günü kavrayın, çocuklar. Hayatınızı olağan dışı yapın!Replik havada kalmış. Cevaplayan olmamış.
"Ölü Ozanlar Derneği" dir kendisi. Tavsiye edilir. -
''bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kesikmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik.
o gece oturup düşündüm. oğlum Bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte. ''
-
@onuktekin Masumiyet
-
@walras12 Şunu da bırakayım buraya.
https://www.youtube.com/watch?v=10zCe8a-uU8 -
Ömer was here!
-
-Korede cephedeyiz.
-Senin ne işin vardı Kore'de ?
-Demokrasi götürdük. O dönem bizede yeni gelmiş. Bilgiler tazeyken orayada götürdük. -
@mrnobody çok iyi replik ama hangi filmden bilemiyorum
-
@kml Behzat Ç. Bir Ankara şeysi 57. Bölüm
-
"Bir zamanlar ünlü bir adam kendi şeytanlarımızı yaratıyoruz demişti. Kim demiş, bu ne demek? Önemli değil o söylediği için söyledim, evet.Ünlüydü ve şimdi iki ünlü adam tarafından söylenmiş oldu. Ve ben, yeniden başlayacağım. En iyisi en baştan almak..."
-
Sonunda, bizim gibi senelerce okuyanlara bir mesaj var. Yeşilçam'dan bir replik. "Bugün neyim varsa senin sayende Ali Rıza. Benim gibi boş gezenin boş kalfasını o nalburun yanına vermeseydin, bugün ne dükkanım olurdu... Ya maazallah, karımın kardeşidir deyip okutmaya mokutmaya kalkaydın beni, maazallah!"
-
@bulbasaur Namuslu. Çok güzel filmdir, eğer izlemeyen ya da dikkatle izlemeyen varsa oturup boş bir vaktinde kafa yorarak izlesin derim.
-
@agor Ali Rıza gibi çileden çıkacağız yakında.
-
Karakter: Şimdi dışardaki adam zor, kahveci zor, benim mesleğimde çok zor bir meslek, çok zor, çok.
Bankacı: Sır yani söylemeyeceksiniz?
Karakter: Yoo söylerim, söylerim efendim. Efendim bendeniz bahse girerim?
Bankacı: Bahis
Karakter: Bahse girerim.
Bankacı: Peki hiç kaybetmez misiniz bu bahiste?
Karakter: Hep kazanırım efendim.
Bankacı: Nasıl yani?
Karakter: (Sırıtarak) Hep kazanırım. Hiç kaybettiğim olmaz, hep kazanırım. Kazanırım getirir parayı yatırırım bankaya. Bir kısmını da cebime koyarım.
Bankacı: O dedi şu kadar, siz dediniz bu kadar. Bir kazanırsınız, bir kaybedersiniz bahis dediğiniz nedir?
Karakter: Yok, yok, yok ben hep kazanırım. Hep kazanırım, kaybettiğimi de gören olmamıştır şimdiye kadar. Benim adım bahisçi ...
Bankacı: ... ordan geliyor.
Karakter: Ben kazanacağımı bilirim. Bak şimdi kaç yaşındasın?
Bankacı: 32
Karakter: Maşallah. Saçlarında kapkara ha.
Bankacı: Siyahtır tabi.
Karakter: Kapkara.
Bankacı: Aileden bizim genetik.
Karakter: Hiçbir beyaz yok. Mesela ben sana desem ki senin saçın bir ay içinde ağaracak. Olacak iş.
Bankacı: 1 ay içinde.
Karakter: 1 ay içinde.
Bankacı: Efendim olmaz.
Karakter: 1 ay içinde zatıalinizin amudu fukarasında ana bu büyüklükte beyaz bir kıl çıkacak.Bu replik üzerine bahse girilir. Amudu fukara (Kalçayı ifade etmektedir.) Bankacı kendinden emin tamam der bahse girelim. 1 ayın sonunda bankacı kendinden emin bahsi kazanacağını düşünür. Bahsin sonunda anlaştıkları biri, birisinin hakemliğinde bankacının kıçına bakılır, elbette beyaz kıl yoktur ve bankacı bahsin sonunda 10.000 TL kazanıp, bu zamana kadar bahiste hiç kaybetmeyen karaktere bahis kaybettirdiğini düşünürken, karakter şunları söyler: Bur çanta senin 10.000 TL var, bu çantada benim bunda da 10.000 TL var. Ben kazandım. Bankacı nasıl olur siz bana 10.000 TL veridiniz bu durumda kaybetmiş oldunuz. Karakter, müdür der ben senin kıçını gösterdiğim adamla ona senin kıçını göstereceğim üzerinden 20.000 TL'lik bahse girmiştim. O yüzden ben 10.000 TL kazandım. Hadi işin rast gelsin der ve bank müdürünün bembeyaz olmuş yüzü eşliğinde sahne sona erer!
Saygı, rahmet ve dua ile (Tuncel Kurtiz)
-
@agor, içinde söyledi: Bu replik hangi filmden?
"Bir zamanlar ünlü bir adam kendi şeytanlarımızı yaratıyoruz demişti. Kim demiş, bu ne demek? Önemli değil o söylediği için söyledim, evet.Ünlüydü ve şimdi iki ünlü adam tarafından söylenmiş oldu. Ve ben, yeniden başlayacağım. En iyisi en baştan almak..."
Iron Man 3
-
@sınavsayar, içinde söyledi: Bu replik hangi filmden?
Karakter: Şimdi dışardaki adam zor, kahveci zor, benim mesleğimde çok zor bir meslek, çok zor, çok.
Bankacı: Sır yani söylemeyeceksiniz?
Karakter: Yoo söylerim, söylerim efendim. Efendim bendeniz bahse girerim?
Bankacı: Bahis
Karakter: Bahse girerim.
Bankacı: Peki hiç kaybetmez misiniz bu bahiste?
Karakter: Hep kazanırım efendim.
Bankacı: Nasıl yani?
Karakter: (Sırıtarak) Hep kazanırım. Hiç kaybettiğim olmaz, hep kazanırım. Kazanırım getirir parayı yatırırım bankaya. Bir kısmını da cebime koyarım.
Bankacı: O dedi şu kadar, siz dediniz bu kadar. Bir kazanırsınız, bir kaybedersiniz bahis dediğiniz nedir?
Karakter: Yok, yok, yok ben hep kazanırım. Hep kazanırım, kaybettiğimi de gören olmamıştır şimdiye kadar. Benim adım bahisçi ...
Bankacı: ... ordan geliyor.
Karakter: Ben kazanacağımı bilirim. Bak şimdi kaç yaşındasın?
Bankacı: 32
Karakter: Maşallah. Saçlarında kapkara ha.
Bankacı: Siyahtır tabi.
Karakter: Kapkara.
Bankacı: Aileden bizim genetik.
Karakter: Hiçbir beyaz yok. Mesela ben sana desem ki senin saçın bir ay içinde ağaracak. Olacak iş.
Bankacı: 1 ay içinde.
Karakter: 1 ay içinde.
Bankacı: Efendim olmaz.
Karakter: 1 ay içinde zatıalinizin amudu fukarasında ana bu büyüklükte beyaz bir kıl çıkacak.Bu replik üzerine bahse girilir. Amudu fukara (Kalçayı ifade etmektedir.) Bankacı kendinden emin tamam der bahse girelim. 1 ayın sonunda bankacı kendinden emin bahsi kazanacağını düşünür. Bahsin sonunda anlaştıkları biri, birisinin hakemliğinde bankacının kıçına bakılır, elbette beyaz kıl yoktur ve bankacı bahsin sonunda 10.000 TL kazanıp, bu zamana kadar bahiste hiç kaybetmeyen karaktere bahis kaybettirdiğini düşünürken, karakter şunları söyler: Bur çanta senin 10.000 TL var, bu çantada benim bunda da 10.000 TL var. Ben kazandım. Bankacı nasıl olur siz bana 10.000 TL veridiniz bu durumda kaybetmiş oldunuz. Karakter, müdür der ben senin kıçını gösterdiğim adamla ona senin kıçını göstereceğim üzerinden 20.000 TL'lik bahse girmiştim. O yüzden ben 10.000 TL kazandım. Hadi işin rast gelsin der ve bank müdürünün bembeyaz olmuş yüzü eşliğinde sahne sona erer!
Saygı, rahmet ve dua ile (Tuncel Kurtiz)
Inat Hikayeleri filmi içindeki hikayelerden birinin içinden güzel bir diyalog. Ders niteliğinde bir filmdir, izlemeyen varsa izlemeli bir an önce.