Faktör donatımında ülkelerin faktör yoğunlukları farklı... yani kimi ülke sermaye yoğunken kimi ülke emek yoğun. ancak söz konusu malın iki ülkede de üretiminde dahil edilen emek ve sermaye miktarı yani teknolojileri aynı. yani malların faktör yoğunlukları iki ülkede farklı değil.
Soruda sorgulanan da buydu. Yani aynı malın iki farklı ülkede farklı üretim faktörleri ile üretildiğini kasteden şık yanlış olacaktı.
@rabia89
heh işte o şık yanlış olacak. yani atıyorum kağıt a ülkesinde 2 emek 1 sermaye ile üretiliyorsa b ülkesinde de 2 emek 1 sermaye ile üretilir. tekniği budur.
Hocam adı üzerinde tahmin.
Veriler elinde varsa onlar üzerinden daha isabetli hesaplayalım.
Zaten sallama verilerle hesap ettiğimi ve üstün körü olduğunu belirttim neye gülüyon
Guy 90 muhabbeti yaparken de gülündü tablo ortada.
En basit mantıkla dahi bırak hadi iki yılın toplamını dahil etmeyi tek yıl gibi düşünsek bile 7 farklı puan türü var. Kontenjanı elbet ki 7’ye bölmek yersiz olur hemen hemen belli puan türlerinde toplanma olacağından. 875’i 3’e dahi bölsen 292 eder. Buna iki yılın toplamına bu sene dahil olanları da düş üstüne de hadi başvurmayanlar olsun diyelim onları da ekle yine 250-300 sıralamaya denk gelen puanlarda kalır.
Kısacası temelsiz de değil.
Ha olur olmaz orası ayrı ama dayanaksız değil.
kitabı defteri komple bağışlarım
@ezequiel
eğer akıllandılarsa linç yemezsin ama akıllanmadılarsa birazdan çok pis linç yersin seni burda ayağından tavana asarlar
@karar
Hocam kimimizin sevinci kimimizin üzüntüsü oluyor.
Emek veren herkesin karşılığını aldığını görmeden hiçbirimize derin nefes yok.
@papatyaçayı
yani demek istediğim şu; ailevi durumlardan dolayı izmir guy olsa şu anki durumumdan daha iyi olur diye düşünmüş olabilir ve en nihayetinde henüz izmir guy için mülakat sonucunun ne olacağı meçhulken, eğer o olmayacaksa da şehir fark etmeksizin bir başka x ilanı dahi şu andaki bulunduğu durumdan daha çok isteyeceği bir durum olmuş olabilir ve ilanları kafasında bu şekilde belli kefelere koyarak her ihtimale karşın birçok ilana başvuruyor olabilir.
Yani bu durum da ihtimal dahilinde. Kendi adıma bir ithamda bulunacak olsam bu ihtimali de düşünüp herhangi bir kötülemede bulunmaktan kaçınırdım açıkçası.
Ama belki de bunların hiçbiri değildir, sadece tatminiyet amaçlıdır ve siz haklısınızdır tüm öfkenizde ancak bilemeyiz, genelleme yapmamak gerekir diye düşünüyorum.
Arkadaşlar bir insanın a,b,c,d,e,...,z planları olabilir.
Hele ki bulunduğu durumla ilgili bir memnuniyetsizliği varsa. Bu memnuniyetsizlik göreviyle ilgili olabilir, şehirle ilgili olabilir vb.
Ve bu durumda; önüne gelen ilanlara da işte bu a,b,c,... planları olarak bakabilir. Bu ilanlar için arasında en çok istediğim şu ancak eğer o olmazsa bu da olur, bu da olmazsa şu da olabilir gözüyle bakabilir, bu ilanları kafasında belli sıralamalara koyup sonuçta hiçbirinin sonucunun kazandınız ya da kazanamadınız olacağını başvurmadan ve sürecini yaşamadan bilemeyeceğinden başvurabilir.
Bu durum, ta ki hem şehir bazında hem de görev tanımı bazında istediğini alana kadar devam eder, çünkü; öncelik kendini garantiye almak, sonrası ise bir meslek garantinin yanında imkanlar dahilinde en istekli olabileceğin işe ulaşmaktır.
Bu nedenle bu tür durumları eleştirmek tabi ki olabilir ancak bence çok da acımasız ithamlarda bulunulmamalı.
Misalen ben en başında hem şehir bazında hem de görev tanımı olarak çok isteyebileceğim bir atanma yaşamış durumdayım, o nedenle bu defteri kapattım çoktan, daha ne bir kurum sınavı ne bir mülakata girerim ancak bu denk geliş benim şansıma olmuş bir durumdur. Bu şansa denk gelmeyen insanlar elbet ki imkanları dahilinde maalesef kafalarındaki değer sırasına göre deneyecekler ve sonuçlarının olumsuz olması ihtimaline karşın da kafalarında daha alt sıralara koydukları ilanlara dahi başvuracaklardır.
Bu tutumun sebepsiz yere safi tatminiyet için yapılması kesinlikle karşı olduğum bir şey, ancak; her bu tutumda olanı da genelleyerek kötü niyetli olmakla suçlamamak lazım.
Alışkanlık olarak başlıkları okumaktayım. Bu başlıktaki bu konuyla ilgili son konuşmalar biraz dikkatimi çekti, ben de konuyla ilgili fikrimi belirtme gereği duydum. Belki sürecin yıpratıcılığı da etki etmiş olabilir bu öfkeye ama bana biraz fazla geldi açıkçası.
Kazananlara tebrikler, şimdilik istediğini alamayanlara ise bir yerlerde bekleyen nasiplerine ulaşana kadar sabırlar diliyorum. İyi forumlar.
@yenikeynes
Kitaplar daha çok bir soruya karşılık gelen dar tanımlar şeklinde. Mülakatlarda ise bir soru sorulduğunda, o soru, aslında; her verilen cevapta bağlantılı bir soruyla daha çoğaltılarak komple konuya değinileceğinin habercisi olabiliyor.
O yüzden kitaplar sözel olarak tanımlamakta sıkıntı yaşadığınız kalıplar için faydalı yalnızca ama tek başına yeterli olmaz diye düşünüyorum. Bir sistem halinde bağlantılı şekilde ilerleyen notlarınız da konunun tümüne hakimiyet açısından, en azından bir konu ile bağlantılı değinilebilecek diğer noktaların haritasını kafanızda tazelemek açısından gerekli.
@theekonomist
O başka bir konu hocam.
Ben kendimce iyi mülakat-kötü mülakat tanımının ayrımını yapmaya çalıştım sadece.
İyi mülakatın tanımının; teknik bilgiye de sahip olmakla birlikte asıl olarak hal, tavır, hareket, baskı altında durumu göğsünde yumuşatma, kendine güven, kendini ifade edebilme, pratiklik gibi karakteristik özelliklerden geçtiğini ifade ettim.
Ve dediğiniz faktöre de çok takılmamanızı tavsiye ederim, eğer iyi mülakat tanımına ''fazlasıyla'' uyduysanız. O bu tanıma yeterince uyamayan adaylar için önemlidir olsa olsa.
@ztrkrdvn
Alacağın cevabı merak ettiğini sanmıyorum sen kafanda not vermişsin. Bu işin bunsuz olmayacağına eğer bu kadar eminsen seni bu yolda tutan motivasyon nedir peki ?
@yelloww
Hocam var öyle mülakat teknikleri ya. Psikoanaliz mi denir artık ne denirse çok da hakim değilim işin o ayrıntısına. Bu kez çok alakasız olacak ama şöyle bi şeyden bahsedeyim, bir arkadaşım survivor mülakatlarına kalmıştı, spor vb. tüm aşamaları geçip. Mülakatta sürekli bir sorgu hali gibi üstüne gelinen soru bombardımanı oluyormuş, bazense duygularını bozmaya çalışır derecede. Ve bu arkadaş en olumsuz tavırda dahi yüzündeki hafif tebessümü bozmamış. Ona rağmen ''agresif'' çıkarak elenmiş. (inşallah bana gora'dan bir sahneyi sıkmamıştır) Yani tam onun anlattığı şekilde aktarmış olmayabilirim ama bu minvalde bir şeyler anlatmıştı.
ve bu sonuca, gözünün, gözbebeğinin hareketlerinden, sürekli takındığın tebessümün saliselik reflekslerinden ya da sadece sırf sinirli olduğumu belli etmemeliyim diye aslında hangi tavrı takınmayı tercih ettiğinden bile varmayı sağlayacak teknikler varmış.
Dediğim gibi çok alakalı değil ama söylemeye çalıştığım şey bu dahi mümkünken yazı metodundan çıkarım yapılabilmesine olanak sağlayan bir teknik bunun yanında çok daha olabilirtesi mümkün geliyor açıkçası.