Merhaba dostlar.
Yeni bir sabahı masa başında bir şeyler karalar, bir şeylerle uğraşır, yine bir şeyler çalışır iken karşıladım. Sırtımda beter bir ağrı, başımda yorgunluğun getirdiği hafif bir çakır-keyflik var. Çok çalıştığınız günlerin sonunda sizde de olan, hani o verdiğiniz emeği size en iyi hissettiren cinsten.
Biliyorum, hayatın gerçekleri karşısında edebi sözler bazılarınız için tutunacak bir dal iken bazılarınız içinse anlamsız birer kelime grubundan ibaret. Çünkü biliyorum ki herkesin yükü kendisine ağır. Herkes kendi çile-hanesinde aslında yapayalnız. Yastık beter yakıyor, duvarlar feci daraltıyor çoğunuzu, biliyorum. Biliyorum çünkü her birinizin sıkıntısını aslında ayrı ayrı hissediyor, gerçekten sizle birlikte yaşıyorum.
İlanların yokluğu, süreçlerin uzunluğu, gittikçe artan umutsuzluk, her yandan gelen belki ev, belki akraba, belki mahalle, belki çevre, belki de geçim baskısı.
Tam bu noktada @paretowilfredo tüm bunlara tepki olarak doğru desem aslında çok da yanlış olmaz. Daha evvel de söylemiştim, duyum mekanizması kamudaki bu şeffaflıktan uzaklığı bir nebze kırmak fikri üzerine kuruludur. İlk verdiğim duyumları tamamen bu saikle verdim. Ben duyuyorsam, daha eşit birileri de duyuyordur. O zaman tüm dostlarım duysun, herkes eşit oranda sınavlara hazır olsun. İşte o zaman en azından bu adaletsizlikle biraz savaşmaya başlarız belki diye düşünürken, yolum bu siteyi birlikte kurduğumuz kardeşlerimle kesişti. O vakit, Tercihini Yap fikri gerçek anlamda bir vücuda büründü ve bizi sizlerle buluşturdu.
Çok yorulduğum zamanlar olmuştur. Acı-tatlı anlarım olmuştur burada. Aldığım haberlerle burada gerçekten üzgün uyuduğum akşamlar, yine duyduğum güzel haberlerle çok güzel uyandığım sabahlar olmuştur. Çünkü buraya Dost Meclisi dedim hep. Dostun derdi, bizim de derdimiz olmuştur. Yine onun hüznü bizim hüznümüz, yaşadığı mutluluk da bizim mutluluğumuz olmuştur.
Ben kötü haberler verirken dahi hep umutlu oldum. Size de bu enerjiyi yansıtmaya çalıştım. Aslında karanlık tabloya, bazı olumsuzluklara, olana bitene sizden daha hakim olduğum noktalar var. Ama asla, hiçbirinize olmazlardan bahsetmedim. Hep yapılabilecek şeylerden bahsettim. Çünkü her zaman bir çıkış yolu olduğuna inandım. Ölmedikçe, nefes aldıkça, sağlıklı oldukça her zaman yapabilecek bir şeylerimiz olduğuna inandım. Bu inancım bâkidir. Bu inanç, beni ayakta tutan yegane şeydir.
Bunca işe, güce, insana, uğraşa nasıl yetiştiğimi soran dostlarım oluyor. Hepsine yanıtım aynıdır, daha güzel günler mümkün. Bu günler için kavga etmekten neden geri durayım?
Ben insana dokunmayı çok kıymetli bulurum. Hatta doğaya, bir hayvana, hatta bir bitkiye bile. Bir fesleğene verdiğiniz su, size güzel bir esinti olarak geri döner. Bir insan ruhuna verdiğiniz su, size dost gözesi olarak geri gelir. Bu yüzden sizlere güzel şeyler ile dokunmak bana her zaman çok büyük keyif vermiştir. Ben her zaman keyif aldım bu uğraştan, hiç şikayetçi değilim. Ne mutlu ki bana böyle bir uğraş içerisinde olmak nasip oldu. Dahası da olur, daha büyük kitlelere dokunuruz belki bir gün, kim bilir?
Gel gelelim bunları yazmaya beni iten şeylere. Dostlar, aranızda gerçekten umutsuz gördüğüm kişiler var. Ya da bir çok mecrada insanların olumsuzluklarından etkilenerek tükenmiş, belki bir adım ötesinde duran gayesine ulaşacak, uzanacak mecali kalmamış olanlar.
Sizlere her fırsatta
olmaz,
yapamazsın,
seni almazlar,
sen beceremezsin,
birileri kapmış zaten orayı,
zaten alınacaklar bellidir,
filanca yapmış,
falanca girmiş,
bu bölümü boşa okumuşsun,
bir daha fırsatım olsa şunu okurdum,
şunu yapamadım,
bu olmadı,
vs.
diyerek sürekli olarak sizden bir sonraki sabah masa başına geçme gücünüzü çalanlar var. Bunu yapan insanların bir kısmı kendileri pes ettikleri için, başkaları da etsin isteyenler. Bu insan fıtratıdır. Kendisinin ulaşamadığı bir noktaya bir başkasının ulaşmasını istemez. Vazgeçen insan, vazgeçmemişleri görmeye tahammül edemez.
Çünkü vazgeçmek bir bataklıktır. Çırpındıkça batarsınız. Tuttuğunuz herkesi de yanınızda bu bataklığa çekersiniz. Bu hayatınızda her noktada böyledir, sadece atanmak, iş sahibi olmak, ekmek kavganızda değil. O bataklıktan çıkmak için bugün bence çok güzel bir vakit. Bu sabah çok uygun bir sabah.
Bir diğer grup da, kendisi aslında güzel güzel çalışırken sizi yarıştan koparanlar. Belki de gerçekten sizin hakkınız olabilecek yeri sizden çalmaya çalışanlar. Sizi de nasip ve kader hücresine hapsedenlerdir. Siz elinizden geleni son âna kadar yapmadıkça, kader ve nasip diyerek çekilemezsiniz.
Çünkü Hak der ki; "Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık."
İnanmayan dostlar da bilirler ki, bir şey için verilen çabanın muhakkak karşılığı vardır. İlla teolojik noktadan bakmak gerekmez bunun için. Dünya bu düzen üzerine kuruludur. Çabalayan herkesin, ama az ama çok karşılığını aldığı bir mekanizmadır.
Bunu bile bile vazgeçerek, kimsenin sizi itmeye çalıştığı köşeye, kendinizi hapsetmeyin. Çünkü siz bunlardan etkilenerek bu noktaya evrildikçe inanın o tip kişiler bayram ediyorlar. Her bir vazgeçeniniz, haketmeden bir noktaya geldiğini düşündüğünüz kişiler için fazladan bir kadro daha demek.
Sözü uzattığımın farkındayım, aslında bunlar epey zamandır söylemek istediğim şeyler her birinize. Çünkü artık bu karanlığı yırtmak zamanının geldiğini düşünüyorum. Artık her birinizin ayağa kalkması ve ömrünün geri kalan belki de 40 yılında yaşayacağı hayat için kavgasını en ön safta vermesi gerekiğini söylemenin zamanının geldiğini.
Bu yüzden dostlar, başlığa adını vermiş olan İsmet Özel'in kelamı ile diyorum ki, bugünden tezi yok;
Toparlanın, gitmiyoruz!
Her biriniz için duacıyım dostlar, elimden geldiğince, gücüm elverdikçe sizlere yol gösterecek işleri üretmeye, sizlere dostluk etmeye, yeri geldiğinde derttaşlık ve haldaşlık, yeri geldiğinde yoldaşlık etmeye devam edeceğim.
Her birinizin bahtı açık olsun, hep birlikte daha güzel günlerimiz olsun.
Saygı ve muhabbetle hepinizi selamlıyorum.